Bazen yalnız olmak gerek.
Hayatında sürekli başarıyı kovalayan bir kişiyi hayal edin. Yorulmayanlarda vardır elbet ancak biz yorulabilen bir "insan" düşünelim. Bu adamın hedefi paranın kendisine getirisi olan özgürlük duygusu olsun. Bu adamın önünde legal olarak iki seçenek olabilir, Ankara'da dayısı veya üniversite. Başarı olarak gördüğü ve peşine koştuğu para...
Yorulduğunuzda uyumak istersiniz, destek istersiniz ve bazen bunlar yetersiz kaldığında ölmek istersiniz. Bunu yapamayınca beklersiniz. Başarının size gelmesini... ööylece bakıp beklersiniz koştukça sizden uzaklaşan başarının kucağınıza atlayıp size sıcak kanlılıkla sarılmasını. Çok beklersiniz.
Olmadığında bahaneler gelir peşi sıra. İnsanların sizde bıraktığı baskı hissiyatından kedinizi kurtarmak için. Kabul edemediğiniz yorgunluğunuz köşeye sıkıştırmış, başarı almış başını sevgilisinin kucağında başarısızlığa sarılmış. Önünüze iki seçenek daha çıkar. Ayağa kalkıp başarısızlığın sandalyesini altından çekmek veya başarıyı kolundan tutup kendinize çekmek. Başarısızlığın sandalyesini çekersek başarıda gümbürtüye gider. Kabul ediyorum saçma yazdım. Yahu tamam "ne diyon ya bu nasıl yazı!" Demeyin. Toparlıyacağım.
Başarıyı yakaladığınız an yani o kolundan çektiğiniz an, bir cacık olmayacak. Başarısızlığın anlamını bilmeden başarının tadını, kokusunu, verdiği hissi anlayamazsınız. Bunu benim gibi parası olmayan, dışa bağımlı ülke gibi yaşayan arkadaşlarım başarısızlığın ne olduğunu belki bilebilir. Hepimizde hani şu filmde denildiği gibi 'dünya durana kadar sanki hiç durmaya niyeti yokmuş gibi yapacağız.' şeklinde bir tavır alıyoruz. Nitekim kendimize zarar veriyoruz. Bu şu bahsettiğim bahaneler aşamasıdır.
Destek yetersizse çare sensin. Senin yalnızlığın, senin korkun. Korkun seni ayakta tutar, yalnızlığın başının dik durmasını sağlar. Bunların toplamı size başarıyı verecektir. O yüzden başarısızlığımız olan başarıyı yakalayıp sıkıca bir kucaklayın. İsterseniz kanka olun. Ama kendiniz olmaya devam edin. Sonraki paragraflar günlüğümden bir parça gibi olacaktır keza bu yazıyı günlüğüme yazmak yerine buraya yazdım. Tabi buraya kadar olan kısmını.
( Projelerimle uğraşıyorum. Hali hazırda bir çok proje duruyor iki defterimde. Hayatımda annemden arkadaşlarımdan ve hocalarımdan destek alarak şuanda bulunduğum noktaya geldim. Genellikle bir kız arkadaş eksikliği hissettim. Eh o da oldu. Oldu da içime etti bir miktar. O eksik desteği hala hissediyorum. Bu yetmezmiş gibi hocalarımdan aldığım desteğide üniversitede kaybettim. Yaklaşık 5 aydır bad trip te dandik bir yaşam sürüyorum. Her gece yarın farklı olacak diyorum ve uyandığımda bok çuvalı gibi yatağıma yığılmış halde isteksizce uyanıyorum. Hergün kızlarla bakışıyorum hatta artık bu gün kaçıncı lan bu diyerek şu babanelerin besmelerini sayması gibi onları sayıyorum.
Bu gece değişimimin gecesi olacak sanırım. Ama biliyorum bu gece önemli değil. Önemli olan yarın sabah ruhumun her köşesinin isyana geçip ayaklanması ve bu bok çuvalı halini bana veren duygularımı tahtından etmesi. Yarın uyandığımda kararlılık ve cesaretin beni alıp tek bir hedefe birlikte koşamamız. İşte sabahım için tek istediğim budur. Gerisi... gerisi sadece başarı hikayesi. )