10. Bölüm

13 1 0
                                    

Korku

Bu hayatta en net hissettiğim duygulardan biriydi. Çoğu zaman beni yenen karşımdaki düşmanım değil içteki düşmanımdı. Yani içimde barındırdığım korku ve endişem. Onlar beni celladım olmaya yemin etmişlerdi. Hayatımın her anında korkmuştum. Doğduğum anda, çocukluk zamanlarımda, ergenlik zamanlarımda ve yetişkinliğe adım attığım 18. yaşımda şüphesiz bu duygu hayatımın merkezine oturmuştu. Hayatımı ben değil korkularım ve zaaflarım yönlendiriyordu. Atacağım adımlara onlar karar veriyordu. Bu zamana kadar zaaflarım hep ailem ve Lavin'di ama artık yeni bir zaafım daha vardı. 

Çağrı

Yeni zaafımın ismi Çağrı'ydı. Normalde zaaflarım beni güçsüzleştirirdi ama Çağrı bana kuvvet katmıştı. Aynı zamanda en büyük korkumu  tetiklemişti. Kaybetme korkusu Eflal ile Lavin'in attığı konuma gideli saatler olmuştu. Ama hala hiç bir iz yoktu. Bu da korku duygumu ateşlemişti.Üçünün hayatı için de endişe duyuyordum. Ve bu endişe beni bitiriyordu. En içten şekilde iyi olmaları için dua etmiştim. Ama içim yine de huzursuzdu.

Çağrı'nın Anlatımıyla

Eflal ile Derin'in bize verdiği konuma gidiyorduk. İkimizde sinirden köpürüyorduk. Şu anda içimdeki öfke ve nefretle iki şerefsizi de öldürebilecek güce sahiptim. Tabi ki bunu yapmayacaktım. Kendim için değil Derin için yapmayacaktım. Ondan ayrılmak istemediğim için yapmayacaktım. En sonunda bize verilen adrese geldiğimizde arabayı durdurdum ama inmedik. Bir kaç dakika Eflal ile ne yapacağımızı planladık. Ardından dışarı çıktık. Burası illegal bir kumarhaneydi. Dışarıdan normaldi ama kapıdaki iki güvenlik kumarhane olduğunu belli ediyordu.

Kapının önüne geldiğimizde iki güvenlik bize şüpheci bakışlarıyla yaklaştı. "Randevunuz var mı beyler?" dediklerinde öne atılarak "Evet, var Kaan bey bizi davet etti." dediğimde bu isimden iğrendim. Adamlar önce birbirlerine baktılar. Daha sonra kafalarını salladılar ve kenara çekilerek içeri girmemizi işaret ettiler. Eflal'e bakıp tebessüm ettiğimde içeri girdik. Ve içeri girdik.

Uzunca koridorda yürürken çıt çıkmıyordu. Büyükçe bir hol bizi karşıladığında Eflal koluma uyarır gibi vurduğunda gözümle holü taradım. O iki şerefsizi arıyordum. Karakolda çalışan bi' arkadaşım sayesinde robot resimlerini görmüştüm. Diğerinin ismi Kemal'di ve ikisinin de yüz kızartıcı suçlardan sabıkası vardı. Dolandırıcılık, hırsızlık gibi.

Sigara kokusu beni rahatsız etmişti. O kadar yoğundu ki artık sis gibi görünüyordu. Kaan'ın yanına gittiğimde Kemal yoktu. Arkası dönük olduğu için sırtına dokunup dönmesini sağladım. Yüzüme baktığında 'Ne var?' der gibi baktı. "Kaan sen misin?" dediğimde "Evet ne vardı?" dedi. Yanımda duran Eflal'e baktığımda bana kaş göz yaptığı zaman tekrar Kaan'a döndüm. Ve tam gözünün altına sağlamca bir yumruk attım. Attığım yumrukla sendeleyen Kaan bana nefret dolu gözlerle bakıyordu. Az önceki halimize şaşıran etrafımızdaki masalarda kumar oynayanlar ya kaçıyor ya da umursamıyorlardı. Ama içlerinden birisi Kemal'in ismini bağırınca Kemal hışımla bulunduğumuz yere geldi.

Eflal'e bakışlarımla 'İcabına bak.' dediğimde Eflal kafasını salladı. Kemal'in karşısına geçti. Eflal adamın ensesinden tutup masaya çarpmasını sağladı. Kemal ellerini sertçe masaya çarptı ve Eflal'in karnına yumruk attı. Onlara dikkat ederken Kaan'ın geldiğini son anda fark ettim. Ani hareketimle geriye doğru çekilip Kaan'ın atacağı yumruğu boşa çıkardım. Sersemlediği için hamle yapıp boğazını sıkmaya başladım. Elleri ile kurtulmaya çalıştı ama izin vermedim. 

Ama bir anda kendimi yerde bulduğumda Kaan'ın hamlesi yüzünden olduğunu anladım. Karnıma tekmeler savuruyordu. Ama bacağından yakalayıp sertçe yere yapıştığında elleri tutup yüzüne yumruk atmaya başladım. Ayağa kalktığımda Kaan da boşluktan yararlanıp ayağa kalktı.

Bagajdaki CesetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin