BÖLÜM 5

203 16 7
                                    

İnsanın içini ısıtan ve yazın geldiğini müjdeleyen bir sabah, soğukluğunu bir kenara bırakmış bana gülümsüyordu. Havanın verdiği enerjiyle bindiğim otobüsün doluluğunu bile umursamıyordum. Bugün her şeye karşı pozitiftim.

Kalabalık otobüs durunca zorda olsa insanları itekaka inip kampüse doğru ilerledim. Yüzüme gerçek bir gülümseme yerleştirirken ve Uras'la Derin'i bulabileceğim her zamanki yerimize doğru hızlı adımlarla yürüdüm.

Yanlarına ulaştığımda heyecanla "Günaydın!" Diye cıvıldadım. Uras ve Derin dışında masada oturan Ateş'le Ardınç da dahil olmak üzere hepsi bana tuhaf gözlerle baktılar. Muhtemelen böyle enerjik olmamı kimse beklemiyordu.

"Senin fabrika ayarlarınla mı oynadılar?" Diye sordu Ateş şaşkınlıkla. Gülümsedim ve "Fabrika ayarlarına geri mi döndün desen daha iyi olur." Dedim. Kaşlarını kaldırıp sevmediğim gamzelerini gösterecek ölçüde gülümsedi. Gamzelerden çoğu kişi hoşlanabilirdi ama ben o kişilerden biri değildim. Benim için olsada olurdu olmasada.

Derin, mavi gözlerini benim kahverengi gözlerime kilitleyip "İyileştin mi?" Diye sordu. "Kendimi çok daha iyi hissediyorum." Derken boşta olan bir sandalye bulup yanlarına oturdum.

Sohbet etmeye başladığımızda benden beklenmeyecek ölçüde konuya dahil olup onlara katıldım. Bendeki bu ani değişimin şokunu hâlâ atlatamamışlardı.

"Bugün derse girmeyelim." Diye atıldığım sırada hepsi bir anda bana döndüler. Meraklı gözlerle bakan arkadaşlarımın şaşkınlıktan dilleri tutulacak gibiydi.

Ardınç "Başımıza taş yağacak bak demedi demeyin." Derken suyundan büyük bir yudum aldı. Gözlerimi devirmekle yetinip "Dışarı çıkalım." Diye öneride bulundum.

"Bana uyar." Uras' ın söylediği şeyle dikkatimi ona verdim ve içtenlikle gülümsedim. Her zaman arkamda durmasını hiç bir şeye değişmezdim.

Masada oturan herkesten onay alırken içimde tarif edemeyeceğim mutluluk büyüyordu. Nedenini anlayamadığım ama hoşuma giden bu mutluluk beni mest etmişti.

" Peki nereye?" Derin'in sorduğu mantıklı sorunun cevabını düşünmeye koyuldum. Nereye gidebilirdik ki?

**

"Bunu yapabileceğimi hiç sanmıyorum. " Derken etrafıma, korkunun fazlasıyla belli olduğu gözlerimle bakıyordum. Uras ve Ateş kahkaha atmaya başladıklarında Derin'le aynı anda suratımızı astık. Derslere girmeyip dışarı çıkalım derken bungee jumping yapmayı kast etmemiştim ki ben (!)

Üzerimdeki emniyet kemerlerini dördüncü kez kontrol ettim ve gözlerimi kapadım. "Her neyse hadi yapalım." Derken kendime güvenim gelmişti. Benden beklenmeyecek bu şeyi nasıl yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama kafamdaki korku birden yok olmuştu.

"Üç deyince," görevli adamın söylediği şeyle gözlerimi açtım ve arkamda bana sinsice gülümseyen arkadaşlarıma baktım. Aynı gülümsemeyi onlara geri gönderirken cesaretimi nereden bulduğumu anlayamamışlardı. Bugün onları üçüncü kez şok edişimdi. Bunun verdiği zafer gülümsememle görevliyi başımla onayladım.

"Bir," derin nefes alıp göz kapaklarımı kırpıştırdım.

"İki," aşağıya baktım ve içimde bir korku hissetmeye çalıştım ama öyle bir şey olmadı. Korkmuyordum. Korkunun en küçük bir nebzesini bile hissetmiyordum. Hücrelerimin her birinde korkudan eser yoktu.

"Üç." Arka fonda çalan müziğin hızlı ritmiyle adımımı attım.

Şuan ki yaşadığım adrenalini hiç bir şeye değişmezdim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmasına rağmen kendimi çok iyi hissediyordum. Eğlenceyi doruklarda yaşıyor olmak keyfimi iyice yerine getirirken ağzımdan sevinç nidaları çıkıyordu. Bulunduğum konumdan dolayı kan beynime akın ederken hiçbir şey umurumda değildi. Bunun bitmesini istemiyordum. Mutluluk pek yaşadığım bir duygu değildi ve şuan hissettiğim şeyi depolayıp bir kutunun içine atmak istiyordum.

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin