0.4

2.8K 140 20
                                    

⠀⠀
Eray

Şuan - anneme göre - aşırı önemli bir iş yapıyordum.
Ne yapıyorsun? Diyebilirsiniz.

Tabiki, biricik komşumuza tatlı götürüyordum. Bu görev anneme göre dikkatli olunması gereken bir işti. Komşuluk ilişkilerine aşırı önem veren bir kadındı. Şahsen alışkındım bu hâllerine.

Bu nâcizane göreve, iki veya üç yıl önce transfer edilmiştim. Benden önce bu önemli görev ablama aitmiş. Sırf bu işi yapmamak için, kardeş istemiş ulan! Böyle saçma bir neden'den dolayı dünyaya geldiğime inanamıyorum.

İndiğim iki kattan sonra, nihâyet ki varmak istediğim noktaya ulaşmıştım. Boğazımı temizleyerek zile bastım ve kapının açılmasını bekledim. Bir kaç salise içinde açılan kapıyla fatma ablanın yüzüyle karşılaşmıştım. Beni görünce, gamzelerini göstererek gülümsedi. Aşırı tatlı ve sevecen bir aura'sı vardı.

"Eraycıımm, hangi rüzgar attı seni bizim kata?" Demesiyle, yutkundum. Bakışlarımı kısa bir an tabağa çevirdim.

"Annem lokma tatlısı yapmıştı da, getirmemi istedi."

"Ne diye zahmet ettin oğlum, yinede sağolasın." Ciddi anlamda, o kadar kat çıkmak baya üşendiriciydi. Ama annem'in inadı inattı, yapacak bir şey yok.

"Annem tabak boş kalmasın diyerekten gönderdi, neysee sen bunu al ablacım. Bende gideyim artık."

"Ayhh dur yavrum, ben annene bir yelek verecektim. Az bekleyiver de getireyim şunu." Elimdeki tabağı alır almaz, içeri ilerlemişti. Bende beklemeye başlamıştım tabii.

Zaten başka ne işim vardı ki? ah anne ah.

Bir - iki dakika geçmişti ki, görüş alanıma tanıdık bedenin girmesiyle istemsizce dikleşmiştim. - Savaş?

Beni görmesiyle durakladı, sonrasında ise yavaş ama bir o kadar da seri adımlarla yanıma geldi. Klâsik eşofman takımı kombiniyle karşımdaydı şuan.

"Kimleri görüyoruz ya? vay vay vay."

Evet, karşınızda ben.

Eray ziyagil.

Neyse, sustum tamam.

Gerizekâlı iç sesim yüzünden, çocuğa cevap verememiştim. Gerçi iç sesim olmasa bile cevap verir miydim? Orası meçhul.

Yanıma yaklaştı, bir kaç adımla resmen dibimde bitmişti.

Bir dakika.. ne?

Neden bu kadar yakınsın?

Oldukça çekici olan yapılı elleriyle, gözümün önüne gelmeye meyilli olan saç tutamını parmak uçlarıyla kulağımın arkasına itmişti. Bir kaç salise içinde olan bu durum, içimi kıpır kıpır etmeye yeterliydi nedense.

Her şeye heyecan yaptığım içindi, muhtemelen.

Yutkunmuştum, bunu görüp görmediğinden emin değildim. Bir  an için neden bu kadar gerildiğimi sorguladım. Cinsel yönelimimi bilmiyordum hâlâ, evet.

Homofobik olmadığımı biliyordum ama, en azından bu iyi bir şeydi değil mi? Bu düşüncelerimi bir kenara atarak, bakışlarımı içeriden gelen Fatma ablaya çevirdim. Daha sonra düşünecektim - böyle konularımı.

Uzattığı siyah yeleği bir çırpıda almış ve geriye doğru hızlıca çekilmiştim. "Teşekkür ederim Fatma abla, iyi akşamlar." Bakışlarımı kısa süreliğine yanındaki bedene çevirsemde kendimi hızlıca toplamış, yavaş yavaş merdivenlerden inmeye başlamıştım.

"Annene selam söyle eraycım, sonra görüşürüz." Duyduğum son cümleler ile başımı onlara dönerek salladım. Fatma abla gülerek içeri girerken, Savaş gözlerini bende gezdirerek içeri girmişti.

Umursamadan merdivenleri inmeye devam ettim. Bizim evin önüne gelince kapıyı çaldım. Kapıyı açan, biricik annemdi. Bana sinirli sinirli baktı ve konuştu. Yine ne vardı acaba?

"Eray, o odanın hâli ne öyle? Çingene misin sen yavrum?"

Klâsik cümleler ile şaşırmamıştım tabiki, göz devirerek içeri girdim. Offfff.

"Oflama! O oda toplanacak. Yoksa vallahi çekerim internetin fişini, sonra kalırsın ortada."

Al işte, başlıyoruz gene.




Elektrik | b×bHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin