Bu kısa bölüme sığdırabildiğiniz kadar yorum sığdırmayı unutmayınnn! Sizi seviyorumm<33
***
Aşk. Aklımı günlerdir kurcalayan tuhaf bir hece. Üç harf, tek hece, tek kelime. Belki başlı başına bir cümle.
Kalliope aşkın zayıflık olduğunu söylüyor, Sanya saçmalık. Remi ise büyük bir yalan olduğunu. Sein'e bile sordum ve hiç öyle bir şey duymadığını ama güzel bir oyuna benzediğini söyledi.
Ama sanırım en yakın gelen cevap Meva'nın verdiğiydi. 'Aşk; ışık ve su olmadan, dört mevsimin dördünde de açabilen bir çiçek.'
İsimler önemli miydi? Tek bildiğim ona doğru çekildiğimdi.
'Marin.' diyordu Florian. 'Marin, Marin, Marin...' İsmim sevilebilir geliyordu. Benimkiyle aynı renk altın sarısı saçlarını karıştırıyordu. Saçlarım aynada ışıldıyordu. Oracıktaydı. İskeleyi adımlıyordu, katillerle dolu bir korsan gemisi yaşanılacak en güzel yer oluveriyordu.
"Bu karpuz otuz periye yeterdi, garip gelmiyor mu?" diyen Florian'a bakıp gülüyorum.
"Evet, garip. Bu hâlimle tek başıma yiyebileceğimi düşünürsek eğer..."
"Yemesen iyi olur, bozulmuş bu." diyerek karpuzu kendinden uzaklaştırıyor Florian.
"Neo'ya ver. Eminim bozulduğunu bile fark etmeden yiyecektir."
"Öyle yapacaktım zaten." Florian'ın buruşturmuş olduğu yüzüne baktıkça sırıtmadan duramıyorum. Tatlı.
"Daldın yine."
"Başka bir işim yok." dediğimde bakışlarını bana çeviriyor.
"Farklı davranıyorsun." Belki bu sözünün üzerine yüzündeki gözlerimi oradan almam gerek ama şimdi tamamını görebildiğim yüzüne bakmaya devam ediyorum. Ona dair fark etmediğim tonla şey var. Sol şakağında ufak bir güneş lekesi var mesela. Kulağının yanında bir ben. Kirpikleri benimkinin aksine uzun ve sık sık gözlerini kırpıştırıyor. Gözleri karanlıkta daha mavi ve utanınca onları yüzümden kaçırıyor.
"Kötü bir farklılık mı?"
"Hayır, hiç değil."
"Remi'ye yaptığımız iksiri yanlışlıkla içtiğin günü hatırlıyor musun? Bana neyi merak ettiğimi sormuştun."
"Hatırlıyorum.
"Neden geldin Florian?" Kaşlarını çatıyor. Gecenin karanlığından ötürü zaten karanlık olan yüzü daha da gölgeleniyor.
"Anlamadım."
"Neden peşimden geldin?" Gözlerini kırpıştırıyor ve yutkunuyor. Saniyeler geçiyor.
"Ben se-"
"Florian!" Sion'un bağırışını duyduğumda kaşlarımı çatıyorum.
"Sion neden sana bağırıyor?"
"Kamaralarımız yan yana. Tuhaf bir bağ geliştirdik."
"Sion'la mı? Florian, o iyi birisi deği- Ah!" Başımın arkasındaki acıyla elimi oraya götürüyorum.
"Senden iyi olduğum kesin Maria!" diyor Sion.
"İsmim Marin." diyorum homurdanarak. Sözlerimi göz ardı ederek Florian'a dönüyor. "Geçen gün verdiğin içkiyi ambarda bulamıyorum."
"Bitmiş olma-"
"SADECE BİR ŞİŞE İÇTİM! NASIL BİTEBİLİR?" diyor Sion Florian'ın yakasından tutarak. Bu kadar çabuk hiddetlenmesi alışıldık bir şey olduğunda bıkkın bir nefes alıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor Gökyüzü - Bir Peri Masalı
FantasíaFantastik, romantik ve masalsı. Ağzınızda biraz kan, biraz da bahar tadı için...