Hayatımın en kötü bir haftasından sonra nihayet Hogwarts'a dönüyordum, tek sorun yanımda Mattheo olmasıydı. Büyük kapıdan içeri girerken elimi tutmaya çalışmıştı fakat ben kendimi çekmiştim. "Amora bana bir şans vermeni istiyorum, eminim çok iyibir çift olacağız." ona cevap vermeden şatoya girdim ve büyük salona doğru yürüdüm, o ise hemen yanımda beni takip etti. "Ben Gryffindor binasındayım, yani ne yazik ki ayrılmamız gerekiyor." dedikten sonra Draco'ya sarıldım ve kulağına fısıldadım "Kendini kontrol et ve lütfen aptalca bir şey yapma." "Denerim." dedikten sonra benden ayrıldı.
"Yarın görüşürüz sevgilim." dedi Mattheo ve yanağımdan öptü, hazırlıksız yakalandığım için bir şey yapamamıştım. "Görüşürüz." dedikten sonra masama geçtim ve yemek yemeye başladım. Dumbledore çıkıp klasik konuşmasını yaptı ve herkes eğlenceli vir şekilde shhbete daldı. İnsanlar yavaş yavaş dağılmaya başlayınca bende ayaklandım ve kapıya doğru yürüdüm. Bu esnada arkamdan bir ses duymamla durdum "Amora!" bu Cedric'ti. Koşarka önüme geçti ve elini saçlarından geçirdi "Seni gördüğüme sevindim."
Her zamanki gibi çok yakışıklı ve havalıydı. "Bende." dedim gülümsemeye çalışarak. "Eğer müsaitsen bu alşam benimle astronomi kulesine gelmek ister misin?" teklifini reddetmek için ağzımı açtırmıştım ki bana doğru yaklaşıp kulağıma fısıldadı "Babamdan yeni gelen çocuk hakkında bilgi topladım." geri çekilip göz kırptı. "Gece yarısından sonra." dedikten hemen sonra oradan uzaklaştım çünkü Mattheo büyük ihtimalle her hareketimi izliyor ve insanları tanımaya çalışıyordu. İlk günden Cedric ile düşman olmasını istemezdim.
Ortak salon 1 haftadır görüşememiş arkadaşlıklarla dolu olduğu için biraz beklemem gerekecekti. Fakat nihayet son ışıkta kapanıp ortalık sessizliğe gömüldüğünde yavaşça yatağımdan kalkmıştım. Saat çoktan 12'yi geçmiş hatta 1'e yanaşmıştı, umarım Cedric gitmeyip beni beklemiştir yoksa her şeye yazık olacaktı. Hızlı adımlarla ortak salondan çıkıp astronomi kulesine doğru koştum. Şuanda beni herhangi bir hayaletin veya profesörün görmesi hiçte iyi olmazdı -Gerçi Snape görse de pek problem çıkaracağını düşünmüyordum-
Neyse ki kimseye görünmeden kuleye varabilmiştim. Uzun sayılabilecek bir merdiveni gerimde bıraktığımda onu görmüştüm, kulenin ucuna doğru oturmuş ve ayı izleyen bir beden. "Cedric!" diye fısıldadım, beni duyduğu gibi kafasını çevirip ayağa kalktı. Hemen yanına gittim, sarılmak konusunda tereddüt yaşamıştım ki onun kolları beni çoktan sarmıştı. "Bende seni özledim." dedim birkaç saat önceki cümlesine yanıt olarak. "5 dakika daha gelmesem gidecektim." "Biliyorum ve üzgünüm, ortak salon bir türlü boşalmadı."
Beraber oturup biraz tatillerimizden bahsettikten sonra nihayet Mattheo konusuna gelebilmiştik. "Karkaroff'un daha öncesinden hiçbir çocuğu yokmuş, bir evlilik yapmış fakat çok uzun sürmemiş. Yıllardır da yalnız yaşıyormuş, söylentilere göre artık bir çocuk yetiştirip quidditch milli takımına göndermek istiyormuş. Bu yüzden bir büyücü yetimhanesinden Mattheo'yu evlat edinmiş. Safkanmış -ki bunu zaten Slyhterin'e seçildiğinde anlamıştık- çok net bilgiler değil ama annesi ve babası o henüz çocuktan ölmüşler. Tek başına kalınca kendini büyü konusunda çok geliştirmiş, şuan 5. sınıf olabilir ama 7. sınıfların bile zorlandığı büyüleri kolaylıkla yapabileceğini duydum." konuşmasını bitirdiğinde hayret içinde kalmıştım. Bu kadar bilgi toplaması beni şaşırtmış ama sevindirmişti.
"Çok teşekkür ederim Cedric, artık
gitsem-" "Neden büyük salona onunla birlikte girdiniz?" ben kalkmak için hazırlanırken onun bu beklenmedik sorusuyla oturduğum yerde kalakalmıştım. "Ne?" "Sizi gördüm, Draco sen ve Mattheo beraber geldiniz. Hatta o çocuk seni öptü, aranızda bir şey varsa-" "Dinle Cedric," sanırım bunu ona söylemeliydim çinkü ona karşı duygularım geçmiş bir hoşlantıdan fazlası değildi, üstelik bu yola bir iddia uğruna çıkmıştım. "Mattheo ve ben flörtleşiyoruz ve sanırım ondan hoşlanıyorum. Bunu sana daha erkenden söylemem gerekirdi ama yapamadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unknown Enemy
Fanfic"Gryffindor!" bu sesleniş kimse tarafından beklenmiyor olacaktı ki salon birden sessizleşmişti. Ne beni dört gözle bekleyen Slyhterin masası, ne de binalarına bir öğrenci seçilmiş olan Gryffindor masasından çıt çıkmıyordu. Müdür Albus Dumbledore bil...