"Bara dönsek iyi olur. Hem arkadaşlarını getirmiştin az önce biraz kabalık ettim." Ben hala düşüncelerimi toparlayamadığım için onu sadece başımla onayladım. Az önceki o yoğun atmosfer öyle bir dağıldı ki sanki sadece televizyonda duygusal bir sahne izlemiş gibiydim. Apo zayıf yönünü gösterdiği için utanmış gibiydi. Odanın içinde bana bakmadan ne yapacağını bilemez bir biçimde dolanıyordu.
"Ben içeri dönüyorum." Herhangi bir cevap vermesini beklemedim. Kendini toparlaması için ona biraz alan tanımak istemiştim. Bar tezgâhının önünde bekleyen küçük kuzenim Jeff'in yanına döndüğümde beklemekten sıkılmış gibi görünüyordu.
"Hiçbir şey söylemeden gittiğin için hem meraklandım hem de beklemekten sıkıldım, P'Mile." Söylediği şeyi görmezden gelerek dirseğimi tezgâha yaslarken bir bardak viski vermesi için görevliye işaret ettim.
"Bir ara Tong'u aramalısın. Bugün yine senin yüzünden ateş püskürüyordu. " Önüme bırakılan bardaktan bir yudum alırken hala tamamen kendime gelememiştim.
"P'Tong onun kurallarına göre yaşamamı istiyor. Ama Phi biliyorsun ki ben özgür ruhlu biriyim. Kimsenin himayesinde olmadan kendi kurallarıma göre yaşamak istiyorum." Cevap vermek yerine bar tezgâhının arkasına geçen Apo'ya baktım. Her zamanki neşeli ve enerjik haline geri dönmüştü.
"Jeff, Bible gelmedi mi?" Diğerlerine baktım o hariç herkes buradaydı. Jeff telefonunu kontrol ettikten sonra bana döndü.
"Yoldaymış. Birazdan burada olur." Ona bir baş onaylaması verdim. İçerideki müzik ve atmosfer şu an çok boğucu hissettiriyordu.
"Bizi tanıştırmayacak mısın?" Apo'nun pürüzsüz ve yumuşak sesi beni kendime getirdi. Ortam gürültülü olduğu için bize doğru hafifçe eğilmişti.
"Ah doğru neredeyse unutuyordum. Bu Tong'un kardeşi küçük kuzenim Jeff. Grubun ana vokalisti ayrıca gitar da çalıyor." Jeff tokalaşmak için elini uzatırken "Yüzüm bir yerden tanıdık gelmiş olabilir belki. İnternette biraz ünlüyümdür de. Tanıştığımıza memnun oldum" dedi. Kibir gen havuzumuzun vazgeçilmez bir parçasıydı. Ama nedense hepimizden çok Jeff'te toplanmıştı bu özellik.
"Sosyal medyayla aram pekiyi değildir. Apo Nattawin. Bende memnun oldum." Jeff'in bozulmasına gülmemek için tuhaf sesler çıkardığımda kaşını kaldırarak bana baktı.
Sonrasında duraksamadan gruptakileri tanıtmaya devam ettim.
"Pong Pongsakorn grubun bas gitaristi. Ping Touchchavit bateristi. Nodt Nutthasid de klavyede yer alıyor. Hepimiz üniversiteden tanışıyoruz. Gelecek bir kişi daha var." Apo hepsiyle teker teker selamlaştıktan sonra tekrar bana döndü. Üniversiteden bahsedince tepki vermesini bekledim ama öyle olmadı.
"Sence de biraz kalabalık değiller mi?" Bilerek kendimi grubun üyesi olarak tanıtmamıştım. Aslında daimi üye de sayılmazdım. Bazen birkaç şarkı için yanların yer alıyordum.
"Aslında sahnede bulunmaları performansa göre değişiyor. Merak etme bu adamlar sandığın kadar amatör değiller. Neyi nasıl yapacaklarını biliyorlar." O bizimkilerin siparişlerini alırken benimle pek ilgilenmedi.
"Peki, grubun ismi nedir?" Hala arkası dönüktü ve sesi zar zor duyuluyordu.
"Kindergarden Mafia"dedikten sonra duraksadım. Üniversitedeyken grubun ismini ben önermiştim. Ama şimdi o kadar da gurur verici gelmiyordu.
Apo bizimkilerin siparişlerini verirken bana bakıp kıkırdadı.
"Sizin gibi beyler için biraz fazla şirin bir isim değil mi?" Daha da utanmış hissetim ama o bundan oldukça keyif alıyormuş gibi görünüyordu. Başka bir kokteyl hazırlamak için işe koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Öptüğü Çocuk - MileApo
Genç KurguBenim ilgilendiğim tek şey ortamın en aydınlık yeri olan bar tezgahı ve arkasında dikilen koyu tenli silüetti. Bakışlarımı açık sarı renkteki kokteyl bardağından kaldırıp onun yakışıklı yüzüne baktım. Beni hatırlamadığına artık emin olmuştum. Ufak...