Jimin'den..
Sabah gözüme vuran ışıkla gözlerimi hafifçe aralamıştım. Bugün yeni bir gündü. Yavaşça yatağımda doğrulmuş, camdan dışarı bakmıştım. Çok güzel bir ilkbahar havasıydı.. dışarıda kuşlar uçuyor, güneş tüm sıcaklığı ile yüzüme gülüyordu. Az sonra kapım tıklanmış ve içeriye yardımcım Min ji girmişti.
"Günaydın prensim."
"Günaydın min ji."
"Bugün giyeceğiniz kıyafetleri buraya bırakıyorum prensim. Kral ve kraliçe kahvaltı için sizi bekliyorlar."
"Teşekkürler min Ji."
Min ji kıyafetleri yatağımın ucuna bırakıp kapıdan çıkmadan önce saygıyla eğilmiş ti. Min ji'nin çıkmasıyla birlikte bende yatağımdan kalkmış, tembel adımlarla banyoya doğru ilerlemiştim. Banyoda ki işlerimi bitirip hızla üstünü giyindim ve yemek salonuna doğru koşar adım ilerledim. Salona girdiğim de herkesin yemeye başlamak için beni beklediğini görmüştüm.
"Kusura bakmayın anne, beklettim."
"Sorun değil oğlum. Hadi geçte başlayalım."
Annemin sözleriyle eş zamanlı olarak abim ve Jin hyung'un arasına oturmuştum. Benim oturmam ile hizmetliler yemekleri servis etmeye başlamıştı. Yemeye başladığım sırada Jin hyung kulağıma fısıldadı:
"Az daha geç gelseydin açlıktan tabağı kemirecektim seni velet!"
"Üzgünüm hyung.."
Sofrada geçen tek konuşma bunlar olmuştu ve sessiz bir kahvaltı oluyordu. Yemeğini bitirmiş olan babam öksürerek konuşacağını belirtmişti.
"Biliyorsunuz ki kuzey ülkelerinde savaş var. Ve bu savaş doğu ülkelesini; yani bizi de tehtid ediyor. Bildiğiniz gibi en güçlü krallıklar doğu ve batı krallıkları dır. Her ne kadar güçlü olsak da.. henüz yeni savaştan çıktık ve askerlerin güçlerini toparlaya bildiklerini zannetmiyorum..."
Babam endişeli ve kararsız gözüküyordu. Sorunun ne olduğunu anlaya bilmiş değildim... Abim de bunu farkında varmış olacak ki söz almıştı.
"Sorun ne baba? Neden bu kadar gergin gözüküyorsun? Bilmemiz gereken bir şey var mı?.."
Babam yerinde dikleşip derin bir nefes almış ve Jin hyung'a ithafen konuşmuştu.
"Lütfen anlat onlara..."
Jin hyung da tıpkı babam gibi yerin de dikleşmişti. Gerildiğimi hissediyordum.
"Bildiğiniz gibi ordumuz yeni savaştan çıktı. Askerler henüz güçlerini toparlamış değiller. Kuzey ülkelerinde ki savaş bizi de tehtid ediyor. Yerli halk gelişmemiş olmalarının bizim suçumuz olduğunu düşünüyor. Kuzey krallıkları gelişememiş olsalar da nüfusuları çok fazla. Bu da bizim için tehlike arz ediyor. Tek başımıza olası bir savaştan galip çıkamayacağımız için.. batı krallığı ile ittifak yapmayı planlıyoruz."
Salonda uzunca bir sessizlik oluşmuştu.. herkesi derin düşünceler sarmıştı. Daha önce de ittifak yaptığımız krallıklar olmuştu ama onlar bizim gibi güçlü bir krallığı geri çevirmek istemedikleri için di.. batı krallığı yani jeon krallığı ise bizim gibi çok güçlü bir krallıktı ve bizimle ittifak yapmaları demek olası bir savaşta bizimle birlikte kuzey krallıklarıyla savaşmayı kabul ettikleri anlamına geliyordu. Bu da dolaylı yollardan kuzey krallıklarına savaş açtıkları anlamına geliyordu. Batı krallığı böyle bir riski göze alır mıydı kimse bilmiyordu. Sessizliği yine babam bozmuştu.
"Batı krallığı çok güçlü bir krallık. İttifak teklifimizi kabul edip etmeyecekleri konusun da bir fikrim yok. Ancak denemek zorundayız. Eğer kabul ederlerse ülkemiz batı krallığı ile sık sık görüşülecektir. Kabul etmezlerse başka planlar düşünülecektir. Bugün ittifak teklifi için jeon krallığına gideceğiz. Ben, kraliçe park, prens yoongi ve prens jimin, sevgili yardımcım kim seokjin, ve bir-kaç asker bize eşlik edecektir. Lütfen herkes odalarına çıksın ve hazırlansın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühürlü Aşk, Jikook (ARA VERİLDİ)
Fanfiction- Angst değildir ! Başlangıç tarihi :26.06.2022 #Kingdom Etiketinde 1. 🎉