Şeytan'ın İnine Bir Kala

25 1 0
                                    


Lavin' in Anlatımından

Zonklayan başımı ellerimin arasına alıp şakaklarımı okşadım . Bugün yoğun bir gün olmuştu. Gerçi hangi gün benim için yoğun değildi ki...

Hastalarımı dinlemek bana iyi gelse de bir raddeden sonra beynim fazlasını kaldırmıyordu. Ülkenin en başarılı genç psikologlarından biriyim .Adım Lavin Çetinkaya.

Hayatı hep yanlız geçen kendi kendini bu konuma getiren genç, güçlü bir kadınım . Yetimhanede büyüdüm, şiddet gördükten sonra kaçtım biraz sokakta biraz iş yerlerinde yata kalka ayakta durmayı öğrendim. En nihayetinde bir iş yeri kurdum.

Bugün her zamankinden çok daha fazla olan baş ağrım beni delirtmek üzereydi. Aysel Hanım'ı aramalıydım. Masadaki telefona uzandım ve

-Aysel Hanım bana sert bir kahve yollar mısın?

-Tabi Lavin hanım hemen.

Onaylandığında telefonu kapattım. Bazen kısa bir an olsa bile neden bu mesleği seçtiğimi düşünüyordum. Ne kadar yorarsa yorsun bana iyi geliyordu.

Kendi dertlerimden, psikolojik yaralarımdan uzaklaşıp başka hayatlara yoğunlaşıyordum böylece. Kendimden kaçmanın yolunu bulmuş, üstüne bundan para kazanıyordum yani...

Kendime yardım edemesem de başka insanlara yardım ediyordum.

13 yaşında yetimhaneden kaçtığım zamanı hatırladım bir anda. Zaten gece uyuyamamış eski Lavin'in hayaletiyle uyanıp durmuştum.

Yağmurlu bir günde üzerimde eski bir tişört sokakta koşturduğum zamanı hatırladım yine . Kırık bir gülümseme kondu dudaklarıma. Bu ara sık sık diriliyordu hatıralar zihnimde.

Kafamı iki yana salladım ve düşüncelerden sıyrılmaya çalıştım.

Ortalama boyutlarda olan odam siyah ve kırmızının hakim olduğu dekoruyla göz dolduruyordu. Siyaha en çok kırmızı yakışıyordu bana göre.

Tavandan zemine kadar olan bir kitap rafı, rafın belli bölümlerinde kurutulmuş çiçekler, ansiklopediler, şiir ve romanlar vardı.

Kitaplığın hemen yanındaysa siyah bir koltuk, kırmızı temalı bir tablo. Siyah masa ve yerdeki kırmızı halılar. Az eşyalı, zengin bir süit gibi düzenlenmişti odam. Çoğu yerde Helenistik tablolar, çeşitli minik heykeller vardı. Lavin'den parçalar yani. Benim sevdiğim şeyler.

Yurttan kaçtığımda asla böyle bir odaya sahip olabileceğim aklıma gelmezdi. Ama buradaydım, hemde Lavin Çetinkaya olarak.

Türkiye'de en başarılı genç kadın psikolog olarak. Kafamı geriye atıp saçlarımı koltuktan aşşağı salladım. Belime kadar gelen gür saçlarım vardı. Seviyordum saçlarımı.

Yaklaşık 1 dakika sonra kapı çaldı, içeri elinde kahve kupasıyla Aysel girdi. Kahveyi gördüğüm zaman güzel bir gülümseme kondu dudaklarıma .

Teşekkür edip kupayı aldığım gibi balkona çıktım. Köşedeki masanın üzerinde duran sigara paketini açtım ve içinden bir dal sigara çıkardım.

Özellikle yorgun olduğumda bunu çok fazla yapıyordum. Bir yudum kahve biraz sigara derken baş ağrısı hafifledi. Kolumdaki saate baktığımda 5 dakika geçtiğini gördüm. Tam 10 dakika kalmıştı diğer hasta için.

Bu hastayı da alıp evime giderek pijamalarımı giymek istiyordum. Kahvenin son yudumunu da alıp 2.sigarayı söndürdüm küllükte.

Derin bir nefes çektim. Hava en sevdiğim şeklindeydi. Rüzgar yoktu, soğuk yoktu, hava kapalıydı. Derin bir iç huzura ulaştığım hava şartlarıydı işte.

Odama döndüm ve sandalyeye oturdum. Telefonla Aysel'i aradım, diğer hastayı almasını söyledim.

2 dakika sonra içeri siyah takım elbiseli, yaşı tahminen 32lerinde, esmer bir adam girdi.

Bakışları soğuk, sert, ürkütücü...

Büyük ve kaba elini uzatıp

-Lavin Çetinkaya olmalısınız. Ben Araf Demiroğlu'nun çalışanıyım. Sizinle görüşmem gereken bir konu var.

Anlamaz gözlerle adama bakıp uzattığı eli tuttum. Gülümseyerek

-Daha açık olayım, benimle gelmelisiniz Lavin hanım. Araf bey sizi bekliyor..

CANavar'ın ÖpücüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin