BÖLÜM 4

230 17 7
                                    

Önce ki gece gördüğüm rüyanın etkisiyle sersemliğimi hala üzerimden atamamıştım. Kendimi yorgun ve bomboş hissediyordum. Etrafıma ruhsuz kırmızı gözlerle bakıyor, arada da önümde ki plastik bardakta olan kahveyi yudumluyordum.

"Ölü gibisin." Uras'ın bu sözüyle dikkatimi ona yönelttim. "İyi uyuyamadım." Diye mırıldandıktan sonra acı tadından hiç hoşlanmadığım kahveden içmeye devam ettim. İçine şeker atmamakta ısrar ediyordum.

"Bir gün de prensesler gibi uyudum, desen şaşarım." Dedi Derin gözlerini devirerek. Ölü bakışlarımı ona yöneltip "Mazoşist değilim. İyi bir uyku çekmeyi bende isterim." Dedim ve yüzümü buruşturdum.

"Belki de doktora gitmelisin." Dedi Uras kaşlarını kaldırarak.

Her ne kadar 'zaten gidiyorum' demek istesem de "Belki de." Deyip geçiştirdim. Kendimi iyi hissetmiyordum. Kafamı masaya koydum ve gözlerimi kapayıp mide bulantımın geçmesini bekledim. Gördüğüm rüyaların oluşturduğu psikolojik etki yetmezmiş gibi birde hasta olmuştum. Sabahtan beri hem ateşim vardı hem de midem bulanıyordu.

Kahveme tekrardan uzanırken Uras elimden bardağı aldı ve "İçme zaten miden bulanıyor iyice kötü olacaksın." Dedi. Haklıydı ama kahve şuan uyanık kalmamı sağlayan tek etkendi. "Uyumak istemiyorum." Dedim. Daha doğrusu demeye çalıştım. Sesim çok bitkindi.

"Eve gidip dinlen Asel. Uyumak iyi gelecektir." Dedi Derin büyük mavi gözleriyle beni incelerken.Yüzümü gizleyerek iyice masaya gömdükten sonra "Uyumak bana iyi gelmiyor." Diye homurdandım. Derin, sesli iç çekişinin ardından "Yapma, uyumak herkesi rahatlatır." Diye söylendi. Bir süre bekledikten sonra "Ben hariç." Dedim. Yüzüm her ne kadar masaya gömülmüş halde olsa da gözlerini devirdiğini hayal edebiliyordum.

"Böyle derslere giremezsin." Diyen Uras'a kafamı kaldırıp baktım ve omuz silkip "Belki." Dedim.

"Belki mi?" Diye karşılık verince tekrar omuz silktim. Konuşmaya bile halim yoktu.

Kahvemi Uras'ın elinden çekip ağzıma götürürken burnumu dolduran kokuyla, midemin iyice bulanması bir oldu. Yüzümü buruşturup bardağı hızla masanın üzerine geri bıraktım. Kusmamak için derin bir nefes alırken aynı zamanda da sandalyemi itip ayağa kalktım ve "Ben gidiyorum." Dedim.

Yere eğilip çantamı alırken ağzıma gelen salya tadıyla çantayı olduğu yere bırakıp hızla en yakın tuvalete koştum. Bulduğum boş bir klozete eğilip öğürmeye başladığım sıralarda yüzünü göremediğim biri saçlarımı tutuyordu. Bir kaç dakika sonra midemdeki her şeyi boşalttığımdan emin olurken kafamı kaldırıp saçlarımı tutan Derin'e baktım. İkimizde böyle şeylerden iğrenmezdik ve şuan bana olan bakışlarında sadece merak vardı.

"Üşüttüğünden annenin haberi var mı?" sorusuna başımı olumsuz anlamda sallayarak cevap verdim ve önüne diz çöktüğüm klozetin kenarına tutunup ayağa kalktım. Sifona basarken "Sabah daha iyiydim. Sonradan kötü oldum." Diye mırıldandım ve ağızımı çalkalamak için lavaboya ilerledim.

Ağazımdaki tadın gittiğinden emin olunca kusmanın verdiği rahatlıkla derin bir nefes aldım. Sanırım biraz daha iyiydim.

Tuvaletten çıkarken kapıda elinde çantamla bizi bekleyen Uras bana baygın bakışlar atarken "Kahvenin daha kötü yapacağını söylemiştim." Dedi. Gözlerimi devirip çantamı alırken "Eve gitsem iyi olur." Diye mırıldandım.

Uzun koridor boyunca ilerlerken Derin'in "Arabayla mı geldin?" Sorusuna kafamı olumsuz anlamda salladım. Arabayı babam almıştı ve bende sabah otobüsle gelmiştim. Dönüşüm tam bir işkence olacaktı.

"Ben bırakırım, dersim boş." Uras'ın yapmış olduğu teklifi normalde reddederdim ama şuan ki durumum karşısında ona minnettarlıkla bakıp "Teşekkür ederim." Dedim. Göz kırpıp önden yürümeye başladığı sırada, Derin dersine gitmek için yanımızdan ayrıldı. Biraz zor olmuştu ama sonunda nasihatlerine ara verip gidebilmişti.

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin