Sabah saat 07.00'da -da olarak değil 07.00'de olarak yazıldığını biliyorum ama görünüş olarak daha hoş bence 07.00'da olarak görünümü- telefonumun alarm sesine uyandım. İlk uyandığımda neden alarm kurduğumu anımsayamamıştım, bir kaç dakika boyunca boş boş bakınıp düşündüm. Neden alarm kurmuş olabilirdim ki? Yaz tatilindeydik ve okul da yoktu. Neden acaba? Ne yapacaktım ki !? diye düşünürken birden aklıma dün yaşadığım kabus gibi olaylar geldi...
Dün babam yanıma gelip bana özel güçlere sahip olduğumu söyledi ve olanlar o anki şokumdan sonra oldu...
- Peki şimdi ne değişti? Neden bana bunları 17 yıl sonra Anlatıyorsunuz !? Ne oldu da bunu bilmem gerektiği fikrine kapıldınız !?
- Çünkü artık bu bileklik olmadan da güçlerini kontrol altında tutmayı öğreneceksin.
- Nasıl yani !?
- Bak kızım, güçlerini kontrol altında tutabilmek için alman gereken özel eğitimler var.
- Baba sende iyice Acun Ilıcalı'ya bağladın söylesene artık aaa yeter. Ne gibi bir eğitim almam gerekiyormuş !?
- Bu eğitimler benim veya annenin sana verebileceği herhangi sıradan eğitimler değiller. Bu yüzden bu eğitimleri düzenli ve en kaliteli şekilde alabilmen için seni bir özel eğitim veren yaz okuluna yazdırdık.
- N-ne !? AF BUYUR, NE YAPTINIZ, NE YAPTINIZ !?
- Evet kızım duydun. Seni yatılı yaz okuluna yazdırdık. Orada okula uyum sağlamada gittiğin zaman zorlanmaman için de yanına çok eski bir dostumun oğlunu göndereceğim, oradayken o göz kulak olacak sana.
- BABA SENİN AĞZINDAN ÇIKANI KULAĞIN DUYUYOR MU !? NE DEMEK YATILI OKULA YAZDIRDIK YAAA !? BİR DE BANA SORUP ETMEDEN, BENİM RIZAMI ALMADAN !?
- Kızım sakin ol. Ben de annen de senin iyiliğini düşünüyoruz. Böylesi senin için daha güvenli. Sen 20 yaşına bastığın zaman artık o bileğindeki bileklik seni koruyamayacak. Etkisini yavaş yavaş kaybedecek ve güçlerin rastgele ortaya çıkmaya başlayacak. Eğer eğitimini almazsan kendine de etrafındakilere de zarar verirsin. Bu yüzden eğitime şimdiden başlaman senin için en doğrusu olacaktır.
- Neredeymiş bu okul peki yatılı kalmasam gelip gitsem eve olmaz mıymış !?
- Okul şehrin dışında. Maalesef gidip gelemezsin orada kalmak mecburiyetindesin. Çok üzgünüm bir süre bizden uzak kalmak pahasınada olsa gidip eğitimini alman gerek.
- Hayır kabul etmiyorum. Gitmeyeceğim, tanımadığım saçma sapan büyülü olduğuna inandığınız yerlere. Zorla gönderecek değilsiniz ya... Gitmiyorum işte, ne yaparsanız yapın umurumda değil. HİÇ BİR GÜÇ BENİ EVİMDEN UZAK KALMAYA ZORLAYAMAZ !!
- Cansu, kızım dur bir dinle bizi. Sakin ol, biz senin iyiliğini düşünüyoruz böylesi senin için daha güvenli. Hem çok fazla kalmayacaksın orada yaz boyu durup gelecek-...
- YAZ BOYU MU !? Hah ne kadar da kolay söylüyorsun baba. Sanki 2 gün der gibi... Kusura bakmayın, benim evime ne kadar bağlı olduğumu annemde sende çok iyi biliyorsun. Buna rağmen benimle konuşmadan, benim fikrimi almadan gidip kayıt yaptırmışsınız bile..!! Şimdi ne dememi bekliyorsunuz ki? Zaten bütün kararlar alınmış. Hayatımın nasıl ilerleyeceğini belirlemişsiniz bile... YA BEN 17 YAŞINDAYIM, BE 17. BU GÜNE KADAR BÜYÜNÜN, SİHİRİN HEP YALAN, HÂYÂL ÜRÜNÜ OLDUĞUNU DİNLEDİM BEN SİZDEN. ŞİMDİ GEÇMİŞ KARŞIMA "SEN BÜYÜLÜSÜN" DİYORSUNUZ. BU AKIL ALIR BİR ŞEY Mİ SİZCE !?
- Kızım, Cansu, bak babanı bir dinlesen, izin versen her şeyi anlatmasına, sende anlayacaksın zaten her şeyi neden yaptığımızı. Otur, sakinleş biraz, hadi lütfen. diyerek söze girdi annem.
- Ya anne ne sakinleşmesi? Siz bana yalan söylediniz bunca yıl, bütün hayatım boyunca. Şimdi gelmiş benden dinlememi bekliyorsunuz..!!
- Cansu, kızı-... babam tam arkamdan sesleniyordu ki koşarak odama girdim. Kilitledim kapımı, oturdum çalışma masamın önündeki sandalyeye gözlerim yaşlı bir şekilde... BÜTÜN HAYATIM BİR YALANDAN İBARETTİ !! KENDİ ÖZ ANNEM-BABAM BİLE BENİ KANDIRMIŞTI BUNCA YIL... Dünyada, kullanılmış, yol kenarına atılmış çöp olan bir mendil gibi hissediyordum kendimi. Ne kadar orada o şekilde oturdum ağladım, ne kadar çok içime kapandım bilmiyorum. Saatler sonra nihayet az da olsa olayın şokundan çıkıp kalktım sandalyeden, yatağıma uzandım. İstemsizce elim ve gözlerim sürekli kolumdaki bilekliğe kayıyordu. Her baktığımda bu bilekliği ilk gördüğüm, bana hediye alındığı gün geliyor aklıma. Ne çok mutlu olmuştum, aptal gibi, annem bana en sevdiğim, en çok istediğim tarzda bir bileklik aldı diye... Meğer hayatımın en güzel hediyesi dediğim şey aslında hayatımı mahveden şeymiş. Bu bir hediye değil, aslında kocaman bir yalanın üzerini örten örtüymüş ve bana bu örtüyü altındaki yalanla birlikte hediye diyerek verdiler. Ne kadar aptalmışım meğer ne kadar...
Sakinleşince odamdan çıktım. Elimi yüzümü yıkamak için banyoya yürüdüm yavaş yavaş. Elimi yıkayıp yüzüme buz gibi su çarptım, soğuk su az da olsa iyi gelmişti. Banyodan çıkıp, odama doğru yürüdüm. O sırada mutfakta oturan annem beni gördü ve yanına çağırdı. Hiç gitmek istemiyordum yanına, zaten kendimi yeteri kadar berbat hissediyordum. Daha fazlasını kaldırabileceğimi düşünmüyordum. Tam tekrar odama yönelmiştim ki annemin sesini duydum.
- Cansu, lütfen kızım gel biraz yanıma, sana söyleyeceklerim var. Merak etme çok uzun tutmayacağım seni... dedi. Annemin sesi titriyordu bu cümleyi kurarken, sanki konuşmakta çok ama çok zorlanıyor gibiydi. Normalde asla annemin sözünü dinlemeyen, sürekli kendi burnunun dikine giden birisiyimdir ama annemi o ses tonuyla konuşurken ilk defa duydum. Ve dayanamayıp yanına yürüdüm. Yanına gidip sessizce oturup hiç bir şey söylemeden dümdüz anneme bakarak beklemeye başladım. Annem sanki bir ölüm haberi almış gibiydi... Dehşete düşmüş aynı zamanda içinde feryat figan eder gibi bir yüz ifadesi vardı. Onu öyle görünce dayanamadım. Ehh evlat yüreği işte...
- Anne, iyi misin !?
- İyiyim kızım. diye soluk bir cevap verdi. Daha sonra titreyen sesiyle söze girdi.
- Biz babanla bildiğin gibi mağazada tanıştık. Benim her zaman gittiğim mağazada, sırf beni görebilmek için tezgâhtarlığa başlamıştı. Ben ilk başlarda anlamadım babanın benim etrafımda gezinip dikkatimi çekmeye çalıştığını. En sonunda gelip benimle konuştuğunda fark edebildim ancak. Sonra birlikte zaman geçirdik, iyi anlaşmaya başladık. Baban evlilik hayâlleri kurmaya başlamış bile benimle, tabii benim haberim yoktu. Sonra bir gün gelip bana bir sırrı olduğunu ve eğer bu sırrıyla onu kabul edip hâlâ onun yanında olmak istersem benimle evlenmek istediğini söyledi. Bende tamam seni dinliyorum dedim. Baban o sırada bana bundan, özel gücü olduğundan bahsetti. Ben tabi ki inanmadım. Sonra sana yaptığı gibi bana da ispatladı. Şok oldum inanamadım. Böyle bir şeyin gerçek olması, özellikle de bu özelliğe babanın sahip olması gerçekten inanılmaz gelmişti kulağıma. Hatta bana ilk kanıtladığı zaman yağmur yağan bir havayı günlük güneşlik bir havaya çevirmişti. Ben neredeyse şaşkınlıktan bayılıyordum. Sen yıllarca bizim evlilik hikâyemizi bu sır meselesi olmadan dinledin ama artık gerçekleri biliyorsun.
- O güne kadar sen de mi bilmiyordun babamın bu özelliğini !?
- Hayır, bilmiyordum. dedi buruk bir şekilde gülümseyerek.
- Ve tabi ki aynı zamanda o güne kadar başına gelen felaketlerden de habersizdim... diyerek devam etti annem.
- Felâket derken nasıl bir olaydan bahsediyorsun !?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsunkâr
Teen FictionBu hikâye ilk hikayem ve bu satırları yazarken de çok heyecanlıyım. Umarım sizlerde okurken benim hissettiğim gibi hisseder yeri geldiğine heyecanlanır, yeri geldiğinde korkar, zaman zaman da üzülürsünüz ve bu hikaye hayatınızda az da olsa yer edine...