3.Bölüm- Yer Altı

106 6 8
                                    

İyi okumalar<33

Oy ve yorum yaparsanız sevinirim<3

Takip ederseniz sevinirim<3

Başlama tarihinizi alım<333

       "Yer altındaydık ve biz tek vardık"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

       "Yer altındaydık ve biz tek vardık"

"DEPREM OLUYOR DİKKAT EDİN DUVARLAR SAĞLAM DEĞ-"

En son duyduğumuz şey buydu. Yer sanki ayağımızın altından kayarcasına gitti. Gerçekten de gitmişti zemin yoktu artık. Duvarlar yıkılmıştı şanslıydım ki üzerimize değil de diğer tarafa yıkılmıştı ama tavanın bazı parçaları yıkılmıştı.

Şuan gözümün önünden hayatımdaki tüm anılarım filim şeridi gibi geçiyordu ve canım yanıyordu. Zor nefes alıyordum sanki bir baskı yüzünden nefesim kesiliyordu ama hissetmiyordum bir şey.

Kendime gelmeye çalışıyordum ama başarabilirsem. Gözlerim açıklamakta inat ediyordu. En sonunda açmayı başardım ama etraf karanlıktı. Öksürmeye başladım öksürüğün ardından canım yanmaya başladı. Kaşımda, başımda, ayaklarımda ve kollarımda neredeyse her tarafım ağrıyordu.

Düzelmeye çalıştım ama hissettiğim acı ile inleyip geri uzandım. Diğerleri nasıldı? Kafamı etrafa çevirmeye başladım ne kadar canım   başardım. Etraf hep yıkılmış, parçalanmış duvar parçaları vardı. Bakmaya devam ettiğimde yüzü kanlı birini gördüm yerde yatıyordu. Daha dikkatli baktığımda bu Sarp’tı. O burada diğerleri nerde?

Etrafa daha dikkatli bakınca sarpin ilerisinde bir beden daha vardı. Uzun saçlıydı kızlardan biriydi ama yüzünü görmediğim için bilmiyorum. Ön tarafa baktığımda ise kafası kanamış yatan melek görünüyordu. Bacağı taşın altında kalmıştı. Diğer tarafında ise Sena vardı onunda kaşı ve kafası kanıyordu. Sol tarafımda ise
Yanımda bir beden vardı.

Hayaldi bu onunda kafası kanıyordu ve dudağı patlamıştı kolları hep çizilmiş hafif kanıyordu. O zaman sarpin yanındaki kişi eylemdi. Etrafa baktığımda ise Alp ve Caner’i gördüm yan yanalardı.  İkisinin de kafası kandı ve Caner’in kolu taşın altında kalmıştı.

Alp’inde üstünde küçük parçalar vardı. Cenk ve Kaan neredeydi? Birden bir ses geldi. Etrafa baktığımda bir şey göremedim. Ve tekrar geldi arkamdan geliyordu ses arkama bakamadığım için kimin sesiydi anlamıyordum.

“Ahh başım” dedi ses.

Bu ses Kaan’ının sesiydi. Galiba onunda başı kanıyordu ve ağrıyordu. Bir kaç defa daha inleme sesi geldi. Sonra sesler adıma dönüştü ama hala acı çekiyormuş gibi ses çıkarıyordu.

“Ne oldu bize? Bura neresi biz neden buradayız ve bu haldeyiz? ”dedi Kaan.

“Kaan yardım eder misin bana? ”dedim

“Rüya sen misin?”dedi

“Evet benim yardım et kalmama sonra diğerlerine bakarız” dedim.

Kaan yanıma geldi. Bana sırtımdan destek verip kalma mi sağladı. Ayağa kalkarken canım fena halde yanıyordu. Ayağa kalktığımda Kaan “geç ben kaldırırım” dedi.

“Gerek yok geçti zaten aniden kalkınca ondan oldu herhalde”dedim oda kafasını sallayıp denli uyandırmaya gitti.

Bende hayali uyandırmaya gittim.

“Hayal, hayal beni duyuyor musun? ”dedim. Ama hayal kıpırdamadı.

“Hayal, hayal uyan hadi beni duyuyor musun? ”dedim tekrardan en sonunda hayal uyanmaya başlamıştı.

“Rüya, ne oldu başım çok ağrıyor ve diğer yerlerimde” dedi

“Bende bilmiyorum en son hatırladığım ses hoparlörden geliyordu ‘dikkat edin duvarlar sağlam değil’ gibi bir sesti sonrası hatırlamıyorum” dedim

“Bende o kadar hatırlıyorum. Diğerleri nerde? ”dedi.

“Burçlar Kaan uyandırıyor onları merak etme sen iyi misin? ”dedim.

“Evet biraz “dedi.

“Ayağa kalk hadi sana yardım edeyim bekle” dedim.

Hayali ayağa kaldırmaya başladım. Ayağa kalkarken cani yanmış olacak ki acıyla inliyordu. Vücudunda oluşan çizimlere bakmaya başladı. Bazı yerler derin olmasa da kan akmıştı. Diğerlerine baktığımda eylem, cenk, sarp ve Sena kalkmıştı. Melek, Caner ve Alp hala kalmamıştı. Alpin yanına gittim.

“Alp, uyan hadi Alp? ”dedim.

Koluna dokunuyordum uyansın diye. Bir süre sonra o da uyandı. Etrafa bakmaya başladı bir panikle sonra bana sönünce derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

“İyi misiniz? Diğerleri nerde? ”dedi

“Pek değil. Hepimizin ya kafası ya dudağı yada vücutları çizildi. Sende bir şey var mı? ”dedim.

“Evet ben iyiyim biraz başım ağrıyor sadece ama önemli bir şey değil” dedi.

Etrafa bakmaya devam etti. Yanımdaki bedeni fark ettiğinde hızla ayağa kalktı. Caner’in kolunda olan taşı kaldırmaya başladı. Taş fazla büyük olmadığı için kolaylıkla kaldırdı.

“Caner, kardeşim uyan hadi” dedi.

“Ben meleğin yanına gidim” dedim.

Alp’in cevabını beklemeden hızlıca meleğin yanına gittim. Bacağının üzerinde taş vardı ve benim kaldırabileceğim bir yaş değildi. Cenk’i çağırdım.

“Cenk gelir misin meleğin bacağındaki taşı kaldırmamız lazım çabuk” dedim. Sesimi duyurmak adına bağırdım.

“Geldim sen çekil ben kaldırdığım an sen bacağını çek ordan”dedi

“Tamam”

“Bir, iki, üç kaldır! ”dedi.

Bende anında bacağı taşın altından aldım. Cenk’te hemen taşı kenara bırakıp meleğin başına geldi.

“Melek, uyan hadi güzelim melek hadi uyan” dedi

Daha yeni meleğe güzelim mi demişti. Bir kaç dakika sonra melek gözlerini açmaya başladı.

“Ahh başım çok kötü ağrıyor ve bacağımda ağrıyor ne oldu bana? ”dedi.

“Merak etme deprem oldu galiba korku evindeyken. Yürüyebilecek misin?”dedi Cenk.

“Bilmiyorum yarım edin ayağa kalkayım” dedi melek.

Melek ayağa kalktığı an acıyla inledi. Cenk ise hemen kucağına aldı. Melek şaşırmıştı yüzünden belliydi beklemiyordu böyle bir şey. Cenk, melek ve ben diğerlerinin yanına gittik. Hepsi köşede durmuşlardı etrafa bakıyorlardı. Hepimiz durmuştuk ve Alpin konuşması ile ona döndük.

“Şimdi en son korku evindeydik. Hepimiz bir odadaydık ve birden yer sallanmaya başladı. Sonra hoparlörden ses geldi ‘dikkat edin duvarlar sağlam değil’ dedi galiba. Sonra duvarlar yıkılmaya başladı. Ben en son zeminin ayağımızın altından kaybolduğunu ve çığlık seslerini hatırlıyorum. Başka bir şey hatırlayan var mı? ”dedi

“Hayır bende aynı şeyleri hatırlıyorum” dedi sena.

Hepimiz kafamızı salladık onay verircesine.

“Caner kolun nasıl iyi mi?”dedim kolunun üzerine taş düşmüştü çünkü.

“Evet biraz iyi şu an “dedi.

“Benim sırtım ve başım ağrıyor feci bir şekilde” dedi eylem. Galiba taşın üzerine düşmüştü. Hepimizin suratı kan içindeydi.

“Benimde kaş’ım ve başım ağrıyor” dedi Cenk.

“Benim burnum ve başım ağrıyor ve kanıyor” dedi sarp.

“Benim kaşım, bacaklarım, kollarım ve başım ağrıyor ve kanıyor” dedim

“Bu gidişle hepimiz kan kaybından veya mikrop kaparak öleceğiz” dedi Caner.

Doğru söylüyordu hepimizin suratı kan içindeydi. Kafamız kan içindeydi. Suratımız, kollarımız, bacaklarımız kan olmayan yerimiz kalmamıştı neredeyse.

“Burası hastane mi?”dedi birden Hayal.

Etrafa baktığımızda daha yeni fark ediyorduk nerede olduğumuzu belki hayal söylemese hala bilmeyecektik. Etrafı incelediğimde gerçekten de hastaneydi bura. Etrafta tekerlekli sandalyeler, sedyeler, serum asma yerleri, koltuklar, sağlık ile ilgili posterler vardı. Hala etrafa bakarken pencere olmadığını gördüm sadece duvarlar vardı her tarafta ve uzun bir koridor.

Tavanda yanıp sönen ışıklar vardı ve sanki bir film sahnesi için hazırlanmış gibiydi. Ama burada bizden başka kimse yoktu. Neden yerin altında bir hastane vardı ki? Kim yapardı böyle bir şey? Ve neden yapardı? Korkunçtu tekrar bizim olduğumuz yere baktım. Ama hayal kırıklığına uğradım.

Hep koca koca taşlar duvar parçaları vardı. Resmen ev üstümüze yıkılmıştı. Ve bizde altında kalmıştık aklıma gelen şeyle dahada korktum. Telefonlarımızı çalışanlara vermiştik ve onlar yukarıda kalmıştı.

“Telefonlarımızı çalışanlara verdik ne yapacağız? ”dedim korkuyla.

“Ahh bide o vardı değil mi? Bir daha korku evine gidersem ne olayım. Hem kim hastanenin üzerine korku evi yapar abi aklım almıyor. Onu bırak yer altında hastane mi olur? Hangi manyağım işi bu ya?”dedi Kaan sinirle.

“Tamam sakin ol. Çıkış yolu buluruz elbet” dedi sarp.

“Burası korku film sahnesi gibi. Ben asla bu koridordan gitmem buradan zombi çıkmayacağına inandıramazsınız beni” dedi sena.

“Bu devirde zombi ne arar acaba Sena saçmalama tamam korkunç görünüyor ama gitmemiz lazım” dedi Cenk.

“Cenk doğru söylüyor yardım isteyemiyoruz bari çıkış yolu bulalım” dedi eylem.

“Ben yürüyemem ama bacağım ağrıyor” dedi melek.

“Ben seni taşırım merak etme” dedi Cenk.

Melek ise kafasını sallayıp gülümsedi. Ayağa kalktık karanlıktı sadece tavandaki yanıp sönen ışıklar vardı. Onlarda ortamı tam aydınlatmıyordu. Terk edilmişti sanki eşyalar pas tutmuştu. Eşyalar dağınıktı sanki savaş çıkmış gibiydi kağıtlar, makaslar, sandalyeler, iğneler ve bir çok şey dağınıktı. Asıl kim burada hastaneye gelirdi ki?

Ormanın ortasında ve korku evinin altında. Hata yapmıştık en başından buraya gelmemeliydik bir eğlence uğrunda olsa. Bir sürü oda vardı. Hepsi dağınık ve korkunçtu sonuçta hastaneydi bura odaları tabi ki çok olacaktı. Biri çıkacak diye ödüm kopuyordu. Saat kaç acaba annem merak etmiştir şimdi.


YAZARDAN

“Ahh bu kız neden gelmedi hala? ”dedi rüyanın annesi Meral hanım. Korkuyordu kızının başına bir şey gelecek diye. Normal di babaları öldükten sonra kızı ona emanetti. Ve babası ölmeden önce meral hanıma bir söz söylemişti. ‘Nefes ’im benim güzel karım. Biliyorsun duygusal konuşma hiç bir zaman yapmamışımdır. Eğer ki ben ölürsem biricik kızım dünyanın diğer yarısı Rüya’m sana emanet. Ona hiç bir zaman kızma o hatalarla, kötülüklerle, iyiliklerle, doğrularla ve yanlışlarla büyüyecek. Her insan gibi oda aşık olacak. Ona iyi bak nefes’ im kendine de dünyanın diğer yarısı. Sizi seviyorum. ”demişti. Ve karısı ona söz vermişti. Duygusal konuşma yapamayan adam karısını gözyaşlarına boğmuştu. Ve eşi iki gün sonra vefat etmişti.

Meral hanım televizyonun başında daha yatmamıştı. Kızını bekliyordu. Reklamlar girince telefonunu eline alıp tekrardan aradı kızını ama açan olmadı. Mesaj atmıştı bir sürü ama gitmemişti ve kadın korkuyordu kızı hakkında.

Ormandaki Korku EviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin