Song: The Orion Experience = The Cult of Dionysus
☕Okuduğunuz tarihi yazın👉🏻Her sabah güneşin doğuşunda uyanır, Thames nehrinin yakınında uzun bir koşu yapar, duş alıp son kez işlerini gözden geçirirken bir şeyler atıştırırdı.
Ancak ayılması ve güne hazırlanması için asıl gerekli olan şey mükemmel, kutsallık derecesinde bağlı olduğu kahveydi.En iyi kahve Oreskin'de yapılırdı. İş yeri 40 dakika uzaklıktaydı ve Oreskin tam tersi yönde kaldığı için ucu ucuna yetişip bir kahve alıyordu. Her zaman hızlı olurdu. Alır, öder, çıkar ve koşarak otobüs durağına giderdi. Genç ve deneyimsiz bir kimyacı olarak çalıştığı ilaç firması korkunç bir yerdi. Az maaş verir, uzun saatler çalıştırır ve en ufak hatayı dahi affetmezdi. Bu insanüstü beklentiye katlanmasının tek sebebi firmanın adının epey bilindik olması ve deneyim kazanmaktı.
Eh, en azından şu sıralar sinir bozucu bir nedenle de olsa iş arkadaşlarından daha iyi bir durumdaydı.Firmanın adı CV'sinde oldukça güzel duracak ve ona pek çok kapı açacaktı.
Birkaç ay daha dayanması gerekiyordu...O gün de Severus her zamanki rutini takip etti. Hatta 5 dakika erken çıktı. Pantolonu, gömleği, ince kravatı ve elindeki çantası en düzgün halindeydi. Lily yüzünden çanta taşımaya alışmıştı ve şimdi çantası olmadığında kendini çıplak gibi hissediyordu.
Hızlı adımlarla her zamanki favori yerine gitti ve kendini içeri attı. Starbucks gibiydi. Ufak farklarla... Daha içten bir ortam, daha düşük fiyatlar ve inanılmaz fazla kahve seçeneği vardı.
Severus için adeta mahallenin kilisesi gibiydi. Gitmediği gün cehenneme bir adım daha yaklaşacakmış gibi bir bağlılıkla geliyordu buraya.Onun bu bağlılığı herkes tarafından biliniyordu. Kilise benzetmesi de asla uğramadığı kilisenin baş rahibi Paul'den çıkmıştı.
Kahve içmediğinde korkunç, huysuz ve öfkeli olurdu. Bunu bilmeyen yoktu ne yazık ki... Nasıl bu kadar yayılmıştı bu bilgi? Kesin Petunia'nın suçuydu...
Severus kapıyı açtı ve çan sesini duydu. Yoğun kahve kokusu ciğerlerine dolarken derin bir nefes aldı. Cennetteydi! Masaların arasından geçip birkaç tanıdığa selam verdi.
Pek sıcak kanlı oldu söylenemezdi ama -insanlar ya anlamıyordu ya da mazoşistlerdi ve kabalıktan hoşlanıyorlardı- Severus ile sohbet eden pek çok kişi vardı.
Çoğu 35 yaş üstüydü. Özellikle komşu kadınlar ona bayılırdı. Annesinden uzakta yaşamasına rağmen her zaman ev yemeği yemesinin sebebi de buydu.Gözleri çalışanlara kaydığında değişikliği anında fark etti. Kalabalık bir kız grubu bir çocuğun önünde sıra olmuştu. Geniş gülümsemesi, gümüş küpeleri, deri ceketi ve içine giydiği iş kıyafetleriyle yakışıklı ile gülünç arasında gidip geliyordu.
Havalı havalı hareketlerle kahveleri yapıyor, sohbet etmeyi ihmal etmiyordu. Birkaç saniye kalabalığa bakan Severus göz devirdi. Orada beklemek akıl kârı değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Roast Coffee (Snirius)
FanfictionShipstale #2 = Dark Roast Coffee [𝚃𝚊𝚖𝚊𝚖𝚕𝚊𝚗𝚍ı] Sadece kahve almak istiyordu ve aptal Barista ona vermemekte ısrarcıydı. Onunla alay ediyor, flört eder gibi konuşuyor ve her seferinde Severus'a yanlış kahve vermeyi başarıyordu! Ve sefer her s...