Kuzeyin Anahtarı

109 5 14
                                    

Güneş Vera'nın yüzüne doğmuştu. Bundan rahatsız olmuş olucaktı ki gözlerini kımıştırarak açtı. Bedenini doğrultup baktığında Alpagu Yabgu beyaz içlikleri ile atını tımarlıyordu. Vera yerden kalkıp üzerine yapışmış tozları silkeledi. Yavaşca sevgilisinin yanına yürüdü. "Aklını bulandıran sorular olduğunu bilirim Yabgum, bu boynumdaki zümrüt Acunda sadece iki kişide vardır." Alpagu yavaşca arkasını döndü bir kolyeye bir de Vera'ya baktı. Ağzından çıkacak iki kelimeyi bekliyordu. "Ben Rus Kinezi  Sör Makar'ın kızı Prenses Vera'yım." Alpagu bu hatunun soylu olduğunu biliyordu fakat prenses olduğunu düşünmemişti. Alpagu bir düşünürken arkasında on düşünen biriydi. Prenses Vera ile evlilik yapmanının Rus kinezliğini avcuna almak ve tüm kuzeye sahip olmak demekti. Rusları Moğol saldırılarına karşı tampon olarak kullanacaktı...

Vera'nın prenses olduğunu öğrendikten sonra artık onunla aşk  dolu bir ilişki yaşayamazdı. Ne de olsa o bir düşmandı. Alpagu ve Vera'nın yolu burada ayrıldı. Artık karsışında bir sevgili değil her daim temkinli durması gereken bir Rus Prensesi vardı. Bu Prensesin gönlünü kazanmalı ama kazandıktan sonra ona asla taviz vermemeliydi. Hızlıca Vera'nın ellerinden tutup onu kendine çekti. "Kim olduğunla ilgilenmiyorum Vera. Sen bir oduncunun kızı olsan dahi ben senin güzelliğine sevdalandım." Dedi yüzüne dokunarak. Bu yalan sözlerle Vera'nın kalbi daha da hızlı attırdı. Bu hızlı atışlar   bir gün kırılma sesine  dönüşeceğini  bilmeden atmaya devam etti...

Alpagu ve Vera aynı atın üstünde dört nala Batı Gök Kaganlığına adeta ucuyorlardı. Vera kollarını yanlara açtı Alpagu da onun belinden sıkıca kavradı. Vera Alpaguya çok güvenmiş olucaktı ki eğere tutunmamıştı bile. Fakat Alpagu ise üreğini bir düşmana veremezdi. Batı Gök Kağanlığına girdiklerinde herkes hayretle onlara baktı. Bazıları o kadar çok şaşırdı ki diz çökmeyi bile unuttu. Alpagu Verayı attan indirdi. Hemen otağına geçip devlet işlerine bakmaya koyuldu....

Gün Batmadan Balçın Hatun atınla obaya geldi. Sinirli bir şekilde atından indi. Alplar "Ulu Ecem hoş geldiniz." Diye peşinden doluştular. O hepsine eliyle dur işareti yaptı. Otağın kapısını sinirle açtı. Alpagu yemeğini yiyordu fakat masada küne Vera'da vardı. Balçın hatun "Bu ne hal böyle, nerde görülmüş künenin kutlu sofrada aş yediği." Vera korkuyla hemen sofradan kalktı. Alpagu eliyle herkesi dışarı yolladı. Üstünü silkip sinirle duran anasının yanıma vardı. " O küne dediğin kız Rus Prensesidir." Balçın hatun şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı "Nerden bilirsin yalan söylemediğini." Alpagu pis bir gülümseme ile "Boynunda yeşil zümrüt bir kolye taşır. Acunda sadece bir tane vardır." Anası için yeterli bir cevap olmasa da oğlunun bu kıza aşık olmasından korkuyordu. "Onunla evdeş mi olmak istersin oğul. Sevdalandın mı o Rus  hatuna." Alpagu bir kaç adım öne gelip anasına arkasını döndü. "Evdeş olmak isterim ana ama sevdalandığımdan değildir. Rus kinezliğini boyundurluk altına almak için. Ona bağlı tüm eyaletleri hakim olmak gerek. Kuzeye biz hükmedeceğiz. Kürk Yolu bizim olucak. Moğol saldırılarına karsı ülkemizi koruyacağız ana." Balçın Hatunun Aklına yatmış gibiydi bu fikir. Anlatması için oğluna baş eğdi. "Vera basit bir kız değil o bir Prenses. Gönlünü kazanmak için uğraş vermek gerek. Onun üreğini çaldıktan sonra, parmağına prangayı taktıktan sonra ana işte o vakit Kuzey bizim olucak." Balçın Hatun oğlunun elini tutup "Alpagum sen her işini düşünür öyle edersin." "Sağol anam." Balçın Hatun Veranın içeri gelmesini buyurdu.

Vera korku ve telaşla içeri girdi. Ulu Ece'nin yüzüğünü öptü. Ulu Ece yüzünde kibirli bir gülümseme ile "Prenses Vera, Demek bir Prensessin. Neden sakladın prenses olduğunu ?" "Kusura kalmayın Ulu Ecem, korktum." Bu yalan cevabın herkes farkındaydı. "Han ile görüşüp senin de gönlün varsa toy kurducaz Vera." Prenses Vera'nın gözleri parladı. Vera Gök Gelini olucaktı ama o sadece Kuzeyin Anahtarıydı...

Kurt ve PençeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin