BÖLÜM 15

55 8 1
                                    

Asel'in Ağzından...

Hayat bazen fazlasıyla sıkıcı olabiliyordu. Ya da bu sıkıcılık kavramını kendimiz eğlenceli bir hale getirmediğimiz için bu sorunu yaşıyor da olabilirdik. Pek emin olduğum söylenemezdi ama şuan Derinle sıkıntıdan üst üste dizi bölümleri izlememiz durumumuzun pek parlak olduğunu da göstermiyordu.

"Ben artık eve mi gitsem?" Kaşlarımı kaldırıp Derin'e sorduğumda sıkılmış olduğunu belli eden bir sesle "Sen bilirsin." Dedi. Sonra da oturuş pozisyonunu değiştirip ayaklarını koltuğun kenarına koydu.

Tam sehpaya uzattığım ayaklarımı kendime çekip ayaklanacağım sırada kolumdan tutup tekrardan beni yerime oturttu.

"Ama önce şu Buğra konusunu konuşalım. Dün bu konu hakkında konuşmak istemedim ama bence konuşmanın şuan tam zamanı."

Söylediği şeylerin üzerine benden merakla bir cevap beklerken kaşlarımı çatıp "O çocukla ilgili ne konuşucaz ki?" Diye sordum.

"Atlas'ın kuzeniymiş ya, bence bu konu üzerinden konuşabiliriz." Deyip gülümsediğinde ne demeye çalıştığını anlıyamadım.

"Onun kuzeniyse banane? Hepsi ailecek sorunlu," Diye homurdandığımda gözlerini devirdi.

"Hadi ama yapma Asel. Biraz eğlenelim, ne olur onlar hakkında konuşsak ki?" Masumca bakıp sıkıntısını gidermeye çalışırken gözlerimi kıstım ve "Tamam ama ne konuşucaz?" Diye sordum. Konuşmak istediğim bir konu değildi ama yine de onu kırmayacaktım. Hem belki de bu konuşma bana da iyi gelirdi.

"Mesela Atlas rüyalarındaki gibi miydi? Yani gerçekte gördüğünde, aynı rüyalarındaki gibi bir görüntüye mi sahipti? Ayrıca Buğra'nın özür dilemesine ne diyorsun? Tabi Ardınç'la Uras'ın da bu özür de katkısı var ama yine de özrünü diledi sonuçta." Cümlelerini sıralarken kısık olan gözlerimi eski hallerine getirip ne olacaksa olsun moduyla ona cevap verdim.

"İlk olarak, evet Atlas rüylarımda ki gibiydi. Sadece aralarında ki fark rüyalarımda daha da güçlü görünüyor olması. Onu kaza esnasında gördüğümde rüylarımda ki güçlü haliyle hiç uyuşmuyordu. Tamam, onu gerçekte hiç sağlıklı bir şekilde görmedim ama rüylarımda çok daha fazla güçlü. Buğra'nın özür dilemesi duruymuysa... Bilmiyorum. Kendisinin pek hoşuma gittiği söylenemez." Dedim.

Sözlerim kaşlarını kaldırmasına neden olurken buz mavisi gözleri de büyümüştü.

"O çocuğu aquaparkdayken de pek sevmemiştim zaten ama Atlas nedense gözüme kötü görünmüyor. Tamam, biraz ürkütücü olabilir, hele bir de sana rüyalarında yaptıklarından her ne kadar kötü biri gibi görünsede... Yani... Bilmiyorum."

Söyledikleri üzerine kaşlarım çatıldı. Atlas'ın dışarıdan nasıl göründüğü umurumda değildi. Benim için önemli olan bana yaşattıkları ve yaptıklarıydı. Eğer dış görünüşe baksaydım belki ondan etkilenebilir ve iyi biri olduğunu düşünebilirdim ama baksam bile bir süre sonra bana yaptıklarıyla soğumam bir olurdu. Zaten ilk zamanlarda rüyalarımda yüzünü hiç göremiyordum. Yüzünü sonralardan bana göstermeye başlamıştı. O anda da bana yeniden zarar verme korkusu yaşarken dış görünüşünden etkilenmem oldukça zordu.

Dış görünüşü her ne kadar iyi olsada yaptıklarıyla içini kötü yapmayı başarabilmişti. En azından benim gözümde öyleydi.

"Sen bir de onu rüyalarımda gör. İyi mi kötü mü o zaman anlarsın." Diye homurdandım. Oysa Derin gülmeyi tercih edip "Kızma ya, görünüşünden bahsediyorum sadece." Dedi. Bense homurdanmama devam edip "Görünüş açısından Buğra da iyiydi ama kuzeni gibi onunda iç sıkıntıları var bence." Dedim. Derin yeniden güldü ve "Hastane odasında ki diğer çocuk da iyiydi, değil mi ama?" Diye sordu. O anda aklıma kavga eden diğer çocuk geldi. Urasla kavga etmesi dışında kafamda onunla ilgili kötü bir düşünce yoktu ama yine de o odada ki kimse bana çok da cazip gelmiyordu.

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin