Nihayet 24 Haziran yani son görev günü gelmişti. Labirentin oradan büyük gürültüler geliyordu, bende doğal olarak gitmek için can atıyordum. Kısa kol kırmızı tişörtümü altıma da okul eteğimi giymiştim. Aynada son kez kendime baktığımda hazır olduğuma karar verdim ve asamı alıp ortak salondan çıktım.
Son yaşananların üstünden tam 4 ay geçmişti. Bir daha tuhaf bir rüya görmemiştim, tek sorun uyandığımda bütün vücudumun ağrılar içinde olmasıydı. İlişkilerimde ise hiçbir şey değişmemişti. Hala Mattheo ile sevgiliydik, yalnız Draco ile uzaklaştığımızı hissediyordum. Son zamanlarda çok tuhaf ve donuktu. Defalarca sorunu sorsam da bir şey söylememişti, onun aksine Mattheo her geçen gün gençleşiyor gibi görünüyordu. Draco'nun enerjini sömürmeye başladığından şüpheleniyordum. Ne olursa olsun bilmediğim şeyler vardı ve turnuva biter bitmez Draco'yu sıkıştırıp öğrenecektim.
Tam şatodan çıkmıştım ki Mattheo'nun sesini duydum "Amora!" dönüp arkama baktığımda hızlı adımlarla bana yaklaştığını görmüştüm. "Ne istiyorsun?" "Oraya gitmemeni." "Neden?" istediğini yapacağımı düşünüyorsa, çok yanlış düşünüyordu. "O gün geldi," dediğinde kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı "Hangi gün?" bana yaklaştı ve fısıldayarak "Burada söyleyemem, çok riskli. Gel benimle." dedi ve elimi tutup beni götürmeye başladı. "Mattheo, bırak! İstemiyorum." "Sadece bana güven." ne kadar istemesemde merakım ağır basmıştı, acaba rüyamla bir ilgisi var mıydı bunun. Sesimi çıkarmadan onu takip ettim, yol boyunca elimi hiç bırakmamıştı.
Kısa bir yürüyüşün ardından geldiğimiz yer yasak ormandı. "Burada ne-" "Şş, sessiz olmalısın. Birine görünmemeliyiz." dedi ve içeri doğru yürümeye devam etti. Bu sırada topun patladığını ve yarışmanın çoktan başladığını duymuştum. Biraz sonra ormanın en karanlık ve ıssız yerindeydik, hiçbir ses yoktu. Yerde duran bir cep saatinin hemen yanına oturmuştu Mattheo, eliyle karşısına oturmamı işaret edince mecburen dediğini yaptım. "Ne saçma bir şey bu? Bana bir saat göstermek için mi getirdin!" dedim sinirle, yarışmayı kaçırmıştım, Potter'a başarılar dileyecektim, Draco ile oturup sohbet edecektik. Her şeyden mahrum kalmıştım şimdi.
"Saat kaç?" diye sordu sakince, benimle dalga geçiyor olmalıydı. "Şaka yapıyorsan da yapmıyorsan da seni boğarak öldürebilirim." gülümsedi "Komik olan ne-" "Amora sana bir şey sordum." ofladım ve yerde duran saate baktım. "7." dedim kısaca "Güzel, saat tam 7 buçuk olduğunda buradan gideceğiz." "Gidecek miyiz? Nereye ve nasıl." Hogwarts sınırları içinde cisimlenilemeyeceğimi gayet iyi biliyordum. Bu yetki sadece müdürde vardı. "Bunları sonra anlatacağım, şuan anlatmam gereken başka şeyler var." ciddileştim ve gözlerimi ona diktim "Anlat o halde."
"Karanlık Lord bugün canlanacak." dediğinde tüylerim diken diken olmuştu ama bir şey belli etmemeye çalıştım. "Turnuvadaki kupa bir anahtar olarak ayarlandı, Potter onu kazandığında beklemediği bir yere ışınlanacak. İşte orada sen gücünü gösterip Lord'umuzu hayata döndüreceksin." dilim tutulmuştu, nefes bile zor alıyordum. "A-ama nasıl?" "Bir süredir bunun üzerinde çalışılıyor, korkmana gerek yok maske takıyor olacağız. Potter seni veya diğerlerini tanıyamayacak." "B-ben nasıl dirilteceğim?" kafamda milyon tane soru vardı ve yarım saatte bunların hepsine cevap alabileceğimi sanmıyordum.
"Düşmandan zorla alınan bir kan." dediğinde rüyamı hatırlamıştım, orada da Voldemort bunu bana söylemişti. "Potter'ın kolundan bir damla kan alman gerekiyor." "Neden ben?" gözlerini devirdi "Bence bunun cevabını biliyorsun." dedikten sonra üzerime eğildi ve yüzlerimizi yakınlaştırdı "Bu hayatının şansı Amora, bu geceden sonra dünyaya tekrardan karanlık hükmedecek. Kendini göstermenin tam zamanı." dedikten sonra nazikçe öpmüştü dudaklarımı. Ben ise şaşkınlığımı atamamış bir şekilde beklemeye başlamıştım. Üstelik bunu yapabileceğimden de emin değildim, Potter'dan nefret etmiyordum hatta sevmeye bile başlamıştım. Fakat şimdi her şey tersine dönmüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unknown Enemy
Fanfikce"Gryffindor!" bu sesleniş kimse tarafından beklenmiyor olacaktı ki salon birden sessizleşmişti. Ne beni dört gözle bekleyen Slyhterin masası, ne de binalarına bir öğrenci seçilmiş olan Gryffindor masasından çıt çıkmıyordu. Müdür Albus Dumbledore bil...