"Portakal ve mangolu aldık sana." Portakal sevmediğimi bilmesine rağmen bana portakallı alan Namjoon'a tek kaşımı kaldırarak baktım.
"Eksik olma Namjoon." Sonuçta almıştı?
"Aa Namjoon, burada ne işin var?" Arkama döndüğümde masamıza doğru gelen kız grubuna baktım.
Namjoon'a seslenen kız, müzik odasına Namjoon ile giden kızdı.
Çaktırmadan arkamı dönüp asla buraya bakmayan Jin'e bakıp yanımdaki Namjoon'un kulağına fısıldadım.
"Jin buraya bakıyor bence hiç şansını kaybetme."
Namjoon kıza cevap vereceği sırada kulağına fısıldamam ile ellerini saçlarına geçirmiş ve yüksek sesle yalandan kahkaha atmıştı.
"Min Seo! Seni gördüğüme çok sevindim. Bunu burada söylemek istemezdim ama," sesi gittikçe yükseliyordu ve kafedeki herkes bize bakmaya başlıyordu. "Ben gay olduğumu hissediyorum."
Gay kelimesini bastırarak söylediğinde arka masadan gülme sesleri geldi. Jimin ve Yoongi'ye bakıp kafamı salladım ve yüzümü masaya koydum.
"Namjoon bunu burada ben de söylemek istemezdim ama öpüşmeye başladığında bunu farketmiştim." Saçını kulağının arkasına itip bize gülümsemiş ve arkadaşlarıyla sipariş vermeye gitmişti.
"Nasıldım?" Namjoon önündeki yeşilimsi içeceği içip geri yaşlanmıştı.
"Şansını kaybetme demiştim ya, artık kaybedemezsin."
"Çünkü artık ortada şans yok." Yoongi, arka masayı rahatça görebildiği için oraya bakarak konuşmuştu.
"Senin hakkında konuşuyorlar ve rezil oldun."Namjoon bir anda arkasını döndü ve Jin'e baktı.
"Off ben bu salakla cidden aynı masada duramayacağım gidiyorum." Jimin sesli bir şekilde sandalyesini ittirerek kalkmış ve içeceğini alıp kafeden dışarı çıkmıştı.
Yoongi arkasından bakınca gözümle işaret ettim.
"Git, yalnız kalmasın.""Ne gidicem ya." Yine Yoongi'den beklenecek hareket ile sözlerinden tezat bir şekilde masadan kalkmış, Jimin'in peşinden gitmişti.
"Ben ne yaptım ki? Gay olduğumu öğrensin diye yaptım. Başka nasıl söyleyecektim sanki başka çarem mi vardı?"
"Namjoon sen gay değilsin."
"Hayir gayim."
"Namjoon, bisexüelsin."
"Hem bisexüelim hem de gayim." Namjoon hâlâ daha duyurmaya çalışıyordu.
"Of cidden." İçeceğimi içip kapının önünde Yoongi'ye kedi gibi sırnaşan Jimin'e baktım.
Yoongi'nin düşüncelerini asla kestiremiyordum. O da kendi düşüncelerini kontrol edemiyor gibiydi zaten. Kendisiyle çok çelişiyordu. Ama şu anda Jimin'in yanında olarak baskın olan tarafını gösteriyordu.
Gülümseyip Namjoon'a döndüğüm sırada Namjoon'un sandalyesinin boş olduğunu gördüm.
"İzin verirseniz Jin ile konuşmam gereken bir şey var." Namjoon ellerini masaya dayamış, masadaki üçlünün üzerine eğilmişti.
Cidden rezil bir insandı, ama bunun asla farkında değildi ve bu Namjoon'u daha rezil bir insan yapıyordu.
Sağımdan Jeongguk ve solumdan Hoseok geçip masaya oturdular ve ellerini bağlayıp yüzüme baktılar.
"Benim hiç alakam yok kendisiyle, siz neyseniz ben de oyum." Namjoon'un hiç savunulacak bir yanı yoktu gerçekten.
"Jeongguk, sigara içeceğim kapının önünde. Gelirim." Hoseok sandalyesini ittirerek kalkmış ve cebinden çıkardığı çakmak ile kafeden ayrılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hangang Parkı / taekook✓
FanfictionTaehyung, arkadaşının tavsiyesiyle bir uygulamaya kayıt olur. -YARI TEXTİNG-