Asla uyanmak istemediğim bir güne uyandım yine. Dün geceyi anınsayınca kendimi boğmak istedim. Saate baktım. Okula daha vardı. Hemen giyindim ve saçıma sadece bi fön çekip aşağıya indim. Annem kahvaltı sofrasındaydı. Biyoloji gereği babam olan adamı görmemezlikten gelecektim ama o zaten kafasını kaldırıp bana bakmadığı için gerek kalmadı. O telefon bi yerine girer umarım baba. Normalde bunu aileler söyler hep ama göründüğü gibi biz normal bir aile değiliz.
Kahvaltıdan sonra okula gitmek üzere evden çıktım. Okula gitmek istemiyordum çünkü dün yaptığım utanç verici şovdan sonra yerin dibine girmiştim. Bahçeden adımımı atar atmaz İkra dibimde bitti.
"Naber Badesu?"
"İyi"
"Bende iyiyim sağol. E kendinde misin?"
Aptal sırıtışına karşılık ölümcül bir bakış attım ve sınıfa çıktım. Betülün arkasındaki sırama oturdum. İpek bir haftadır hastalığı olduğu için okula gelmiyordu. Nesi olduğunu sormuyordum. Anlatmak isterse anlatır zaten. Biraz sonra Ateş ve kankası Yiğit sınıfa girdi. Ateş beni görünce gülümsedi ve sanırım bu gördüğüm en güzel gülümsemeydi. Neden güldü ki?
Betül, Ateşin bana bakarak güldüğünü görünce anında bana döndü.
"Neler oluyor?" dedi ciddi bir sesle.
"Hiç" dedim.
"Saçmalama sana gülücük attı".
"Atmadı. Neden atsın ki? Benden nefret ediyor ya"
Çok gerilmiştim. Utandım yine.
"Peki. Dün onu yanlışlıkla öptüm. Daha doğrusu öpmedim. Alkol yaptırdı bunu" dedim en sonunda."Salak mısın kızım? Bir daha asla. Onları hayatına alırsan üzerler sonra seni. Ben onların ciğerini biliyorum. Sadece yalakalık yapıyorlar. O bebek yüzlü şeytana da güvenme sakın!" Dedi ciddi sesini sürdürerek.
"Tamam ya abartma. Arkadaşız sadece. Hatta o bile değiliz. Dedim ya yanlışlıkla"
Ateş yanıma oturdu ve hayatta bana ilk kez "Günaydın" dedi.
"Günaydın" dedim.Batül bana pis bir bakış atıp önüne döndü. Haklı mı henüz bilmiyorum ama ona da kör kütük güvenecek değildim.
Yine teneffüslerde İkra, Buse ve Şükrü canın sınıfımıza uğramasıyla geçen bir okul günü daha bitmek üzereydi. Betül ile kantine gittik ve dönüşte merdivenlerden çıkarken müdürün odasında garip giyimli çalışanlara rastladık. Katta bizden başkası yoktu ve kapı aralıktı. Müdürün sesini duyuyordum.
"İşlerini bitirin" diyordu."Peki efendim" diyordu odadaki garip giyimli adam.
"Pürüz istemiyorum" dedi müdür.
"Merak etmeyin" dedi adam bu seferde.
Bir okul müdürüne göre çok garip bir konuşma stiliydi bu. Merak etsemde ordan hızla uzaklaştım. Sınıfa girmeden önce koridorda Yiğit ve İkrayı gördüm. Şaşırtıcı çünkü Yiğit ilk kez Ateşin yanında değildi.
Sınıfa girdik. Zilin çalmasına vardı henüz. Sırama yöneldim ve Ateşin yüzünü sıraya koymuş uyukladığını gördüm. Betül sırasına oturup arkasına döndü. Sohbet etmeye başladık.
"Şükrü Can bir parti veriyormuş. Neredeyse tüm okul davetli. Gidelim diyorum. Kendisini pek tanımıyorum ama zengin bi tip. Kaynaşırız hem sende biraz ortama karışırsın." dedi Betül.
"Bilemedim ki. Eğlenceli olur aslında. Gidebiliriz" diye cevapladım onu. Herkesin katılacağı bir parti fikri gözümü korkutsa da haklıydı Betül. Yeni okulumdaki bu insanları daha çok tanımak istiyordum.
Hoca sınıfa girince Betül sırasına döndü. Sağ tarafımda bir kıpırdanma hissettim. Ateş yüzünü benden tarafa çevirdi. O kadar masum bir yüzü vardı ki uyurken. Nasıl bu kadar öfkeli ve bu kadar bebek bir insan olmayı başarıyor acaba? Çok yakışıklı, çok çekici ama beni çok geriyor. Ondan nefret mi ediyorum emin değilim. Derin bir iç çekip bende başımı sıraya koydum ve gözlerimi kapattım. Acaba Ateşin babası ne işle meşguldü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdiceğim Bir Vampir
Teen FictionHarbi bir aşkın yakıcı sıcaklığıyla kavrulup, çölde esen bir rüzgar gibi savrulmaya hazır olun.