3. Bölüm

12 0 0
                                    

Artık yorgunluktan bitap düşüyordu. Diana bitmiş, yol da bitmişti. Otel uzaktan görülmüştü. Mavi-yeşil neonla yanan adı, arkasındaki kayalara vuran dalgaların sesi, etrafındaki çam ağaçları...

Yaklaşırken daha da temkinliydi. Kendi çevresine, otelin çevresine dikkatli gözlerle bakıyor; bir silah namlusunun parıltısını veya olası bir yaşam belirtisi görüp görmeyeceğini merak ederek ama etrafa baktığını fark ettirmemeye de çalışarak yürümeyi sürdürdü.

Otelin kapısına vardığında hiçbir engelle karşılaşmamasına hem şaşırmış hem de sevinmişti. Resepsiyona girerken duvardaki dev saate baktı. Sabaha karşı dördü geçiyordu... Resepsiyondaki çocuk yarı uykulu, yarı uyanık bir halde gözünü Diana'ya dikti.

O an fark etti Diana, bir gariplik vardı.

"Merhaba, biraz garip bir durum, farkındayım ama polisi aramadınız mı; önce bunu sorayım?"

Bir soru cümlesi olmamakla beraber, soru amaçlı kurulmuş bir önermeydi bu. Resepsiyondaki çocuk garip garip bakmayı sürdürdü. Neden sonra, kendisine seslenildiğini anlayıp ağzını açtı; birkaç saniye sonra konuştu.

"Niçin?"

Diana şoktaydı.

"Niçin mi? Odamda saldırıya uğradım; balkondan atlayıp kaçtım. Birkaç yan odamda kalan kocam mutlaka boğuşma seslerini duyup size şikayet etmiş ve yokluğumu fark etmiş olmalıydı..."

Resepsiyondaki çocuk hala boş boş bakıyordu.

"Kocanız mı? Niye yan odanızda kalıyordu ki?"

Diana sinirlenmeye başlamıştı.

"Siz, öyle söylemiştiniz! Sadece bir hanımın yanı boş dediniz ve beni o odaya kaydettiniz... Ayrıca, bunu şu saatte sorgulamamızın bir faydası var mı!"

Bu cümlesi de soru cümlesi olmasına karşın daha çok bir öfke nöbetinin habercisiydi. Çocuk da bunu fark etmiş olmalıydı ki, daha akil davranmaya girişti.

"Tamam, eşinizin oda numarası kaçtı?"

Diana duraksayıp, düşündü ve "204″ dedi.

Resepsiyonist önündeki deftere bir süre bakındıktan sonra başını sallayarak, "Bu imkansız hanımefendi..." dedi.

Diana'nın sabrı taşmaya başlamıştı. "Ne imkansız? İmkansız olan ne?"

"204 numarada bir haftadır aynı çift kalıyor, eşinizin o odada kalma imkanı yok... Siz hangi odada kalıyordunuz?"

Diana iyiden iyiye sinirlenmişti. "208!" diyebildi sadece.

Resepsiyonist gene defteri inceledi, sonra dirseklerini masaya dayayıp ellerini çenesinin altında birleştirip Diana'nın gözlerinin içine bakmaya başladı.

"Hanımefendi, siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? 208 numaralı odada bir aydır iki kız kardeş kalıyormuş... Eğer bu bir kamera şakasıysa, inanın şu saatte hiç çekilmiyor... Komik de değil üstelik!"

Diana'nın siniri, başka bir hisse devşirmişti kendisini şimdi: Şaşkınlığa...

"N... Nasıl olur? Lütfen iyice kontrol edin!"

Resepsiyondaki görevlinin iyice bunaldığını hissetmiş, bu esnada aklına farklı bir fikir gelmişti Diana'nın. Sırt hizasında, arkasındaki duvarda duran kamerayı işaret ederek konuşur: "Kamera kayıtlarını inceleyelim! Şakayı kim yapıyor görürüz..."

Bunun üzerine resepsiyonist basbayağı telaşlanarak titremeye başlayan ellerini gizlemeye çalışır.

"Hanımefendi, o kamera bozuk... Sadece insanlara güven duygusu hissettirmek için hala elimizde tutuyoruz..."

Loch Ness'in GizemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin