Travma

97 50 31
                                    

Kendimi çok sert bir şekilde geri çektim ve onu üzerimden itmeye çalıştım. Bir şeyler söylüyordu ama sesi kulağıma sadece uğultudan ibaret geliyordu. Ben kendimi geri çekmeye çalışsamda o daha çok üzerime kapandı büyük ellerini önce saçlarımda daha sonra belimde hissettim dudaklarımı dudaklarından çekmeyi başarsamda elleri hala vücudumda geziyordu belimdeki elleri kalçama doğru kaydığında nefesimin yandığını hissettim. Vücudunu vücuduma daha çok yaslamaya çalıştığında kan beynime sıçradı onu ittirerek  kendimden uzaklaştırmaya çalışırken kollarının güçsüzleştigini hissettim.

Leş gibi alkol kokusu duydum nefesinde midemi bulandırıyordu  şarhoş olduğunu anlamam gecikmedi bir anda hareketleri durdu ve üzerime sızmıştı. O an içimden Allaha şükürler ettim ve şokun etkisinden sıyrılmaya çalışarak onu üzerimden kaldırdım.

Hala ellerim titriyordu yanaklarımda hissetiğim sıcaklıkla durmaksızın ağladığımı fark ettim yerde sürükleyerek onu sesizce odamdan çıkarttım.Alt kattın tuvaletinin önüne kadar sürükleyip orada bıraktım.

Koşarak merdivenlerden çıkıp kendimi odama kilitlediğimde kapının önüne oturup derin nefesler alarak sakinleşmeyi bekledim, bu rezaleti kimse duymamalıydı kimseyede anlatamazdım. Biliyordum bu olaya sesiz kalmamam gerekirdi ama yapamazdım.Onun yerine utanıyordum bunu kendime yediremiyordum.

Ne yaparsam yapayım sakinleşemedim .ruhum sıkılıyordu sanki kendimi banyoya attıp,suyu açtım saatlerce sıcak suyun altında durdum şu aktıkça kerimin parmaklarının üzerimdeki izlerinin silindiğini sandım.O pisliğe lanetler savurdum. Sabahtan beri sanki bütün bu olanlar başıma gelecekmiş gibi kasvetli bir his verdı içimde keşke hiç odamdan çıkmasaydım.

                                                            🌓

Gece ağlayarak uyuya kalmadan önce bunu o kerimin yanına bırakmayacağıma dair kendime yeminler ettim. Hiç bir kadını kendine zorlayamazdı bu hakkı kendinde bulamazdı.

Gözlerimi hafifçe araladığımda camdan sızan hafif gün ışığı beni odamın terasına çıkmaya teşvik etti .Ayaklanıp terasa çıktım kendimi soğuk zemine bırakıp ,ayağımın birini kendime çekip diğerini öne doğru uzatarak rahat bir pozisyon alarak oturdum.

Üzerimdeki kot ve tişört üşümemi sağlamıştı ama dert değildi.Gözlerimi kapatıp kendime gelmeyi bekledim.

Sabah kahvaltısı bile yapmadığım için aç olduğumu umursamadan Annemin mezarını ziyarete gitmek için evden çıkıp bir taksiye binip taksiciye mezarlığı tarif ettim.

Anneme ihtiyacım vardı küçükken hep benim morelim bozuk olduğunda,üzüldüğümde anlar hemen benimle oyunlar oynar şarkılar söylerdi bana derdimi anlattırır bir çaresini bulurdu sonrada göğsüne yatırıp uyuturdu kokusunu içime çeke çeke uykuya dalardım bütün üzüntüm uçup giderdi.

Taksiden inip taksiciye parasını ödedim, mezarlığa girip
Zeynep Ağca mezar taşının önüne oturduğumda "ben geldim anne"dedim.Biliyorum beni duyardı o hep beni bir yerlerden izlerdi annem öldüğünde onun artık gökyüzünde bir yıldız olduğuna inanırdım halada inanıyorum benim annem artık bir yıldız.

"Gördün değilmi beni anne korudum kendimi sen üzülme diye korudum" dün gece yine aklıma geldi kendimi boğuluyor gibi hissettim ne zaman başıma kötü bişey gelse soluğu annemin yanında alırdım,kendimi iyi hissedene kadar gitmezdimde ama bu en kötüsüydü dün gece dudaklarımdan dudaklarının izi gidene kadar yıkamak istemiştim kendimi kirlenmiş gibi hissetmiştim.

"Anne artık üzüldüğüm zaman kokunu içime çekemiyorum senden artık sadece toprak kokusu geliyor. Ama olsun üzülme ben toprak kokusunuda çok severim."

hıçkırıklarıma engel olamıyordum  annemin toprağına uzanıp göz yaşlarım tükenene kadar ağladım ben kimmiydim,
Ben Asel Ağca,
Herşeyi olduğu sanılan ama hiçbirşeyi olmayan o kız.

Hava kararana kadar annemin mezarının üstüne yatarak onunla saatlerce konuştum.Bana cevap vermesede en azından dinliyordu  bunu biliyordum. Zaten annemden başka kimseyede anlatmıycaktım anneme içimi döktükten sonra kendimi rahatlamış hissederek mezarlıktan çıktım.

Üstüm başım dağılmış haldeydi bunu umursamadan bir taksi çevirip bademlideki evimizin yolunu tarif ettim.

Bahçeye girdiğimde iki tane korumanın arabadan inip arkamdan bahçeye girdiğini gördüm ve babamın herzamanki gibi beni takip ettirdiğini anlamam gecikmedi.

Hızlı bir şekilde kimseye görünmeden odama çıktım üzerimdekileri soyup hemen kendimi banyoya attım.Duş alıp dişlerimi fırçaladıktan sora üzerimi bir şort ve gri tişortümü geçirip sesizce aşağı indim. Açlıktan bayılmak üzereydim başım dönmeye başlamıştı mutafağa inip kendime bir sadeviç ve hastası olduğum vişne suyunu koyup muftak tezgahının etrafına dizili olan bar sandelyelerinden birini çekip oturdum ve yemeğimi yedim.

Sosyal medyada gezerken babamın sesiyle irkildim"çalışma odama gel seninle konuşacaklarımız var" arkasından ilerleyerek odaya girdim, saçlarımı kullağımın arkasına atarak ona dinlediğimi göstermeye çalıştım"istanbula ne zaman dönüyorsun?"diye sordu" beş gün sonra gideceğim haftaya pazartesi"dedim .Açıkçası beş gün sonrasının hangi güne denk geleceğini hemen idrak edecek bir zekaya sahip olduğunu düşünmediğim için belirtmek istedim .Sakallarını kaşıdı ağzına kelimeler geliyor  ama söylemeden vazgeçiyordu uzun süre konuşmasını bekledim.

"Bak kızım sen benim ilk göz ağrımsın ne kadar  sana sinirlenip kızsamda bütün mal varlığım senin ve badenin ama en çokta senin çünkü badenin bütün bunları üstlenecek olgunluğa sahip olduğunu düşünmüyorum o hala küçük bir çocuk gibi davranıyor geçen yıl söyledim yine söylüyorum gitmek zorunda değilsin senin o üniversiteyede sonrasında edineceğin mesleğede ihtiyacın yok burada bizimle kal işleri öğren sizin bir abiniz yada erkek kardeşiniz yok bu yüzden benden sonra bu işlerin başına senin geçmen gerek beni anlıyormusun" anlıyordum salak değildim bütün bu söylediklerini ben zaten biliyordum.

"Baba ben ne burda kalmak ne bu iş dediğin mafyanın başına geçmek istiyorum ayrıca o bar gibi gösterdiğin kumarhaneleride istemiyorum. ben huzurlu,sıradan bir hayat istiyorum bu illegal hayatı değil sen bana bunu verebilirmisin sen bana huzuru verebilirmisin baba veremezsin."

Ağzını açıp birşey söyleyecekti ki elimi kaldırarak ona susmasını işaret ettim"ayrıca benden daha çok bu işlerin başına geçmek isteyenler var.Gülin mesela öyle hevesli ki bir an önce senin ölüp işlerin başına geçmek için can atıyor gözündeki o körlük perdesini bir kaldırda karım diye evine aldığın kadının gerçek yüzünü gör üvey anneciğime selamlar" deyip göz kırparak, kapıyı açıp dışarı çıktım. arkamdan"Gülin hakkında düzgün konuş" diye bağırdı ama omuz silktim.

Ağır konuşmuştum ama olsundu.Hak etmişlerdi Gülinin arkamdan babamı nasıl doldurduğunu çok iyi biliyordum umrumda değildi ne yaparlarsa yapsınlardı.

Yorgunluktan ölecek gibiydim yatağın üstüne kendimi atıp derin bir uykuya daldım.
                                                         🌘

Üniversitenin kampüsünden geçip kendi sınıfıma girdim ve bölüm hocasının sınıfta olduğunu gördüm.

Özür dileyerek yerime oturdum bişeyler anlatıyordu ama asla anlamıyordum yenimi atanmıştı ne hocasıydı ne hakkında konuşuyordu elimi kaldırıp sormak istedim ama kolumu kaldıramadım ne olduğunu anlamadan yanımda oturan arkadaşım kulağıma birşeyler söyledi ve sınıftaki herkes birden kayboldu neler oluyordu nasıl birşeyin içine düşmüştüm ben.

Sınıfta sadece ben ve daha ismini bile bilmediğim hoca kalmıştı ki yavaş adımlarla yanıma doğru ilerledi ve masamın üzerine ellerini koyup gözlerini gözlerime dikti "senin sonun benim" dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 28, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Son Ay KırıntısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin