0.5

2.6K 127 30
                                    

⠀⠀
Eray

Şuan cümbür cemâat - kadınlar ve ben - aynı yerdeydik. Annemler her hafta birisinin evinde buluşurlardı. Bu buluşma faslı, altın günlerini asla aratmazdı. Altın günlerinden tek farkı ise bu günde kimsenin altın falan getirmemesiydi.

Yemekler bir güzel yeniliyordu, sohbet muhabbet desen coşmuş vaziyetteydi. Her zaman olduğu gibi aşırı samimi bir ortam vardı. Bugünde sıra Leyla ablada olduğu için annem ve ben buraya gelmiştik, daha doğrusu annem beni zorla sürüklemişti.

Leyla ablanın ısrarları üzerinede eve inememiştim.

Şuan yaygara çıkarmama tek sebebim hemen yanımdaki müthiş masaydı. Yanımda bulunan sarma tabağına uzanmıştım ki, annemin delici bakışları üzerine geri çekildim. Zirâ terlik fırlatma olasılığı çok yüksekti. En iyisi uslu durmaktı.

Funda abla, Gülistan abla, Naciye teyze hepsi buradaydı. Fatma ablada birazdan geleceğini söylemişti.

- çiling çulong.

Kapının çalmasıyla Leyla abla ayaklandı, tatlı bir aceleyle kapıyı açmaya koştu. Aslında herkesin beklediği kişi belliydi ama içeriye gelen yüz farklıydı.

Gelen kişi - aşırı ama aşırı süslü - Binnur ablaydı. İçerideki hava bir anda değişince tırssamda belli edemedim. Leyla ablada bu gerginliği fark etsede, bir şey yapamadı. Binnur ablayla birlikte karşımdaki koltuğa geçtiler.

Hissediyordum, kaos olacaktı.

"Eee hanımlar, görüşmeyeli nasılsınız bakem?" Funda ablanın konuya girmesiyle, herkesin konuşmaya dâhil olduğu sohbet başlamış oldu. Aslında sohbet baya sıradandı, ters ters bakmalar ve arada yapılan iğneli göndermeler harici.

"Valla ne olsun bacım ya, bizim oğlanın yaramazlıkları ile uğraşıyoz. Şekerimi yükseltiyor bu çocuk, uffh gene daralma geldi. Burada olsada ağzının ortasına bi' tane çaksam." anlaşılan o ki; Naciye teyze gene formundaydı.

"Naciyee, sakin olur musun biraz? Şiddet yok, easy. Okey?"
Binnur abla ilk defa bu kadar ılımlıydı, Naciye teyzeye karşı.

"Kız binnur, ne bu konuşma tarzı ayol. Görende yabancı sanacak." Gülistan abla bunu der demez, yarım ağız sırıtarak çayını yudumlamıştı. Binnur ablada konuşmaya başlamadan hemen önce boğazını temizledi.

"Ah şey, benim ingilizcem ileri seviyede ondan canım ya." Sadece; okey, yes, no gibi şeyler kullanarak ingilizce bildiğini sanıyordu. İngilizce falan bilmiyorsun, binnur ablacım.

"Benimde ingilizcem ileri seviye," Naciye teyze bunu der demez, yalandan öksürdü ve mutfakta olan funda ablaya seslendi. "Fundıııl. Gelirken şeker getir pilis." Şuan kendimi yere atıp, saatlerce kahkaha atasım geliyordu.

Funda abla ellerinde hem şeker, hemde çaydanlık tutuyordu. Şekeri Naciye teyzenin önündeki sehpanın üzerine bıraktı. Çayı dolduruyorken, çalan kapı ile panik yaparak çaydanlığı bıraktı. Ardından kapıya koştu.

"Ay fundıl easy, sakin ol tatlım, biraz relax lütfen.. Yanıyoduk!"
Sona doğru çıkışmasıyla, içerideki herkes gülmeye başlamıştı. Bende dâhildim buna, çünkü gülünmeyecek gibi değildi.

"Naciye hayatım, sen benim gibi olmaya mı çalışıyorsun? Yani eğer öyle bir amacın varsa, deneme bence şekerim."

Elektrik | b×bHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin