"Akşam film gecesine gelecek misin?""Üzgünüm." dedim defterimi çantama koyarken. "Bugün kafede doğum günü partisi var. Geç biter ve sonrasında da orayı temizlemek zorundayım."
"Sensiz olmak sıkıcı olacak." Natasha yanağıma küçük bir öpücük verdi. "Yarın görüşürüz."
Çantasını alıp hızla sınıftan çıktığında ben tek kalmıştım. Son defterimi de çantama koydum ve pencerinin kenarındaki ceketimi aldım.
Ve şemsiye.
Onu Tony'e vermeye unuttum.
Şemsiyeyi alıp koşar adım dışarıya çıktım. Etrafa bakındığımda siyah son model bir araba vardı ve Tony arka koltuğa binmişti.
Anlaşılan geç kalmıştım.
Şemsiyesini yarın vermek için yanıma aldım ve kafeye doğru hızlıca yürüdüm. Kafeden girdiğimde Stephen oradaydı.
"Merhaba Steve."
"Merhaba. Geç mi kaldım?"
"Hayır, tam zamanında." Stephen önlüğü bana doğru fırlarttı. "Hazırlıklara başlayabiliriz."
"Kaç kişi olacaktı?"
"23 kişi."
Ellerimi yıkayıp önlüğümü giydikten sonra masaları silmek için ıslak bez aldım.
"Okulun nasıl geçti?"
"Her zamanki gibi. Senin günün nasıl geçti? Yoruldun mu?"
"Fazla müşteri yoktu. Yorucu değildi."
"Güzel." Son masayı da sildikten sonra gülümseyerek ona döndüm. "Tabakları yerleştirebiliriz."
"Sen peçeteleri çıkart ben de tabakları alacağım."
Kafamı sallayıp dolaptan peçeteleri alırken Stephen arkama geçip üst dolaptaki tabaklara uzandı. Ben bordo peçetelerin tamamını aldıktan sonra arkamı döndüm.
Stephen dikkatlice tabakaları alıyordu.
"Geçebilir miyim?" dedim kısık bir sesle gülerek.
Stephen gözlerini benim gözlerime çevirip o da güldü. "Pardon, geçebilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i wanna kiss your lips ꓃ steve+tony
Fanfic"Arkadaşın olmak istemiyorum Steve, dudaklarını öpmek istiyorum. Nefesim kesilene kadar seni öpmek istiyorum." Bir Japon efsanesine göre eğer yağmur yağarken bir yabancı sana şemsiyesini verirse o senin ruh eşin olurmuş. ↪young stony / soft short st...