Saat gecenin ikisiydi. Sarayda uyanık tek bir kişi vardı, Seungmin. Herkesin iyice uyuduğundan emin olduktan sonra derin bir nefes aldı, "Uyku hapları işe yaramış." dedi.
Seungmin bu gece Prens Felix'in yardımcısı Changbin ile buluşacaktı, artık dayanamıyordu. Geçmişte olan şeyler bir türlü yakasını bırakmıyordu, kafayı yiyecek gibiydi. Prens Hyunjin'in hiçbir şeyden haberi olmadan hâlâ o kralın etkisinde kalmasına tahammül edemiyordu. Eğer bu yaptıkları öğrenilirse idam edilecekti, ama yine de Prens'i için bunu göze alıyordu.
Saraydan çıktıktan sonra kardeşi Changbin'le ikisinin özel mekanında buluştu. Bu mekan hep yeşillikten oluşmaktaydı, küçükken ikisi oyun oynarken bulmuşlardı bu yeri. Changbin ile Seungmin manevi kardeşlerdi. Her şeyi beraber yapmışlardı. Ama bunu sadece ikisi biliyordu. Zaten her şeyi sadece ikisi biliyordu, et ile tırnak gibiydiler.
"Seni çok özlemişim kardeşim." dedi duygu dolu ses tonuyla Changbin. Sarıldılar ve sarılırken birbirlerinin sırtını sıvazladılar. Seungmin dayanamadığı için konuya direkt girdi.
"Ben dayanamıyorum Changbin, her şeyi anlatmaya karar verdim."
"Ne diyorsun sen, kulakların duyuyor mu? Hayır hiçbir şeyi demiyorsun ağabeyciğim. İdam edileceksin, cidden bunu göze alıyor musun?"
"O sarayda çalışmaya başladıktan bu yana hep Chan ve Minho gibi Hyunjin'e yakın olmak istedim. Biliyorsun o benim kardeşim, bunu birtek ikimiz biliyoruz. Her gün kardeşine bakıp da bunu söyleyememek ne kadar acıtıyor biliyor musun? Dayanamıyorum. O alçak kral ne yaparsa yapsın umrumda değil, nefret ediyorum ondan. Onun yüzünden hayatım boyunca kardeşlerimle olamadım. Her gün ölmek istedim, onları görüp konuşamadığım her bir gün. Sana da teşekkür etmeye geldim Changbin, kan bağımızın olmaması kardeş olmadığımız anlamına gelmez. Bu yükü sen de omuzlarına alarak hafiflettin. Her zaman sana şükrettim, sen benim canımsın, hatta ondan daha önemlisin. Seni çok seviyorum ağabey. Teşekkür ederim."
Changbin gözlerinin dolduğunu hissetti. Normalde saklardı, arkasını döndü havaya baktı. Göz yaşlarının dinmesini bekledi. Dindiğini düşününce geri Seungmin'e döndü. O sarılmadan Seungmin dayanamayıp sarıldı Changbin'e. O zaman tüm ipler koptu. Zaman çok hızlıydı ama onlar için durmuştu, ikisi de geleceği tahmin ediyordu. Changbin'in canı çok yanıyordu. Düşünün Dünya'daki her şeyin bir anda yandığını, işte iki manevi kardeşin içi böyleydi. Changbin her zaman kardeşinin yanında olmuştu. Yine olacaktı, onun kılına zarar gelmeyecekti. Changbin onu koruyacaktı çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the prince|hyunin
FanfictionHyunjin, baskıcı bir kralın oğluydu. Kral Hyunjin'in hayatını yönetiyordu, Hyunjin'in tek yaptığı ise ona verilen rolü oynamaktı. Ama bir gün Hyunjin, rolünün dışına çıktı; köylü olan Jeongin'e aşık olarak.