2

782 71 28
                                    

Bilincim yerine geldiğinde ablam lavaboda yüzümü yıkamam için dürtüklüyordu. Beni buraya kadar nasıl getirdiği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Sesler netleştiğinde nerede, ne yaptığımı anlamış bulundum.

-Mari, işe geç kalacağım hızlı ol biraz! Mari! Kime diyorum ben?!

Kafamı sallayarak ablama uyandığımı belli ettim. O lavabodan çıktıktan sonra elimi yüzümü yıkadım ve formamı giydim. Akşam masada bıraktığım fizik testini çantama tıkıştırıp şarjdaki telefonumu aldım. Aşağı indiğimde ablam kahvaltı masasında beni bekliyordu. Çantamı kenarı bırakıp masaya oturdum. Ablam savcıydı ve onunla kalıyordum. Beni okula bırakıp işe geçiyordu ve her sabah bana geç kalacağım diye atarlanıyor fakat tam 25 dakika erken varıyordu odasına. 

-Eeee Mari erkek arkadaşınla tanışabilecek miyim ölmeden?

Alaycı bir tavırla söylemişti bunu çatalını eline alırken. Bıkkınca bir nefes alıp virgülsüz, noktasız bir kaç cümle kurdum ona.

-Anlamıyorsun sanırım ama erkeklerden nefret ettiğimi önceden de dile getirdiğimi hatırlıyorum(.) Bir sevgili yapmayacağımı orta okuldan beri anlatıyorum(,) neresini anlamadığını fark etmem çok zor oluyor(.) Mümkünse-ki biliyorum değil- bu konuyu tekrar açmayalım(.)

Küçük bir kahkaha atıp tabağımı gösterdi. Hiç bir şey olmamış gibi gülümsedim ve yemeğime odaklandım. Abla kardeş olmanın olayı buydu, kavga eder, bağırışır hatta saç baş girişirsiniz fakat 5 dakika sonra o kavgayı kimse hatırlamaz. Kahvaltımızı bitirdiğimizde ablam lavaboya giderken bulaşıkları makinaya yerleştirdim ve kapının önünde ablamı beklemeye başladım. Geldiğinde vestiyerden çantasını alıp arabaya bindi. Kapıyı kilitleyip yanına bindim. Beni okula bıraktığında "Telefonunu kapatma." diye bir uyarı yapıp gitti. Okula doğru ilerlerken önüme çıkan üç kız gerilememi sağladı. Bunlar Jisung'un sınıfında bana garip garip bakan kızlardı... Kahretsin şimdi anladım bizi sevgili sandılar, benimle kapıda bekleyen aptalda... Ablamın bana kurduğu cümleleri tekrarladım içimden. "Dövüş hakkında bilgin olması bunu belli etmek zorunda olduğunu göstermez. Dövüş hakkındaki bilgilerini zor durumda kaldığın zaman kullanmalısın." Liderleri olduğunu düşündüğüm sarı saçlı, abartılı makyajı olan kız konuştu.

-Bak canım, Jisung'dan uzak dur. Olacak olanlardan ben sorumlu olmam. Yani boşa zaman harcarsın, Jisung beni doğal güzelliğimle seviyor.

Son cümlesi istemeden ağızımın hareket etmesine sebep oldu. "Tch" Kafamı başka yüne çevirdiğimde üzerimdeki öfke dolu bakışları hissedebiliyordum. Saçımı tutup yüzüme yaklaştı. Dişlerini sıkarak konuşmaya başlamadan önce elini ters çevirip ona doğru ittirdim. Saçları yere sündüğünde elimi çekip düşmesine izin verdim. Yerde aptalca bana bakıyordu. Arkadaşları ise yalvarırcasına bakıyordu. Yerde oturan kıza eğilip konuştum.

-Kime bulaştığına dikkat et.

Kalkıp okul binasına girdim.  Bu ben değildim. Bunu asla yapmazdım ama ileri gitmişti. Arkamdan sekerek gelen Narae elini omzuma atıp konuştu.

-İşte benim kankam. Bu arada ne dedi o kız sana?

-Ay beni Jisung'un sevgilisi sanmış aptal.

Karşıma geçip eliyle kamera tutar gibi yaptı ve bir gözünü kapattı.

-Yakışmıyor da değilsiniz.

Kafasına küçük bir şaplak atıp göz kaydırdım. Sınıfa geçtik. Çantamı bırakıp fizik kitaplarımı çıkardım. İlk ders fizikti. Kitapları ayarladıktan sonra Narae ve ben oturup akşamın kritiğini yaptık. Hoca girdiğinde aramızdaki diyalog kopmuştu. 


PHYSİCS| Han JisungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin