Saat sabah 09:43'dü. Uyanalı hemen hemen bir saat falan olmuştu.
Duştan çıktıktan sonra telefonumu elime aldım ve üzerimde havluyla yatağın içine girdim. Birkaç dakikamı böyle geçirdim, telefonda öylesine geziniyordum.
En sonunda kalktım, tekrar Hyunjin tarafından basılmamak için kapıyı kilitledim. Böylece şifreyi girse bile kapı açılmayacaktı.
Üzerime yine siyah renkte düz kıyafetler giydim.
"Bu gün bu şerefsiz bana ne yapacak kim bilir."
Daha saat erken olduğu için odada kalmıştım. Canım çok sıkılmaya başlamıştı. Kimse de uyanık değildi ne yapıcam şimdi burada tek başıma!
Kendimi yatağa sırt üstü attım ve sessizlik içinde odanın tavanını izlemeye başladım. Bir süre sonra otelin koridorundan bir ses ses geldi. Bir erkek sesiydi, sanki kendini sıkıyormuş gibiydi. Ayrıca bir de sert bir şeye vurma sesleri vardı.
Merakla yatağımdan kalktım ve kapımı yavaşça aralayıp sesin kaynağını aradım. Gördüğüm şeyle gözlerim kocaman açıldı.
Bu... Hyunjin değil miydi?! Koridorun sonlarına doğru, sırtı duvarda öylece yere çökmüş elini de çaresizce başına koymuştu. Ağlamamak için kendini sıkıyordu. 40 yıl düşünsem bunun olacağı aklımdan geçmezdi...
Kendimi belli etmemeye çalıştım. Çünkü olduğu yerin karşısında tam benim odam vardı. Sadece biraz ondan uzaktı. Kafasını çevirse beni görebilirdi.
Elini bir anda duvara vurmaya başladı, sesten bir anda irkildim. Demek ikinci ses buymuş.. Kendini o kadar sıkıyordu ki, arada çıkan ince sesi koridorda yankılanıyordu.
Telefonumun çalmasıyla hemen arkama dönüp telefonu aldım ve cevapladım.
"Alo."
"Felix Hyunjin nerede?"
"Changbin! Numaramı nerede-"
"Nerede söyle hadi!!"
"Önce ne olduğunu söyle... lütfen Changbin.."
Changbin titrek bir nefes aldı ve sonunda konuştu,
"Hyunjin'in annesi ve babası...trafik kazasında vefat ettiler..."
"Ne?!"
İçim o an çok kötü olmuştu... Kalbim paramparçaydı. Çünkü... Hyunjin'i en iyi anlayacak diğer bir kişi bendim... Annem ve babam yıllar önce hastalıktan vefat ettiler... Ablam da ülke dışında zaten.. o yüzden kimsem yoktu... Minho, Seungmin ve Chan dışında, kimsem yoktu.
"Felix orada mısın?"
"Hyunjin b-birinci katın koridorunda.."
"Hemen geliyoruz. Sen iyi misin ne oldu?!"
"Bir şey olmadı... çabuk gelin."
Dedim ve telefonu kapattım. Gözlerim hâlâ Hyunjin'in üzerindeydi. Kendinden geçecek seviyeye gelmişti artık. Zar zor birkaç cümle söylüyordu. Söylediği şeyler koridorda yankılanıyordu,
"Yalnız kaldım..."
İster istemez gözümden bir damla yaş aktı gitti.
Hyunjin sinirlilik ve üzüntü duyguları arasında sürekli gidip geliyordu.
"Neden beni bırakıp gittiniz!"
Ayağa kalktı ve arkasındaki açık pencereden kafasını sarkıttı, nefes almaya çalışırken acı çekiyor gibiydi.. Artık dayanamayıp odamdan çıktım ve yanına doğru yürümeye başladım. Yanına geldiğimde tabii o beni fark etmedi. Tam yanında onu izliyordum, o da dışarıyı..
Kendini bırakır gibi derin bir nefes verdi, bu nefesi vermesiyle pencerenin kenarına su damlası düştü. Bu... Bu su damlası değildi ki! Hyunjin gözyaşlarıydı bunlar!
Yanaklarından gözyaşları süzülürken arkasını döndü ve beni fark etti. Benim de ağladığımı görünce kaşları çatıldı.
"Neden ağlıyorsun?"
"İyi... iyi misin sen?"
"Seni ilgilendirmez."
"Hyunjin... n'olur böyl-"
"Hyunjin!!"
"Burada gördüm gelin!"
Changbin ve diğerlerinin bağrışları duyulmuştu. Bizi fark eder etmez hemen yanımıza geldiler.
"Hyunjin iyi misin?"
"Felix sana ne oldu? İyi misiniz?"
"Nerelerdeydiniz?"
Her ağızdan bir ses çıkınca dayanamadım ve bağırmaya başladım,
"Yeter artık!! Bi' susun... lütfen artık susun!"
Herkes bana bakarken, ben tam odama gidecekken bir şey söylemek için Hyunjin'e döndüm,
"Seni... en iyi ben anlarım Hyunjin..."
Ortam sessizliğe büründüğünde ben de arkama dönüp odama gittim.
𓇽𓇽𓇽𓇽𓇽𓇽𓇽
Odamda televizyon izlerken telefonum çalmaya başladı. Elime alıp baktığımda yabancı bir numaraydı,
"Alo?"
"Alo Felix ben Jeongin! Numaranı Chan'dan aldım. Beni kaydet diye aradım."
"Tamam tamam şimdi kaydederim."
"Belki sonra konuşuruz, hadi Felix görüşü-"
"Bi saniye!"
"N'oldu?!"
"Hyunjin... nasıl?"
"Yarım saat önce sakinleştirici verdik. Şimdi odasında uyuyor."
"Peki... teşekkür ederim Jeongin görüşürüz."
"Görüşürüz Felix."
Başımı öne eğip sessizce oturdum.
"Bu durumda olmak yerine keşke gelip benimle uğraşsaydı... en azından üzülmezdi.."
Bu dediklerime ben bile inanamıyordum, ama öyleydi...
. -The End- .. Bu bölüm fazla kısa oldu ya .
![](https://img.wattpad.com/cover/313898083-288-k180264.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step By Step / HYUNLİX
FanficAynı uçağa binmek kadar zararsız bir tesadüf küçüğün hayatını değiştirebilir miydi? Peki bu tesadüf onu nasıl etkileyecekti? "Şimdi benden korkarsan ne olacağını biliyor musun Lee Felix?" ⚠: *Rahatsız edici +18 içerik* cinsellik ve zorakilik içerir...