Jungkook'danSabah gözlerimi açtığımda, boynumda ki sıcaklık ve çenemi gıdıklayan saçlar ile güzel bir güne uyandığıma emin olmuştum.
Odaya yayılan vanilya kokusu, benim sert okyanus kokuma karışmıştı.
Belime sıkı sıkıya sardığı kolları ve bir bacağını üstüme atmış olan vitayı uyandırmamaya çalışarak birazcık geriye kaymış, vita'nın boynuma gömülü olan kafasını açığa çıkarmıştım.
Sarı saçları dağınık ama bir o kadar da düzenli görünüyor, dolgun dudakları mümkünmüş gibi daha da dolgun duruyordu.
Bembeyaz teni, minik burnu ve hafif şişmiş gözleri ile tam bir baş yapıt dı jimin.
Elimde olsa saatlerce onu izler, asla sesimi çıkarmazdım.
Dün olanlar birer ikişer aklıma dolarken derin bir iç çekmiştim.
Dövdüğüm alfa bize sorun yaratacak olsa da bundan zerre pişmanlık duymuyordum. O benim vitam'a dokunmuştu ve bunun bedelini ödemek zorundaydı.Evet, jimin gerçek anlamda benim vitam değildi belki. Bunun için mühürlü olmamız gerekirdi... Ama
dün akşam alfa jimine yaklaştığında, Jimin'in yüzünde ki tiskinti ve korkuya şahit olmasaydım alfaya dokunmayacaktım...Düşüncelerim den sıyrılmak için gözlerimi sıkıca yummuş, bir kaç saniyenin ardından tekrar açmıştım.
Büyük pencereden içeriye giren güneş jimin'in sarı saçlarına vuruyor, Jimin'in güzelliğine mümkünmüş gibi güzellik katıyordu.
Kollarım arasında minicik kalan bedenle bir iç çekmiştim. Sıkıntıdan ya da üzüntü den değildi bu iç çekiş. Tamamen hissettiğim huzur ve mutluluk sayesindendi.
Jimin yanımdayken tamamlanmış gibi hissediyordum. O an ne kadar sinirli de olsam, jimin'i gördükten sonra tüm sinirim yok oluyordu. Gereken herkese karşı sinirli ve acımasız olan deltam, jimin'e karşı tam bir yavru kediye dönüşüyordu. Bu durumdan şikayetçi olmasam da bunun sebebini oldukça merak ediyordum.
Kollarım arasında hissettiğim kıpırdanma ile jimin'in uyanmak üzere olduğunu anlamıştım. Göz kapakları açılıp kapanmış, kirpikleri titremişti. Küçük bir çocuk gibi dudaklarını şapırdatıp uyanmaya çalışırken bana ne gibi zararlar verdiğinden bir haberdi.
Kalbim göğüs kafesimden çıkmak istercesine hızlı atarken jimin gözlerini hafifçe aralamış, ilk bir-kaç saniye boş bakışlarla bakmıştı yüzüme.
Bir-kaç saniyenin sonunda farkındalık ile hafif aralığı gözlerini büyütmüş, hemen dibim de olan yüzünü geriye çekmişti. Bense tüm hareketlerini ve tüm mimiklerini ses çıkarmadan izliyordum.
Jimin geri çekilip derin nefesler alırken üzerime attığı bacağını fark etmiş olmalı ki yanakları kızarmış, suçlu bir çocuk gibi dudaklarını bükmüştü.
Hızla bacağını üstümden çekerken yatakta bana yan dönmüş, tavanı izlemeye başlamıştı. Yanakları hâlâ al al iken elleriyle oynuyor, bir şey diyecekken son anda vazgeçiyordu.
Onun bu tatlı hallerine dayanamayıp, kendime çekerken o da ben de oldukça şaşkındık. Tamam, onu kendime çekip sıkıca sarılmayı, kokusunu içime çekmeyi istiyordum ancak yapacağımı düşünmemiştim. Kendimi kontrol edebiliyor olmam gerekirdi.
Yine de bozuntuya vermeden Jimin'i kollarım arasına almış, ipek gibi olan saçlarına burnumu bastırmıştım. İlk başta jimin'den tepki alamayınca rahatsız olduğunu düşünüp telaş yapsam da, Jimin'in burnunu boynuma sürtmesi ile geniş bir şekilde gülümsemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühürlü Aşk, Jikook (ARA VERİLDİ)
Fanfiction- Angst değildir ! Başlangıç tarihi :26.06.2022 #Kingdom Etiketinde 1. 🎉