İyi okumalar!!
Taehyun'un birçok eseri vardı. Melodisi, parmaklarının piyano tuşlarına dokunuş şekli ve kendine has olan birçok şeyi ile ünlü, bilinen bir piyanist olmuştu birçok ülkede.
Herkes fark ederdi eserlerinde olan hüznü. Onun eserlerini dinleyenler, kalplerinde ister istemez bir acı hisseder, göğüs kafeslerinde, nefes almalarını zorlaştıran bir şey olurdu. Ne olduğu bilinmez lakin öyle acı verirdi ki, dinleyenler, sert bir rüzgarda dalına bağlı kalmaya çalışan yaprak gibi hissederlerdi.
Çok konuşulmuştu bu olay. Günlerce gazetelerde olmuş, insanlar birbirlerine sormuş, merak etmişlerdi. Taehyun ise bu olayların elbet farkındaydı. Ancak hiçbir cevap vermemiş, tren yolunda Yoongi adlı adamın ona verdiği deftere notalarını yazmaya devam etmişti.
Taehyun, defterini çok severmiş. Kendini kötü hissettiğinde, başına bir olay geldiğinde hemen defterine yazarmış. Yıllar boyu defterine bir çok şey yazmıştı. Tabii ki bir süre sonra defterin sayfaları bitmiş, yazacağı bir yer kalmamıştı.
Yeni defter almayı düşündü. Hatta bir gün kesin karar vermiş, yeni defterini alacaktı. Kaldığı şehirde, dışarı çıkıp bir defter alacaktı. Çok basit olmalıydı, değil mi?
Hayır, değildi. Taehyun'a göre zordu. Çünkü, o defteri aldığı şehir, Beomgyu ile tanıştığı, zevki, acıyı, mutluluğu ve hüznü en yüksek derecede yaşadığı şehri hatırlatan tek şey, bir defterdi.
Taehyun, defter almaktan vazgeçmiş ve San buraya geldiği zaman ona bir tane almasını rica etmişti.
Şanslıydı ki San, yılda bir onların kaldığı şehre geliyordu. Çok fazla kalmasa da bir süre kalıyor, Taehyun'a da Beomgyu hakkında bir şeyler anlatıyordu. Bazen Nayeon'u soruyordu Taehyun. Çok severdi Nayeon'u, buraya geldiğinden beri hiç görmemişti.
San tekrar o şehre geldiğinde, Taehyun'un istediği defteri istediği yerden almıştı. Taehyun, defteri Bay Min'den almasını istemişti çünkü o adamın verdiği defterler, daha güzeldi.
Taehyun'un güzellik algısı ruh ile alakalıydı. Hiçbir zaman dış görünüşe önem vermemiş, her zaman bir insanın karakterine, düşündüklerine, sözlerine ve davranışlarına bakmıştı.
Beomgyu'u da böyle sevmişti. Ona aşkını itiraf ettiği zaman da söylemişti hatta bunu. Ah, ne kadar da heyecanlıydı o gün. Gecesinden bir duş almış, saçlarını ilk defa bu kadar özenle taramıştı.
Deftere yazdığı şeyler notalar ile sınırlı değildi. Hatta notalar, defterin yarısını bile kaplamıyordu.
Taehyun deftere yazıyordu çünkü, unutmak istemiyordu. Beomgyu ile olan her şeyini yazıyordu.
İlk öpüşmeleri, ilk yıldönümleri, ilk birlikte uyudukları geceyi ve daha onunla yaşadığı birçok ilki yazmıştı deftere. Yazmadığı şeyler vardı tabii. Unutmak istese de aklında hiçbir zaman çıkmayacak olan şeyler. Bu yüzden yeni defterinin geldiği ilk gün, ilk sayfaya yazmaya başlamıştı.
"Beomgyu o gün çok hassastı. Normalde böyle değildir, savaşçıdır Beomgyu. O gün ise, gözleri sürekli doluyor, sesimi her duyduğu an gülümsüyor ve bazen kendi kendine bir şeyler söylüyordu.
Onu görünce kalbim acıyordu. Sanki birisi kalbime iğne batırıyormuş gibi hissediyordum.
Onun evinde kaldığım nadir gecelerden biriydi. Eve girdiğim gibi bana sarılmış ve kafasını sıkıca boynumu yaslamıştı. Kötü hissettiğinde yapardı bunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moonlight Sonata by Taegyu
FanfictionEllerimiz birbirimizin teninden ayrılınca ne kadar da huzursuz oluyoruz değil mi sevgilim?