Yoğun geçiyor şu günlerim sınavlar yüzünden, hikayeyi unutmuştum, bi okuyucumun yorumu ile bölüm atmak aklıma geldi, umarım kızmamışsınızdır bana, iyi okumalar :)
Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın
birinin esegi, kuyunun birine düsmüş. Niye düser, nasıl düşer
sormayin.
Esek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, agzı tahtayla
kapatılmıştı
belki, üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta cürüdü,
zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eseğin ağırlığını cekemedi ve güm.
Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı,
Bağırdı kendi dilinde.
Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eseği
kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor.
Üstelik yaralanmış.
Karsılaştığı bu durumda kendini eseği kadar zavallı hisseden adamcağız
köylüleri yardıma cağırdı.
Ne yapsak, ne etsek, nasıl cıkarsak soruları havada kaldı.
Sonunda karar verildi ki kurtarmak icin calışmaya değmez.
Tek care, kuyuyu toprakla örtmek.
Ellerine aldıkları küreklerle etraftan
kuyunun icine toprak attılar.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde
silkinerek dibe döktü.
Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz
daha yükseldi ve sonunda yukarıya kadar cıkmış oldu.
Köylüler ağzı açık bakakaldı.
Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Ne bazeni, coğu zaman.
Toz toprakla örtmeye calışanlar çok olur.
Bunlarla bas etmenin tek yolu,
yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.
Kör kuyuda olsak bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Bölümlük Hikayeler
Short StoryAlıntı yapacağım her hikayeyi ayrı bi bölüm olarak paylaşacağım. Kısa hikayeler umarım hoşunuza gider. Hüzün gizem komik her türlüsünden.