Papatya Bahçesi✓ Yoonmin

Alın Yazım olur musun?

Ertesi sabaha kadar ne Yoongi nede Jimin uyumuştu. Gün'ün ağırdığı sırada Yoongi ayağı kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Üzerinde siyah kumaş pantolon ve kahverengi sade bir tişört vardı. Güneş yeni yeni doğduğundan Yoongi gözlerini kısarak dışarıya baktı. Berbat hissediyordu. Papatyası'nın yanına gidememişti. Hemen önünde duran cam bardaktaki iki beyaz gülden biri solmaya yeltenmişti. Yapraklarının ucu sararmıştı ve eğmişti boynunu. Yoongi parmak uçlarıyla çiçeğin yapraklarını okşadı ve tekrar dışarıya baktı. Şimdi gitse nolurdu ki?  Dışarıda kimse yoktu herkes uyuyordu. Şu an onun dışında uyanık kimse olmadığının farkındaydı ama yanılıyordu. Jimin'de uyanıktı.

Kaçsa bile eninde sonunda bulunacağını biliyordu. Onu durduran da bu oldu. Belki birkaç saat sonra gidebilirdi. Belki de Kral Min çoktan unutmuştu tekrar aynı saatte gidebilirdi. Hepsini düşündü Yoongi. Dakikalarca dışarıyı izledi. Güneşin doğuşunu ve yükselmesini. Bir yandan da şarkısını mırıldanıyordu. Taaki etraf kalabalıklaşana ve sabah zillerinin çalınmasına dek.

Yoongi derin bir iç çekti ve kararmış göz altlarını yumruklarıyla sıvazladı. Berbat bir gün olacağı geçiyordu içinden ama küçük bir umudu da vardı. Bir papatya tohumu kadar.

"Güzel" giyinmesi gerektiğinden bu günde bir hanbok giymesi gerekiyordu. Bundan nefret ediyordu bu şeyler çok terletiyor ve kaşındırıyordu. Lacivert renkli, dizlerinin altına kadar gelen bir elbise ve ondan daha uzun olan aynı renk hırkası. Yaka ve etek kısmında gri ipliklerle yapılmış işlemeler vardı hemen uzerine kemerini de bağladı. Kemerin de de aynı renk ve desenlerde işlemeler yer almıştı. Yoongi biraz abartılı olduğunu düşündü ama umursamadı. Herkesin ondan beklediği buydu. Gösteriş.

Herkesin çoktan yerli yerini aldığından emindi Yoongi. Odasından çıktı ve merdivenlerin üzerinde onu uyandırmak için gelmekte olan muhafizla karşılaştı. Bişey söylemedi ve aşağı indi. Kral Min ve kraliçe Min her zamanki yerlerindelerdi. Yoongi başını hafifçe öne eğdi ve kendine verilen tahtın üzerinde yerini aldı. Kral Min şaşırmıştı. Keza Yoongi nin bu kadar erken gelmesine ve giyiminin ona göre iyi olmasına şaşırmıştı. Umursamadı ve gün her zamanki gibi geçti.

***

Tekrar aynı odada aynı kişiler yerini almıştı ve konuşuyorlardı. Bu sefer kraliçe Min mutluydu çünkü oğlu zorluk çıkarmamıştı. Ona göre bu bir kanıttı. Artık oğlunun eşcinsel olmadığı kanıtlanmıştı. Kraliçe Min'in tersine kral'ın baş yardımcısı üzgündü. Kafasında farklı senaryolar yazmaya çoktan başlamıştı bile. Kralice'nin neşeli sesi yankılandı. "Gördünüz mü? Size onun eşcinsel olmadığını söylemiştim. Eğer öyle olsaydı zorluk çıkarırdı, her ne olursa olsun saraydan bir şekilde kaçardı ama o burayı terk etmedi."

Baş yardımcı Dohyun karşı çıktı. "Peki ama kraliçem; nerden biliyorsunuz? Belki de hepimiz uyurken gitmiştir ha?" Bu senaryonun işe yaramayacağını kendi de biliyordu fakat söylemekten zarar gelmezdi. Belki de gelirdi. "Ne yapmaya çalışıyorsun Dohyun! Neden oğlumun böylesine bir aptallığı yaptığına inanıyorsun ve bizi inandırmaya çalışıyorsun?" Bunu söyleyen kral Min'di. O'da inanmak istemiyordu.

Buna karşılık Dohyun başını iki yana salladı. "Hayır, hayır ekselansları. Beni yanlış anladınız. Ben sadece her olasılığı değerlendirmek istiyorum. Eğer böyle bir şey varsa o çocuğa cezasını vermek tek isteğim. İnanın oğlunuza karşı bir nefretim yok, bunu neden yapayım ki?" Konuşma tarzı oldukça samimiyetsiz aynı zamanda inandırıcıydı. Ama kraliçe Min kabul etmedi.

Yoongi ise hala olduğu yerdeydi. Dakikalar geçti o yerinden kıpırdamadı. En sonunda ayağı kalktı ve hızla büyük pencereden dışarıya baktı. Güneş daha batmamıştı ama tam tepede de değildi. Etraf kalabalıktı ve muhafızların dikkati dağınıktı. Yoongi gitmeliydi hemde hemen. Belki de normal bir şekilde kapıdan gidebileceğini düşünüp her günkü gibi kapıdan gitmeye karar verdi. Ama bu kıyafetlerle Jimin'in yanına gidemezdi. Bu kıyafetler en pahalı ithal kumaşlardan dikilmiş ipek iplerle dikilmişti. Yalnızca kraliyet ailesinden biri bunları giyebilirdi. Jimin'in bunu düşünmesini istemedi Yoongi. İlk önce odasına gidip üstünü değiştirecekti. Öyle de yaptı.