Laçin'lere gitmemize bir iki saat vardı. Bu nedenle Gök ile beraber markete çıkmıştık. Bulut ise evde Gece'lerle beraberdi. Onları da çağırmıştık, çağırmadan önce Laçin ile konuşmuştum ve o da severek kabul etmişti.
"Prezervatif alalım mı?" Diyen Gök ile kaşlarımı çattım. "Bak çatma o kaşlarını. Erotik olur diye diyorum, yaparsak yani." Öpüşmekten ileriye gitmemiştik hiç. Ve bana bunu demesi kalbimi hızlandırmıştı. "Tırtıklı prezervatif var bak. Denemeden bilemeyiz."
"Al Öz'üm. Al bütün prezervatif çeşitlerinden." Eline aldığı bir kutu prezervatif ile kasaya ilerledi. Arkasından market arabasını sürerken ona gülümsedim.
Kasada ki kız aldıklarımızı geçerken, eline aldığı prezervatif kutusu ile bana doğru baktı ve bir süre beni süzdü. Bu davranışına sinir olurken kendimi zar zor tutmuştum.
Eve döndüğümüzde Gök ve Bulut eşyaları yerleştirirken ben Gece'lerin yanına oturdum. Deniz bana hiç bakmıyordu, hatta selam bile vermemişti. Onun yanına oturup omuzumla omzuna vurdum.
"Küçük eniştem, ne oldu? Selam sabah da yok. Üzüyorsun." Dediğimde bana bakıp alayla kaşlarını çattı.
"Küstüm sana cadı."
"İyi cadıyımdır ama ben. Küsme bana." Yalandan dudaklarımı büzerek konuşmam ile göz devirdi.
"Seksimi böldün." Gözlerim hafifçe açılırken sessiz konuştuğumuz için Rüzgar ve Gece bizi duymuyordu.
"Ben nereden bileyim sizin şey yaptığınızı, Deniz?" Omzuma omzuyla sertçe vurduğunda kısık sesle inledim.
"Küstüm işte sana, konuşma benimle." Dediğinde çocuk gibi kollarını önünde bağladı.
Gece ve Rüzgar'ın bu halimize güldüğünü gördüğümde orta parmak çektim. Gece halime gülmeye devam ederken Rüzgar Gece'nin elini tutup onun orta parmağını bana doğru kaldırdı.
"Yazık gerçekten, en sevdiğim eniştem. Bana böyle yapman... Çok ayıp." Yalandan küskün bir tavır alırken Deniz kolunu omzuma atmıştı. Bunun barış olduğunu bildiğim için ona hafifçe sarılmıştım.
Kapının çalması ile ayaklandım. Karşımda Laçin'i gördüğümde onun yüzünde ki kocaman gülümsemeye karşılık gülümsedim. "Gelsenize hadi." Diye neşeli sesiyle konuştu. "Geliyoruz hemen." Dediğimde hızlı adımlarla karşı eve geçmişti.
Onların yanına gittiğimizde hepsi ile tanışmıştık. Masada şuan derin bir sohbet dönüyor, rakılar yudumlanıyor ve balıklar yeniyordu.
Laçin ve Semih sevgiliydi. İkisi de neşe dolu insanlardı. Samimiyetleri her hallerinden belliydi. Ve birbirlerini gerçekten tamamladıkları gözle görülürdü.
Alaz ve Didem de sevgiliydi. Didem bugün kasada gördüğüm kızdı. Soğuk birisiydi, bakışlarız ifadesi, konuşması. Alaz ise öyle değildi. Neşe saçıyordu.
Miran ve Karsu. O ikisi kardeşti. Karsu sessiz bir kızdı ve ıssız. Ama sanki yakın olduğu kişilerle öyle değildi. Yani yakın olduklarına sıcak kanlı, gerisine soğuk gibiydi. Miran ise geldiğimden beri sadece kendisini tanıtmıştı. Gerisi sadece etrafa bıraktığı soğuk bakışlardan ibaretti.
"Siz neden buraya taşındınız peki? Daha doğrusu nasıl taşındınız? Buranın sahibi kolay kolay evini kimseye vermez." Diyen Alaz ile Gök hafifçe güldü.
"Para." Dediğinde Alaz da sırıttı.
"Arkadaş mısınız üçünüz de?" Diye konuşan Miran'a baktım. Bugün ikinci defa konuşmuştu.