İkinci Bölüm

161 4 0
                                    

"Kimine göre yalnızlık, hasta kişinin kaçışıdır; kimine göre de, hasta kişilerden kaçıştır."

2

Uçma hissi nasıl bir şeydir diye merak etmişimdir hep. Ne kadar özgürlerdi acaba kuşlar? Yüzüne sert rüzgarların çarpması ne tür bir acı verirdi? Uçtuğunda sert rüzgarlarla karşılaşırlardı değil mi?

Şuan bu hissi yüzüme çarpan deniz dalgalarının seslerinden hissetmek tuhaf mıydı? Ne olursa olsun bu hissi seviyordum.

Bir süre bu görüntü karşısında büyülendiğimi itiraf etmeliydim. Saate baktığımda daha sabahın erken saatlerin olduğunu görmem ne kadar abartılı bir şekilde göz devirme isteğimi uyandırsa da bunu yapmadım. Pamir'in neden beni bu saatte buraya getirdiğini merak ediyordum.

Dün gece attığım mesajdan sonra bana cevap vermemiş ve bu sabah evime gelmişti. Uyandığımda onu karşımda görmemle yaşadığım şoku anlatmak sanırım tarifsizdi. Psikoloğum olduğu için bunu rahatça yapıyor olması yeterince sinir bozucu bir durum. Fakat sesimi çıkarmadan beni buraya sürüklemesine izin verdim. Miray bu süre zarfında peşimden gelmiş beni bırakmamıştı. Emin olduğum bir şey varsa da Miray'ın bu durumdan rahatsız olduğuydu. Bir süre sonra sessizliği bozan psikoloğum oldu.

"Arkadaşlarından bahsetmek ister misin?"

"Sana arkadaşlarım olduklarını söylemedim?" Bu bir soruydu. Ona böyle bir şeyden bahsetmemiştim.

"Kapalısın her konuda. Ama sabırla bekleyeceğimden emin olmalısın. Yalnız değilsin. Yanındayım. Bana hiçbir zaman tam olarak güvenmedin. Oysa ki ben hep buradaydım İldem."

"Yalnız değil miyim? Gerçekten ben yalnız değil miyim? Görmüyor musun? Kimsem yok benim! Sen ailem para verdiği için yanımdasın. İşin bu çünkü. Anlıyor musun?"

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun. Yalnız falan değilsin! Ailen yanında, yeni arkadaşların olmaya başlayacak."

Pamir'in gözlerinin içine bakıp sakin kalmaya çalıştım. Sinirimin beni ele geçirmesine izin veremezdim değil mi?

"Bazen o kadar boş hissediyorum ki. Düşünsene yalnızsın. Her günün aynı. Hiçbir fark yok sadece günler değişiyor. Boğulsan seni kurtaracak kimsen yok. Kalbin kırılsa hislerini anlatacağın kimsen yok. Hayatın bozuk plakta tekrarlanan kelimeler gibi. Bir sure sonra yaşamanın ne anlamı var diyorsun. Niye yaşıyorum ki ben? Daha fazla tekrar yaşamak için mi? Ne bileyim düşünüyorsun iste bunları. İsyan etmek istemiyorsun fakat dayanamıyorsun da. Düşünsene bu durumda ne yaparsın?"

"Hayatımın mükemmel olduğunu mu sanıyorsun İldem?"

"Sanmıyorum, buna eminim. Ne gibi bir sorunun olabilir ki?"

"3 ay seninle terapi yaptık İldem. Birbirimizi anladığımızı düşünmüştüm." Sesi hayal kırıklığına uğramış biçimde çıkmıştı. Başımı eğerek ellerimin arasına aldım ve bir süre bekledim.

"Nasıl seni anlayabilirim ki! Ben konuştum sen dinledin hep! Seni nasıl anlamamı beklersin?" Artık bağrıyordum. Denizin verdiği huzur, dalgaların verdiği özgürlük artık yoktu. Tamamen ben ve öfkem vardı şu an. Başımı kaldırdığımda Pamir'in bana baktığını fark ettim.

"İstersen.." dedi ve bir an duraksadı. Hala gözlerimde bakışlarını hissedebiliyordum. "İstersen beni tanımama yardımcı olabilirim."

Bunu istiyor muydum?

"Peki, sana tam olarak güvenmem için seni tanımam gerekli değil mi?"

"Ne zaman istersen başlayabiliriz. Bugün müsaitsen hatta bugün bile.." sözlerine devam edecekken konuşmaya başladım.

PARANOİDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin