Yanlızlığın yorganı, ısıtabilir miydi üşüyen kalbimi?
Yanlızlığın Çaresini Bulmuşlar~ Gripin
Tenime değen soğuk rüzgar canımı yakmaya başlamıştı. Saatlerdir elimin altındaki mermere dokunuyordum, cigerimde kalan son nefeslerim gibi kesik kesik çıkıyordu dudaklarımdan. Bu güne kadar sayısız kayıp vermiştim ama bu beklediğim insanlar değildi. Avucumdan yere kayıp düşen toprak parçaları aileme ait olamazdı hepsini bir günde kaybetmiş olamazdım.
Üstüme düşen yağmur damlaları ile beraber içimdeki çığlıklara kulak verdim, ağlayamıyordum bile. Bir acı vardı içim alev alev yanıyordu ama dışım yediği soğuktan dolayı donuyordu. Annem bana zıtlıklar konusunda hep daha çekici kıldığını söylerdi ama simdi öyle gelmiyordu uzak geliyordu hersey, herkes uzak geliyordu. Avucumdaki ıslak toprağı biraz daha sıktım içimden kalkıp hasta olacakmışım diye endişelenmek gelmiyordu eskiden yağmura bile basmaktan hoşlanmazdım, şimdi saatlerce altında ıslanıyordum. İnsanlar değişebiliyor yada değişmek zorunda kalıyordu ama bu değişmekten çok daha fazlasıydı, hissetmiyordum sadece kalbimde batan birsey vardı.
"Bunun bir çözüm olmadığını biliyorsun değil mi?"
Arkamdan gelen şefkatli bir ses ile kafamı koyduğum soğuk mezar taşından kaldırdım arkaya bakacak gücüm yoktu, dönmedimde. Öylece durdum ailemi defnettikten sonra herkes basit bir baş selamı verip tek tek gitmişti, ne bekliyordum ki. Sesin sahibi biraz daha yaklaştı bunu yağan yağmurun oluştudugu çukurlardan anlayabiliyordum.
"Azmi'nin çok yakın arkadaşıydım, başımız sağ olsun kızım"
Şefkatli sesin sahibi kırkların sonunda gibiydi babamda öyleydi. Dönüp bakmaya gücüm yoktu, nefes almak bile haram gibi zor alıyordum, giren nefes akcigerlerime ulaşmadan içimi yakıyordu. Adamın elini sırtımda hissettim çok naif dokunmuştu belli belirsiz, destek olmak istediği her halinden belli oluyordu ama babam hiçbir zaman arkadaşlarıyla görüştürmezdi. Ailemiz orta halli bir düzeydeydi öyle yaşayıp gidiyorduk sonra bir hafta önceki kaza oldu sapancaya gidiyorlardı mutlulardı hatta babam 'anneni yenileyip geliyorum' demişti aşk tazeliyeceklerdi. Hafızama gelen o küçük anılar hatrına güldüm hastaneye kaldırılmışlardı durumları çok kötü değildi ama ücüncü günün gecesi ikiside ölü bulunmuştu hayatta tutunabileceğim tek abim kalmıştı o da kendini her zamanki gibi boksa vermişti.
"Konuşmak ister misin?"
Evet diyemedim, kuruyan dudaklarım konuşmama izin vermiyordu. Elimden destek alarak biraz doğruldum adam sakince benim cevabımı bekliyordu ama bende o güç bile kalmamıştı. Kendi acizliğime silik bir gülüş kondurdum hayattan beklemediğimiz an yiyorduk ya hani tekmeyi, bu benim için öldürücü bir vuruştu. Biraz olsa doğrulabildiğimde bedenimi sesin sahibine çevirdim, zor hareket ediyordum.
"Babam sizden hiç bahsetmemişti"
Yüzünü hiç görmediğim adama bakıyordum. Sözlerim ağzımdan zar zor dökülmüştü, o kadar kısık çıkmıştıki duyup suan onume oturması bir mucizeydi.
"Büyümüşsün, en son sen küçükken görüşmüştük, ben arkadaştan daha fazlasıyım aynı zamanda ortağı"
Neyden bahsettiğini bilmiyordum ama babamı sevmese gelmezdi. Saygılı bir şekilde tebessüm ettim. Acım büyüktü ve sarılıp ağlayabileceğim tek bir omuz yoktu acı ile yüzümü eşkittim adam ise gözlerini benden almıyordu. Aklım yanımda olmak yerine maça çıkan abimdeydi, en zor anımızda tek derdi öfkesini atmak olmuş çekip gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK
Teen Fiction#Tüm telif hakları sakladır... Savaş Sipahi, gücü kendi silahına çevirmeyi başaran bir katil... Asel Argun, kendi kimliğini kaybetmiş ölümle burun buruna yaşayan bir savcı... Durdurulmaz savaşçının koruması gereken biri ortaya çıkarsa neler olur? Pa...