2. Bölüm

2.3K 299 5
                                    

Nurdan ilk defa evin boş olduğu bir gündüz anını fırsat bilerek sevdiği şarkılardan birini açmış, söyleye söyleye Yalçın'la yapacağı görüşmeye hazırlanıyordu. O salak patronundan izin de alabilmişti bugün için şaşırtıcı bir şekilde. Zaten umuyordu ki artık onunla yavaştan yolları ayrılsındı. Sevdiği şeylere daha çok vakit ayırabileceği bir hayat istiyordu. O yüzden Yalçın'ın ekibine girebilmeyi istiyordu. Hala onun altında, hatta onun emrinde çalışma fikrinden çok emin olamıyordu ama bir gün olmak istediği yere gitmek için bu basamağı geçmesi gerekiyordu.

"Ayağıma kapanıp ister, para vermem
Hataya kapılıp düşler, yine vermem
Durumlar tıkırda gider, sana gelmez
Hepsini kendime saklayıp, sana vermem
Etrafa saçarım ama, sana vermem
Geceden geceye zıpla, sonu gelmez
Hataya kapılıp düşler, yine vermem
Ayağıma kapanıp ister, para vermem"

Düğün gecesi çok ilginç sonlanmıştı. Alper o öpüşmeden sonra o anlamda hiç üstüne gelmemişti ama o günden beridir konuşuyorlardı. Galiba iki arkadaş olmuşlardı. Böylesi Nurdan'ın hoşuna gitmişti. Ne mal olduğunu bildiği Alper'e karşı duygusal bir şeyler hissetmeyi hiç istemezdi. O yüzden böyle kanka olmak güzeldi. Çok kafa çocuktu aslında. Daha önce hiç bu kadar konuşmadığı için bunu bilememişti. Fakat artık baya yakın arkadaşları arasına sokabilirdi Alper'i.

Yalçın o akşam tuhaf tuhaf davranıp gecenin sonunda bir anda herkesle hızlıca vedalaşıp ortadan kaybolmuştu. Nurdan onu bir ara şu gram rol kabiliyeti olmayan aktris bozması kadınlardan biriyle aşırı samimi bir şekilde konuşurken görmüştü. Çok yüksek ihtimalle gecesini onunla sonlandırmıştı.

Khontkar'a hatasız olarak eşlik ederek makyajını da tamamladıktan sonra hazırdı. Günün bu saatinde trafik de olmazdı, hızlıca giderdi Beşiktaş'taki ofise. Topuklu ayakkabı giyip giymeme konusunda uzunca bir süre can çekiştikten sonra sadece düğünden düğüne giydiği siyah ince topuklularını, kırmızı dar pantolonunun altına geçirdi. Normalde boyu kısa olduğu için topuklu ayakkabı giyerdi ama bunun için platform topuklu sandaletler ya da kalın topuklı botlar tercih ederdi. İnce topuklu pek giymezdi. Tek bir tane öyle ayakkabısı vardı ve onu da özel günler için giyiyordu sadece. Bugün de özel bir gün sayılırdı. Kısmetse bugün kaderinin değiştiği gün olacaktı.

***

Kaderinin değişip değişmeyeceğinden çok emin olamamaya başladığı anlar, kendisiyle beraber görüşmeye alınmak üzere bekleyen yirmi kişiyi gördüğü an ile hemen hemen aynı saniyeye takabül ediyordu. Bu kadar kalabalık bir görüşme beklememişti. Yalçın toplu bir görüşme olacağını ve herkese adil davranılacağını söylemişti. Nurdan'ın şu ana kadar kulak misafiri olduğu ya da sohbet ettiği kadarıyla buraya gelen herkes deneyimliydi. Daha önce bir yerlerde mutlaka bir şeyler karalamış insanlardı. Kendisi gibi amatör hikayeler yazan ya da deneme yazıları olan bir bloga sahip kişiler değillerdi. Tiyatro, kısa film, hatta bazıları dizi projelerinde falan çalışmışlardı.

Görüşme saati yaklaştıkça başına ağrılar giriyor, tansiyonu düşüyordu. Bu işe hiç kalkışmamalıydı gerçekten. Herkes o masada kendinden bahsederken kendisini rezil edecekti. Ne diyecekti? Herkes, şu oyunda görev aldım, şu metinleri ben yazdım, şu projeyi yönettim derken kendisi gazeteci abimin Instagram'ını fotoşoplarım ve yazılarımla adam ettim mi diyecekti?

"Merhabalar! Herkesi alalım içeriye, Yalçın Bey birazdan geliyor, başlayacağız."

Nurdan'ın, Yalçın'ın asistanı Tülin olduğunu bildiği kızın sesini duymasıyla, başını kaldırıp oraya bakması bir oldu. Herkes uğultu yaratarak odaya doluşurken Yalçın'ın oturacağını tahmin ettiği noktadan oldukça uzak bir konum seçti kendine. Uzun toplantı masasının en ucuna gidip oturdu.

LÜZUMSUZ SAVAŞ (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin