Remus önce Severus'un eşyalarını toplamak için yatakhaneye gitti. James hayatta olduğunu öğrendiğinde bir an önce ona gitmek isteyecekti.
Aceleyle Severus'un eşyalarını aldı. Zaten çok yoktu. Sonra revire ilerledi, doktorlar koşuşturuyordu. Gözleri, üzeri örtülmüş bedenlere kaydı ve yüreği sıkıştı. Birkaç saat içinde ağır yaralılardan yine kayıp verilmişti.
Büyük çantayı sırtına atıp biraz çılgın bir doktor olan Xenophilius Lovegood'u durdurdu. "Haber var mı?"
"Hayır, kimse açıklama yapmıyor. Arkadaşlarım bunun bir suikast olduğunu söylüyor. Düşmanın değil, dostlarımızdan geldiğini."
Remus cevabını almıştı. Kalan saçmalıklar için vakti yoktu. "Teşekkürler." dedi ve James'in kaldığı yere gitti.
James yatağında oturuyordu. Baygın bakışları elindeki künyedeydi. Öyle yıkılmış duruyordu ki Remus berbat hissetti. Severus'u gördüğü an geri gelip ona anlatmalıydı!
Etrafa bir bakış atıp yan yatağa gözünü dikti. Orada yatan kadın uyuyor gibi görünüyordu. Ya da ölmüştü. Bugünlerde ikisini birbirinden ayırmak zordu."James." James başını kaldırıp kıpkırmızı olan gözlerini ona dikti. Remus yutkunup yanına oturdu.
"Sana bir şey söylemeliyim."
"Ne... ol... du?" dedi yavaşça. Remus iç çekti.
"Sakinleştirici?"
James başını salladı. Belli ki yeni yeni ayılıyordu. "Tamam, beni dinle dostum, gitmeliyiz. Hemen, şimdi.""Ne... nere..."
"Severus için."
James'in baygın gözlerinde bir ışık parladı. Gözleri doldu ve künyeyi sıktı. Sorgulamadan başını salladığında Remus elini tutup onu kaldırdı ve zar zor ayakta durduğu için kolunun altına girip kapıya sürükledi. James'in adımları bahçeye vardıklarında biraz daha güçlenmişti. Sorunsuzca tellere ilerlediler.
Tabii oraya çıkana kadar topladıkları bakışları saymazsak...Remus geriyi kontrol etti ve Sirius'un gitmemiş olmasını umdu. Aynı yeri tekrar bulması pek mümkün değildi.
"Dinle, çok çılgınca gelecek ama geçen gün biriyle tanıştım." James'in şaşkın bakışları altında hafifçe kızardı.
"Öyle değil. Olsaydı böyle bir durumda anlatmazdım. Her neyse, bir anda geldi. Kim oluğunu sorduğumda ise bana adının Sirius olduğunu ve gökyüzünden geldiğini söyledi. Sanırım Sirius-a'ydı.""Deli... nin... teki?"
"Ben de öyle düşündüm. Bugün, kendimi tekrar dışarı attığımda kışladaydı, James. Yanıma geldi ve beni götürmesi gerektiğini söyledi. Severus'a."
James tökezledi. Remus konuşmaya çalıştığını anlayabiliyordu ama yürümeye devam etti. "İnanmadım, kızdım ama onu tanıyordu. Sonra elimden tutup beni bir anda çiftlik evi gibi bir şeye götürdü. Dostum, kilometrelerce uzakta olduğuna yemin edebilirim! Bir anda yaptı! Ve Severus oradaydı. Bir kadın ona yemek yediriyordu; iyiydi! O hayatta."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİRİUS-A (Wolfstar)
FanfictionShipstale #1 = Sirius-A [𝚃𝚊𝚖𝚊𝚖𝚕𝚊𝚗𝚍ı] Hayattaki tek amacı toplumun en üst sırasındaki askerlerden biri olmak olan; her zaman hayatının akışına uyan, görevlerini daima yapsa bile düşündüğü bu gelecekten mutlu olmayan Remus, gökyüzünün en par...