Başka bir şeydi,sanki her şeydi.

430 37 48
                                    

Eylül'ün Ağzından

Bazen öyle anlar gelir ki durup düşünme yetinizi kaybedersiniz.O anda kararınızı vermeniz gerekir.Ve ben verdiğim hiçbir kararın sonucunun bu denli kötü biteceğini tahmin etmezdim.

Benim işim insanları vurmak değil,kurtarmaktı.Ne ara birini silahla vurabilecek kadar gözüm kararmıştı benim?Ne uğruna bunu yapmıştım?Tekrar yerde yatan adama baktım.Belki birilerinin canından çok sevdiği oğlu,belki canını uğruna feda edebileceği aşkı,belkide masum bir çocuğun biricik babasıydı.Ve bense tüm bu saf duyguların katiliydim.

Alpay önüme geçtiğinde hala gözlerimi Rüzgardan alamamıştım.Tüm yetilerim elimden alınmışçasına adamın son dedikleri kafamda dönüp duruyor,başka hiçbir şey duymuyordu.Alpay beni ordan uzaklaştırmak için çekiyordu.Bir anda elinden kurtulup adama doğru koştuğumda arkamdan seslendi.

''Eylül,dur!''

Hemen adamın başucuna çöküp gırtlağının iki yanında yer alan atardamara orta ve işaret parmağımla bastırdım.

''Nabzı çok yavaş atıyor ama yaşıyor!Onu hastaneye götürmeliyiz.''

''Olmaz Eylül.'' diyen Merte baktım.Kaşı kanıyordu ve üstü başı kan içindeydi.Adamın ölüp ölmemesi umrunda değildi.Hatta ölmediyse öldürebilirim der gibi bir havası vardı.

''Ne demek olmaz?!Onu burda ölüme mi terkedeceğiz?''

''Dua et ölsün Eylül.Peşine düşmesindense hakkettiği cehennemine kavuşması daha iyidir.''

Şu an herkes kafayı yemiş falan olmalıydı.Kimin peşime düşeceği zerre umrumda değildi.Çünkü hakediyordum.Bildiğim bir şey vardıysa oda bu vicdan azabını kaldıramayacağımdı.

''Hastaneye gittiğinde ve polisler sorgulamak için geldiğinde ne diyeceksin Eylül?Arkadaşlarım bir bok yediler ve bu adamlarda onları öldürmeye geldi.Bende bu adamı vurdum mu diyeceksin?Alpay önüne başka bir adamı siper etti mi diyeceksin?Buğrayla Mert bir dünya adam mı dövdü diyeceksin?Ne diyeceksin Eylül söyle bana.Ada ve Hazal arabayı adamların üstüne mi sürdü diyeceksin?''

Buğra bağıra bağıra konuştuğunda ben dizlerim üzerine çökmüş,ağlamaya başlamıştım bile.Haklıydı bunları polislere anlatamazdım.Kendi korkaklığım yüzünden onlarında başını yakamazdım.

''Yeterince zırvaladın Eylül kalk artık.'' Kafamı kaldırdıp Alpaya baktığım sinirden ellerim titriyordu.Ayağı kalkıp çığırmaya başladım.

''Sen bunu bir zırvalık olarak mı görüyorsun?!Onlara seni bırakmaları karşılığında beni öldürmeyi teklif etmene rağmen ben senin yanında olmaya devam ettim ve sen bunun bir zırvalık olduğunu mu söylüyorsun?!''

''Evet.''

''Senin yüzünden katil oldum Alpay'' Göğsüne vurarak onu ittirdim.

''Senin yüzünden!! '' İttirmemin etkisiyle geriye doğru sendeledi.Tekrar elimle ittirecektim ki ellerimi tuttu.

''Benim yüzümden değil Hera,benim için.''

Ellerimi ellerinden çektim.Bana neden tanrıça ismiyle sesleniyordu? Yunan mitolojisinde gerizekalı tanrılar için adam vuran aptal tanrıçalar olmadığından emindim.

''Hadi gidelim artık.'' Adaya iç sesimi susturduğu için teşekkür etmeliydim.Tam o sırada gözüme çarpan mavi,kırmızı renkler ve duyduğum siren sesi sıçtığımın habercisiydi.Resmen korkudan olduğum yere çivilenmiş gibiydim.

Hazala baktığımda yüzünde ufakta olsa bir korku aradım ama yoktu.Sanki günlük rutin aktivitesini yapmış,evinde çayını yudumluyor gibi telaşsızdı.Benim haricimde herkes rahattı zaten.Görende her gün polis arabaları tarafından kovalanıyorlar falan derdi.Allah bir rahatlık vermiş maşallah yani.

TANRIÇAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin