2. Bölüm.

451 11 1
                                    

Sabah üstümde "Uyan Mira uyan!
" diye zıplayan Kumsalı gördüm. Tanrım bu kız kafayımı kaçırmış. Uyanmak istemiyordum uzun ve derin bir uyku çekmek istiyordum. Hiç uyanmamak istiyordum...

"Kumsal napıyosun,kızım ?" Diye söylendim. Kumsal çok heyecanlıydı. Ağızı kulaklarında,hatta kulakları ağızındaydı diyebilirim.
"Sen demiştin gel diye ben geldim. Hem sana bir haberim var." Söyle dercesine baktım
"Hazır ol.. 1,2,3 söylüyorum Sizde kalıyorum!" Dedi ve ardından cırtlak sesiyle çığlığı bastı. Ben gözlerimi yerinden çıkarırcasına baktım. Ve yataktan zıplayıp Kumsal'a sarıldım.

Şarkı söyleyerek aşağıya indik. Bir de ne göreyim kapıda bavulu önünde gitmeye hazırlanan abimi gördüm. O an kafamdan aşağı kaynar sular boşaltılmış gibiydi.
Gidiyordu.
Beni bırakıyordu.
Gitmesini istemiyordum.
Onunda annem ve babam gibi İstanbul'da beni bir başıma bırakmasını istemiyordum.
Gözlerim buğulanmıştı bir köşeye geçip saatlarda hatta günlerce hatta ve hatta aylarca ağlamak istiyordum aç ve susuz.
Kalbime bıçak saplanmıştı. Abim kollarını açmış bana doğru gelirken kaçmak istedim uzaklara çok uzaklara. Ölmek istedim diğer dünya da yaşamak.
Sahi onun gidişiyle ben hergün ölecektim hatta ölmüştüm. Bu koca adamında gidişini izlemek zorunda mıydım ? Gitme demek istedim olmadı. Çığlık atmak istedim sesimin kısılmasını,gözlerimin kör olmasını,kulaklarımın sağır olmasını istedim...
"A-abi..." demekle yetindim daha fazlasını söyleyemezdim 5-10 dakika önce mutluluktan kanatlarım çıkmıştı havalar da uçuyordum,şimdi ise kanatlarım kırılıyor ölümü bekliyor cehennem kapısınde nöbet tutuyordum... Nefesimi hüzünle dışa verdim kaç dakikadır tutuyordum kim bilir ? Abim bana sarıldı ben de karşılığını verdim kemiklerini kırarcasına sarıldım. Canım yanmıştı çok sıkı sarılmıştı ama gidişi daha çok acı vermişti kalbimi koparıp çöpe hatta sonsuzluğa doğru atmıştı.
Ben kendi kendimi yerken abim beni bırakmıştı bavulunu almış gidiyordu. "Vedaları sevmem kuşlarım sakın ha ben yokken yaramazlık yapmayın." Kumsal elini Ben yanındayım dercesine omzuma koydu. Ve abim kapıyı kapattı gitmişti... Çok üzülmüştüm Kumsal'a baktım oda benden di oda bir parça üzülmüş bir parça kırılmıştı

Tek farkımız onun bir parçası,benim her parçam'dı...

Terkedilmeyi oldum olası sevmem,nefret ederim. Beni bırakanlara kin beslerim. Annem,babam,ağabey'im tek kin size beslememiştim.

Ama çok kızdım hepsine beni nasıl bırakıp gittiler ? Beni hiç düşünmediler mi ? Ölümü tatmıştım sanki... Acıydı herkes bilir ki ben acıyı sevmezdim. Tatlı yüreğim nasıl acıyı sevebilir ki ?
İlk annem,babam sonrada abim... Bizim aile de dağılmıştı herkes başka yerlere savrulmuştu. Rüzgâr esti artık Mira rüzgâr estiği yeri dağıtır.

Lanet olası iç sesim yine haklıydı biz artık yapboz olmuştuk. Parçaları,eskimiş,kirlenmiş,dağılmış yapbozlar.

"O da gitti." Diye kendimce mırıldandım. Kumsal duymuştu bundan emindim. "Ben gitmedim,ben gitmiyeceğim Mira." dedi Kumsal.

Kumsal'a sarıldım dakikalarca öyle durdum. Bu kızı asla bırakmıyacağım. Canımın bir parçası gibiydi. Kumsal "Hadi artık gülmek hakkımız." Dedi ve beni havaya kaldırdı.

"Bugün napsak... Imm,sinama,cafe,gezi,alışveriş..."
Birbirimize bakış attık. İki ağızdan "Hepsi!!." Diye bağırdık. Üzgünlüğümü gizlemeye çalışıcaktım. Mutluluk hakkım.
Gülecektim...
Kahkahalara boğulduk. Odaya çıkıp giyeceğimiz şeyleri ayarladık. Deli kız kıyafetlerini de getirmiş,getirmekle kalmamış dolaba yerleştirmiş.

Kumsalla neredeyse tüm giydiklerimiz aynı. Biz ikiz gibiyiz.
İkimizde siyah pantolon üzerimize kremsi salaş tişört giydik. Kumsal'a ne giyse yakışıyordu.

Küçük Veled.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin