/Parlayan gözlerden tanrı hepimizi korusun./
Her zaman ki sıkıcı bir salı günü öğlesiydi. Eğlence merkezi gündüz olmasına rağmen baya kalabalıktı. Etrafta koşturan çocuklar, çocukları izleyen aileler insana hoş bir manzara veriyordu. Aiden kenarda dururken düşündüğü şeyler bunlardı.
Bakışlarını devirerek güvenlik ofisinin olduğu koridora ilerledi. Gündüz vardiyası neredeyse bitmek üzereydi. Ofise girdiğinde Mike yine Jade ile uğraşıyordu. Mike usta bir güreşçi gibi koluyla Jade'in kafasını tutuyor fakat Jade sadece Mike'a gülüyordu. Mike, Jade'den beş altı santim kısaydı ama bu onu asla durdurmamıştı. Aiden'in içeri girdiğini gördüğünde Mike heyecanla Jade'i bıraktı.
Mike: küçük aidee sonunda gelebildin! Vardiya bitene kadar dolu dolu çalışmak tam senlik bir iş ama burada biricik arkadaşlarını ihmal ediyorsun!
Jade: selam aidee!
Aiden gülerek Mike'in kafasına elini koyup bastırarak saçlarını karıştırdı. Boyu Mike'dan uzun olduğu için Mike baskı yüzünden eğilmek zorunda kalmıştı. Elleriyle Aiden'in elini kafasından çekti. Jade arkadan gülmeye başlamıştı. Pol'un Eğlence merkezinde birlikte çalışalı nerdeyse bir buçuk yıl oluyordu. İlk tanıştıkları günden beri arkadaşlıkları insanların imrenmesine sebeb oluyordu. Sanki birbirlerini çocukluklarından beri biliyor ve tanıyorlar di.
Aiden kendi dolabının önüne gelip dolap şifresini girmeye başladı. Jade'de asılı olan ceketini almak için ayağı kalktı. Salı akşamları hep beraber kasaba sinemasına gider yeni vizyona giren filmleri izler yada yol üstündeki küçük restorana gidip erkek muhabbeti yaparlardı.İşe başladıkları günden beri hiç biri akşam vardiyasına kalmamıştı. Bu da salı günü geleneğinin uzun zamandan beri sürmesini sağlamıştı.
Hepsi üstünü değiştirdikten sonra ana salondan çıkışa doğru ilerlemeye başladılar. Sahnede ve etrafta canlı renkleri olan robotlar kendi kendilerine hareket ederek çocuklarla ilgileniyordu. Eğlence merkezinin ilk sahibi çoğu kişinin gözünde bir dâhi olarak görünüyordu. Bir insana ihtiyaç duymadan hareket eden robotlar oldukça ilgi çekiciydi. Diğer insanların aksine Aiden robotları fazlasıyla ürkütücü buluyordu. Gözleri bomboş bakarken yaptıkları hareketler, konuşmaları bir cesedin kukla gibi oynamasından başka bir şey değildi. Sadece kuklacı görünmüyordu.
Binanın otoparkına çıktıklarında havanın ne kadar sıcak olduğunu yeni fark etmişlerdi. Binadaki klimalara şükürler olsun o kalabalıkta sıcaklık sorun olmamıştı. Jade ceketinin cebinden anahtarlarını çıkartıp girişe biraz uzakta olan koyu mavi kamyonete doğru ilerledi. Kamyonet Jade'in büyükbabasına aitti ama artık kendisi kullanmadığı için Jade'in olmuştu.
Bugün Becky'nin Yerinde akşam 21:00 da başlayacak olan maçı izlemeye karar vermişlerdi. Aslında iki üç haftadan beri Mike oraya gitmek için diğerlerini ikna etmeye çalışıyordu. Aiden ve Jade, Mike'in oraya neden bu kadar gitmek istediğini kesinlikle ela gözlü ve kahverengi birisi ile bağdaştırmadılar. Kesinlikle hayır. Becky'nin Yeri kasabadan bir yarım saat uzaklıkta kalıyordu. Küçük bir restorantan ve bir kaç kiralık odası olan yol kenarında bir yerdi.
Yol boyunca Jade'in favori grubu olan Midlove'un yeni şarkısını dinlediler. İlk başlarda gruba pek ısınmayan Mike ve Aiden artık parmaklarıyla ritim tutmaya başlamıştı. Midlove yerel bir gruptu ama fan kitlesi bir kaç eyalete yayılmıştı. Vardıklarında otopark her zaman olduğu gibi tek tük doluydu. Mike heyecanla arabadan indi. Ceketini düzeltip, nefesini kontrol etti. Nefesi pek hoş olmasa gerek yüzünü buruşturup Jade'e döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Things in The Shadow~
Cerita PendekAiden çocukken yaşadığı travmalar yüzünden oldukça içine kapanık biridir. Büyük şehirde yaşadığı sosyal,maddi zorluklar yüzünden büyükannesinin önceden yaşadığı kasabaya rahatlamak için gitmeye karar verir. Orada edindiği mükemmel arkadaşlıklar ve s...