1 - ❝ mavi saçlı çocuk. ❞

1.6K 100 51
                                    

[ Huzurun sesi mi? Yoksa yaklaşan felaketin öncüsü müydü bu ses?]

...

20.01

"Aptal jeongguk"

Elimdeki telefonu sinirle kapatırken dişlerimi sıkıyordum. Gerilen çene kaslarımın yaptığı ağrıyla yüzümü buruşturarak çenemi birkaç kez çıtlattım. Jeonggukla bugün eğlenme günümüzdü. Aslında böyle söyleyince kulağa biraz saçma geldi ama bir nevi haftanın yorgunluğunu atmak için yaptığımız dışarı çıkma günü de diyebilirim.

Aptal herif beni önünde dikildiğim bu bankta saatlerdir bekletiyor. Bir süre sonra oturmak da sıkıcı oldu ve kendimi bankın etrafını turlarken buldum. Karşımda duran denizin havasından mıdır bilmem ama üzerimde ki deri cekete rağmen üşümüş hissediyordum.

"Düt düt düt."

Duyduğum tanıdık sesle kafamı yukarı kaldırmamla beraber, gözüme gelen araba farıyla tekrar indirdim. Elimi ışığa tutup gözlerimi kıstım.

"Nereden çaldın bunu?"

Jeongguk arabadan inmiş üzerime doğru koşarken yakasını tutup durdurmuştum. Sinirimi bozan şu gülüşü suratında, elinde ki anahtarı gözümün önünde bir hipnoz aleti gibi sağa sola yavaşça sallıyordu. Beni bunca saat beklettiği için içimden her ne kadar ağzını yüzünü patlatmak gelse de bu kendi kendimi dövmek gibi olurdu.

Gözümün önünde salladığı anahtarı hızla elinden çekip aldım. Gözüme gelen arabanın farından tam olarak seçememiştim ama araba tanıdık geliyordu. "Sakın bana babamın arabalarından birini arakladığını söyleme."

Saçlarını kaşıyarak ve gözlerini yukarıya dikerek konuştu. "Tamam söylemem."

Büyük bir rahatlıkla söylediği cümleyi dinlerken elimi alnıma vurdum. Ben mi hatalı sürümüm yoksa o mu anlamıyorum. Eğlence anlayışlarımız ve fikirlerimiz yüzlerimize nazaran tamamen farklı.

Ben basketbol oynamayı severim, jeongguk ise futbol. Ben tabağa önce gevreği koyar sonra sütü eklerim, jeongguk ise önce sütü koyar sonra gevreği ve bu yaptığı şey tamamen saçma. Yani önce sütün koyulduğu nerede görülmüş. Aşçılar görse mesleği bırakır. Ben ketçap severim, jeongguk mayonez. Benim matematiğim iyiyken onun sözel dersleri iyi. Düşünce uyumsuzluğumuzu anlayabiliyor musunuz?

Bu düşünce uyumsuzluğumuz aşk hayatımızda da aynı düzeyde. Bu bence iyi bir şey. Çünkü aynı kişiden hoşlansaydık gerçekten felaket olurdu. İkimizde çocukluğumuzdan beri sürekli yarış halindeyiz. Her şeyi birbirimizden daha iyi yapmak istiyoruz. Her konuda birbirimizden daha iyi olmak.. ama her konuda.

Bazen tüm bu kardeşlik kavgaları aramızı bozsa da hiçbir zaman uzun süreli küslüklerimiz olmadı. İllaki birimiz gelip özür diler. O benim doğuştan en yakın arkadaşım. Ona nasıl sırtımı dönebilirim?

...

21.15

"Jeongguk." Elimdeki içki şişesini tezgaha koyarken diğer elimde tuttuğum telefona bakıyordum.

"Babam neredeyse 18 kere aramış. Fark etti mi dersin?" Dudak içlerimi kemirirken jeongguk benim aksime oldukça rahattı. Yanında oturan kısa çocukla gülüşüp eğleniyordu. Bu çocuk nereden çıktı hiçbir fikrim yok.

"Jungkook biraz rahatlar mısın? Gidip biraz sosyalleşmeyi dene mesela, he?" Ellerini omuzlarıma koyup bedenimi ileri geri sarsınca oturduğum deri koltuk da kaymıştım biraz.

Gerçekten sululuk da üzerine yoktu. Bu rahat tavırları sinirimi bozuyor. Onun için gidip sosyalleş demek kolaydı ama yapması hiç de kolay değil. Aynı yüze sahip olmamıza rağmen insanlar onu anlamadığım bir şekilde daha çok seviyor. Sıkıcı olduğumu kabul etmeliyim sanırım. Ortaokulda ki o aptal çocuklar haklıydı.

ma fresia | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin