11 - ❝ özür dileri(m). ❞

652 37 8
                                    

[ pervasız bir düzenbaz ve çılgın bir yalancısın. ]

 ]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


-

Umutlarımı ve hayallerimi paylaştığım, hiç kimsem yokken bana herkes olandı. Hiç kimsem yokken herkesim vardı benim. Şimdiyse herkesim yokken hiç kimsem var. Belki onu bu kadar düşünmeye devam edip umursadığım için gurursuzun teki diyebilirlerdi bana. Yeniden herkesimin olmasını istemem beni bu duruma sokacaksa varsın öyle olsun.

"Burası mı?" Motordan indiğimde önünde durduğumuz mekanı inceliyordum. Dışarıdan yüksek bir enerjiye sahipti. "Evet konum burayı gösteriyor." Taehyung kaskını çözmeye çalışırken ellerini nazikçe itekleyip yardımcı oldum. Elimle bozulan saçlarını düzelttiğimde belinden tutarak inmesine de yardımcı olduğumda yakalarımdan tutmuş kendine çekmişti. Burnunu burnuma sürttükten hemen sonra ucunu dudaklarıyla kapattı.

"Bu gece bu mekandan ikinizin kolları arasında çıkmak istiyorum." Dediğinde kalçasının iki yanında duran ellerimden tekini yüzüne çıkarmıştım. Pürüzsüz teni avuçlarımın içinde, her okşadığımda bir tereyağı gibi kayıyordu. Kiraz dudaklarının ham maddesi kesinlikle sürdüğü o uyduruk nemlendiriciler değildi. Öyle ki çok geçmeden birleştirdiğim dudaklarımız onun lezzetli dudaklarından dağılan tatla kutsanıyordu. Bedenlerimiz iç içeyken bile yakınlığımız yetmiyordu bana.

"Jeongguk zor birisi. İnadı hiçbir duygusunun önüne geçemez." Dudaklarımızı yorgunlukla ayırdığımızda söylediği şeye cevap vermiştim. Ben de isterdim yeniden her şeyin güllük gülistanlık olmasını. "Bu sefer geçmek zorunda. Sana güveniyorum ve her şeyi düzelteceğine de eminim. Buraya gelerek bile büyük bir şey yaptın."

"Büyük fedakarlıklar her zaman büyük sonuçlar vermez, taehyung." Parmaklarım çenesinin altında sabitliyken yüzünü yakından inceliyordum. Özenle yerleştirilmiş çapraz benleri, kahverengi gözlerindeki ışıl ışıl parıldayan bir ton yıldız. O yıldızların içinde kendimi görüyordum. Göz bebeklerindeki siluetim onun sayesinde parıldıyordu. Dudaklarım benden bağımsız bir şekilde uzun alt kirpiklerini öptüğünde kollarım arasındaki bedeni titremişti.

"Sen imkansız diye bir şey yok demez miydin?"

"Evet derdim. Bu imkansızı görmeden önceydi. Artık bu dünyada her şeyin olabileceğine inanıyorum." Dediğimde parmaklarımızı iç içe geçirdi. İçeri adımlarken sessiz kalmayı tercih etmiştik. Çünkü içerisi bir hayli gürültülüydü. Spot ışıklarıyla donanmış ufak sahnenin önündeki yuvarlak masaların sandalyeleri yoktu. Ortadaki sıralı masalara nazaran köşede büyüklü küçüklü kanepe tarzı koltuklar vardı.

"Jeongguk'u görebiliyor musun?" Ortam çok kalabalıktı. İçeri daha çok karıştıkça adım attığım yerlerin ilerisini göremiyordum. Bu karmaşanın içinde taehyungun sorusuna olumsuzca başımı salladım. "Kulistedir belki." Sahnenin arkasında duran siyah kapı gözüme iliştiğinde taehyung birleşik ellerimizle bizi oraya sürükledi. Kapının üzerinde yazan kırmızı yazı doğru yerde olduğumu gösteriyordu.

ma fresia | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin