Bilim adamları bilinmeyenin peşinden koşuyorlar. En ufak umut, onları yeniliklerin peşinden koşmasını sağlıyor. Din adamlarının bir çoğu sadece kitaplarında yazanlar kadar düşünüyorlar. İkiside varlığı kanıtlama peşinde aslında. Bence varlık yoktur. Kavramlar, sahiplilikler ve oluşumlar vardır. Ben bir insanım. Ruhum ve duygularım var. Bir beynim var demek isterdim. Ama beyin zaten benim. Ruhum bir kavram. Beynim bir sahiplik. Ben ise bir oluşumum. Bunu tanrısal anlamda büyütmeye çalışacağım şimdide. Tanrısal boyutta sahiplik gücü tanrıda. Kendi bir oluşum. Yani onu bu şekilde ayrıştıramayız. En azından elimizdki bilgilerle. Bilim adamlarının ispatları ve buluşları ise sadece oluşumdur.
Şimdi yeni bir oluşum yapmamızın vakti geldi heralde. Sahiplik tanrıdadır ve o bir oluşumdur. İspatlar ve icatlar oluşumdur sahiplik bizim elimizdedir. Dışarıda kalan tek öğe kavramdır. Bunu her ikisi için de söyleyemeyiz. Kavramlar ... Ruhum bir kavram demiştim. Keşke orada bıraksaydım ama bu yazı nereye gidecek ben de merak ediyorum.
Toparlarsam, yaşam bir kavramdır. Bir kavramı suçlayamazsınız. Yada ona teşekkür edemezsiniz. Bu söylediklerim de bir kavramdır. Kavram çatışmalarından dolayı birbirimizi öldürdük. Bir kişinin düşündüğü kavramdır. Başka kişilerde aynı şekilde düşünüyorsa kavram oluşumudur. Kavramlar insan üretimidir. Daha önceden kişinin aklında yoktur ama sonsuzluktan gelir. Yani boş bir sebepten bir oluşum, kavram ve sahipliği yokediyoruz. Yeni kavramları ve getireceği oluşumları siliyoruz. Dünya için oluşumlardan daha önemli birşey olduğunu pek sanmıyorum.
Sevgi bir kavram ve oluşumdur benim için. Ancak ikisi birden olamaz. Kavramlar ispatlanır ve oluşum olurlar. Veya kavram olarak kalırlar. Kararını hiç verememişimdir. Kavram mı oluşum mu ? İşte dünya bunu bulabilse gidişatı değişir. Aşk sevgi nefret istekler ihtiras... Aslında insanı insan yapan şeyler bunlar. Oluşum olmamızı sağlayan kavramlar bunlar. Sahipliği tanrının olan kavramlar ... Peki bu kavramlar ortaya nasıl çıktı ? Nerden nereye... Sırf sorularımı merak ettiğimden ölmek istiyorum bazen. Sorularım hayatımı anlamsız kılıyor kavramlar oluşumları hiçe sayıp, oluşumun kavramlarını yok ediyor. Standart bir döngü heralde. Değişmeyen tek şey değişimdir. Bu resmen bir evren yasasıdr. Değişimler yeni değişimleri tetikler. Şöyle düşünelim. Bir taş düşünün etrafında hiçbir değişim olmasa yerinde kalır küçülmez parçalanmaz vesaire. Çevresindeki değişimlerden dolayı o da değişir. Peki bu değişim dalgası nerde başlamıştır ? Nerde son bulacak. Şimdiki eğitimimiz bize aslında şunu göstermektedir taşı parçalayın, molekülü parçalayın atomu parçalayın, atom altı parçacıklrı parçalayın, sonsuza kadar parçalayın... Sonu yok. Tek bir değişim dalgası sonsuza kadar devam ediyor her seferinde farklı değişimler meydana geliyor. Beyin değişim dalgalarını etrafından aldığı bilgilerle oluşturur. Beyinde bir sonu vardır ve bu kavram olarak ortaya çıkar. Kavramların diğer kavramları yıkması gerekir. Aksi taktirde kendisi yıkılır. Değişimler boşa gider... Mi ? Kavramınızın yıkılması ile yeni bir öğreti yeni bir değişim ve yeni bir kavram elde edersiniz. Bu aslında günlük olarak her insanın yaşadığı birşeydir. Ben sadece farkındalıkla yeni öğretiler veriyorum. Sizde değişim yapmasını umuyorum. Kavramımı dünyaya açıyorum. Artık kim ne anladıysa...
Dini görüşe göre ilk değişim tanrıda başlamıştır. Bu kavram değişimi bizleri oluşturmuştur. O günden bugune kadar kavramlar değişmiş, oluşumlar değişmiş ve yeni sahiplikler oluşmuştur. Hala kavram değişimleri bizlerin içinde süregeliyor. Muhtemelen de sonsuza kadar devam edecektir. Tıpkı bir taşı sonsuza kadar parçalayabileceğimiz gibi. Burdan yola çıkarsam eğer; taş bir oluşumdur aynı zamanda bir kavram topluluğudur çünkü taşa isim vermişizdir ve bu bizdeki bir kavramdır. Parçalayıp molekül demişizdir bu da bir kavramdır. Var olan bir şeye isim vermek sadece bir düşüncedir ve buda onu kavram yapmaktadır. Beynimizin kavram oluşturması gibi yani. Beyin oluşumdur ancak kavram üretir. Ruhumuz bir kavramdır. Öyleyse ruhumuz sadece düşüncelerimiz olabilir. Tabii ki bu tartışmaya oldukça açık bir konudur. Ama unutmayın, kendi kavramınızı başka bir kavrama diretmek oldukça boş bir uğraş olur.