BÖLÜM 3

322 20 15
                                    

"Neden gece olduğunu sorabilir miyim? Sonuçta daha erken bir saatte de gidebilirsiniz." Babamın bu sözünün üzerine yüzümü buruşturdum. Sonra da derin bir iç çekip "Lütfen, zaten uyumakta problem yaşadığımı biliyorsun." Diye mırıldandım. Uyku problemimi bahane edip onu gafil avlamıştım. Bunun üzerine izin vereceğinden adım gibi emindim.

Benim gibi iç çekti ve anneme baktıntan sonra "Film biter bitmez evde ol." Dedi.

Içtenlikle gülümseyip odama gittim. Giyecek bir şeyler ararken telefonumun kulak tırmalayıcı sesi tüm odayı doldurdu. Telefonu açarken düşündüğüm tek şey bu melodiyi bir an önce değiştirmekti.

"Her zaman gittiğimiz yere gidelim. Ayrıca arabayla beni evden alır mısın, biliyosun ki henüz ehliyet alamadım ve bu durumdan fena halde yakınıyorum. Her sınavda başarılı olup da şu ehliyet sınavını geçememiş olmamı anlayamıyorum. Kendime - "

Hızlı konuşmasını böldüm ve "Derin, nefes almanı öneriyorum." Diye homurdandım.

"Tamam peki beni alacak mısın?"  Hızını bozmadan söylediği bu cümle karşısında gözlerimi devirdim ve "Yarım saat sonra aşağıda ol." Deyip telefonu suratına kapadım.

Tekrar dolabıma döndüğümde boş gözlerle rafları inceledim. Giymem gereken şeyler konusunda sürekli kararsız kalmam hiç hoşlanmadığım özelliklerimden biriydi.

Bir kaç dakika sonra bir tşört ve pantalonda karar kılıp seçtiklerimi üzerime geçirdim.

Babamların yanına tekrar gittiğimde aceleyle "Arabayı da alıyorum." Dedim ve konuşmalarına fırsat vermeden evden çıktım. Üniversite de okuyor olmam, onlardan izin alma veya hesap verme gerçeğini değiştirmiyordu. Aslında benim için pek sıkıntı değildi. Her şey şuan için gayet iyi gidiyordu.

Apartmandan çıkıp hızlı adımlarla arabaya doğru yürüdüm. Yazın gelmesine az kalmıştı ama hava yine de soğukluğunu hissettiriyordu. Derimin üstündeki titreme kemiklerime işlemeden arabaya bindim. Isıtıcılara uzanırken havanın normalden daha soğuk olduğunu anlamıştım.

Kontağı çevirip yola çıktığımda, yağmur damlaları arabanın camlarını dövmeye başlamıştı. Yağmur şiddetini iyice arttırırken Derin'in kapısının önüne gelmiştim.

Yaklaşık on dakika sonra aşağıya inebildiğinde "Sonunda." Diye söylendim. Gözlerini devirdi ve "Sanada merhaba." dedi. Gülümsemekle yetinip arabayı sinemaya kadar sürdüm. Kapalı otoparka girerken çalışan silecekleri durdurup arabayı herhangi boş bir yere park ettim.

Derin'le birlikte arabadan inip sinema salonuna çıkan asansöre bindik. Asansör durduğunda yavaşça açılan kapılarından çıkıp bilet alacağımız gişeye doğru ilerledik.

Gişenin önünde "Korku filmine ne dersin?" Diye sordu parmağını siyah-beyaz bir afişe doğru uzatırken. Anında kafamı iki yana sallayıp "Hayır." Dedim. Zaten yeterince kabus görüyordum, birde korku filmi izleyerek işimi iyice zorlaştırmanın alemi yoktu.

"Mm, o zaman Hızlı ve Öfkeli'nin son filmi?" Parmağının yönünü korku filminin yanında ki afişe çevirirken sorduğu soru karşısında kafamı onaylarcasına sallayıp "Daha iyi bir seçim." Diye mırıldandım.

Biletlerimizi alıp salondaki yerlerimize otururken salonun doluluğu dikkat çekiyordu. Zor da olsa yerime oturmuş Derin'in yanıma ulaşmasını beklerken, neredeyse bir çocuğun üstüne düşüp sonrada çocuğa gülümsemesine gözlerimi devirdim. Yaptığı cilveli hareketleri, sarı düz saçları ve buz mavisi gözleriyle gerçekten güzel bir kızdı.

Film başladığında bütün düşüncelerimden uzaklaşmış filmi izlemeye koyulmuştum. Kabuslarımı artık düşünmüyordum. Düşüncelerimin rahatlığı tüm yüzüme yansıdığında belli belirsiz gülümsedim ve filme odaklandım.

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin