[ I'm liquid smooth, come touch me, too]
-
Bu bencil ve çıkarcı hayatın size sunduğu koca bir saçmalıktan ibaret olan, seçenekler dediğimiz şeylerin doğrultusunda hiçbir güzelliğe karşılığında bir bedel ödemeden asla sahip olamazsınız. Her insanın cezası öteki dünya dediğimiz ve gerçekliği kanıtlanmamış olan yerde çekeceğimiz günahların her birinin kişiye özel olduğu gibi bu bedelde günahlarının ağırlığına göredir.
Ne kadar çok şey öğrenirsen, o kadar çok şey bilmediğini fark edersin. Bu ise bir süre sonra insanı her türlü bilgiye susamış hale dönüştürüyor. Var olmanın nedeni neydi? Eğer bu bir oyunsa neden herkes adil şartlarda oynamıyordu? Ne kadar çok düşünce, o kadar çok cevapsız soruydu. Hayat bir çocuğun gözlerindeki yansımadan çok daha farklıdır. Küçük benin gözlerindeki o yansıma kaybolalı uzun zaman oluyor. Bazen bir bitiş noktası ararsın kendine. Hem de durmadan. İnatla arayıp bulduğun o noktanın eşiğine geldiğindeyse de bir korkak gibi başlangıç noktasına tıpış tıpış geri dönersin. Korkusuz bir korkak olarak kalacağım hayatım boyunca. Beyaz ve berrak olan bulutlar değildi, onlar sadece gri gökyüzünün sinsi yansımalarıydı.
Taehyung beni öperken aklından ne geçiyordu anlayamıyordum. Beni huzursuz eden şey öpmesinden çok bunu jeonggukun önünde yapıyor oluşumuzdu. Gözlerimi açıp onunla göz göze dahi gelmeye gücüm yetmiyordu. Taehyungun dudaklarından ayrılacakken bir el benden önce davranıp beni göğsümden ittiğinde bu elin sahibi jeonggukdan başkası değildi.
"İkiniz benimle dalga mı geçiyorsunuz?" Taehyung bakışlarını ona çevirmeden önce bana göz ucuyla bakmıştı. "Neye bu kadar sinirlendin anlayamadım?" Taehyung gayet sakin bir şekilde onunla konuşuyorken jeongguk onun bu sakinliğine karşı çıldıracak gibi duruyordu. "Gerçekten benimle dalga falan geçiyor olmalısın. Özellikle sen Jungkook." Son cümlesini sıktığı dişlerinin arasında gür bir tonda söylediğinde koltuktan kalkıp üzerime yürüyecekken taehyungun omuzlarına koyduğu el onu geri oturtmuştu.
"Küçük bir öpücüğü kavga malzemesi olarak mı kullanacaksın?"
"Taehyung bilmem farkında mısın ama benimle flört ediyorsun? Sonra da gözümün önünde kardeşimin dudaklarına atılıyorsun. Bunu normal mi karşılamam gerekiyor?" Jeongguk oturduğu yere sığmayarak ayağa kalktığında küçük çaplı voltalar atıyordu. Taehyungsa onun dışında baktığı her yere umursamaz bakışlar atıyordu. Şu an bu siktiğimin gergin ortamından bir an önce kurtulmak istiyorum.
"Sen bi' gelsene benle." Jeongguk ensesine dek uzayan saçlarının arasından sinirle parmaklarını geçiriyorken volta atmayı kesip durduğunda göz göz gelmiştik. Çevik bir hızda yanıma gelerek kolumdan serçe tutarak peşinden sürüklüyorken taehyung da koltuktan kalkmıştı. "Sen burda kal." Sözümü dinleyerek koltukta eski yerini aldığında Jeongguk beni salondaki geniş balkona götürüp kapıyı kapatmıştı. Hala kolumu sıkan parmaklarının tutuşundan kurtulduğumda bileğimi acıyla sıvazladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ma fresia | taekook
FanfictionJeon ikizleri duydukları keman sesinin sahibi mavi saçlı çocuğa ilk görüşte aşık olmuşlardı. !¡semekook ¡!uketae