4 - Öpücük

289 33 23
                                    


Apo'nun ılık ve yumuşak dudakları benimkilere temas ederken kafamın içindeki sesler hala zihnime hücum ediyordu. Dikkatimi ona vermeye çalıştım ama sanki beynim uyuşmuş gibiydi. Birkaç saniye öyle durduktan sonra geri çekildi.

"P'Mile işe yarad.." Ensesinden tutup onu kendime çektiğimde sözü yarım kalmıştı. Henüz değil dedim içimden. Bu sefer ikimizde dudaklarımızı araladık. Alt dudağını dudaklarımın arasına alarak nazikçe emdim.

Saniyeler boyunca dudaklarımız hareket ederken sadece zar zor duyulan şapırtı sesleri vardı. Dudaklarımızın dansına diller eşlik etmiyordu. İkimizde talepkâr değildik. Sadece yapılması gerekeni yapıyormuş gibi basit bir uyum vardı.

Geri çekildiğimde utançtan yüzüne bakamadığım için alnımı karşımdaki adamın omzuna yasladım. Kafamın içindeki uğultu sessizlik mezarlığına geri dönmüştü. Öpücüğün etkisinden kaynaklanan kalbimin tatlı ritmi az önceye göre düzenli olarak kulaklarımda atıyor gibiydi.

Bir an için tek bir an için öpücüğü derinleştirmeyi gerçekten düşünmüştüm. Böyle bir arsızlık için hiç uygun bir zaman olmadığının da farkındaydım.

Apo'nun bunu dikkatimi dağıtmak için yaptığını çok iyi biliyordum. Belki de hiçbir şey hissetmemişti bile. Burada ruhu dudaklarından kalbine akan tek kişi bendim.

"P'Mile?" İyi olup olmadığımı anlamaya çalıştığı ses tonundan belli oluyordu. Konuşabilmek için yutkunmaya çalıştım.

"Artık gidelim" dedikten sonra cevap vermesini beklemeden tuvaletten çıktım. Apo'nun gelip gelmemesini kontrol bile etmeden arabanın olduğu yere doğru yürümeye devam ettim. Neden kaçtığımı bende bilmiyordum. Utanıyor muydum ya da bu durum bittiğinde aramızın bozulmasından mı korkuyordum emin değildim.

Sonraki bir hafta boyunca yataktan çıkmadım. Ne La Luna'ya ne de şirkete gitmiştim. O gün Apo'yu eve bıraktıktan sonra bir daha görmedim onu. Defalarca kez arasa da açmamıştım. Birkaç kez kapım çalmıştı ama asla umursamadım. Tam olarak yıkılmaya yüz tutmuş bir enkaz halindeydim.

Biraz sonra zil çalmaya başladı. Israrlı melodi kulaklarımı tırmalayınca yorganı kafama çektim.

Zilin ardından bu sefer de kapı yumruklanmaya başladı.Ses o kadar şiddetliydi ki neredeyse bütün evin içinde yankılandı.

'P'Mile içeride olduğunu biliyorum. Eğer kapıyı açmazsan yemin ederim polisi arayıp öldüğünden endişelendiğimi söyleyeceğim ve kapıyı açmalarını isteyeceğim." Apo'nun sinirle karışık endişeli sesi bütün sokağı inletti. Sessiz bir muhitte yaşadığım için onun bağırmasını benimle birlikte yakındaki evlerde yaşayanların da duyduğuna eminim.

Hiç istemeyerek de olsa uyuşukça yataktan kalktım ve ayaklarımı sürüyerek kapıya gittim. Kolu çevirip kapıyı açmamla yüzümde tokadın patlaması bir oldu. Beklemediğim bir anda geçekleştiği için başım yana savrulmuştu. Sol yanağım yanarken tepkisizliğimi sürdürdüm.

"Bütün bir hafta boyunca senin için ne kadar endişelendiğimden haberin var mı?" Cevap vermek yerine sadece iç çekmekle yetindim. Ama bu davranışım onu daha da sinirlendirdi.

"Lanet olsun P'Mile. O günden sonra seni o kadar çok merak ettim ki sürekli sana ulaşmaya çalıştım. Bible ve Jeff'i aradım. P'Tong'un yanına bile gittim. Son çare şirkete gittim ve izinli olduğunu söylediler. P'Boss evinin adresini verdi de öyle gelebildim." Apo bunları anlatırken sağ elini saçlarının arasından geçirdi. Birkaç tutamını çekiştirmeyi ihmal etmedi.

"Kendimi iyi hissetmiyordum. Bu yüzden hiçbir yere çıkmadım." Önce etraftaki dağınıklığa baktı sonra bana döndü.

"Şu haline bak. Sen git, duş al çıkana kadar bekleyeceğim." Onu onaylayıp banyoya doğru ilerledim. Karşı çıkacak ne enerjim ne de isteğim vardı. Önce dişlerimi fırçaladım ardından kendimi ılık suyun kollarına teslim ettim. Düşüncelerim de zihnimden bu su gibi akıp gider miydi acaba. İçeride Apo'nun beklediğini bilmek hem beni aşırı rahatlatıyor hem de ölesiye stres yapmama neden oluyordu. Çok fazla oyalanmak istemediğim için işimi olabildiğince hızlı bitirdim.

Güneşin Öptüğü Çocuk - MileApoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin