5-) İlk

11.8K 330 227
                                    

Bakın şimdi. Ben sürekli, bütün hikayelerimde diyorum ya 'otel odalarındaki boydan camlar' diye. HEH İŞTE ONLAR BU MEDYADAKİ CAMLAR. ALİN'İN OTEL ODASI BÖYLE DEĞİL DAHA FARKLI AMA CAMLAR BÖYLE. SÜREKLİ SANKİ ANLAŞILMIYORUM GİBİ GELİYO ARTIK ANLAMIŞSINIZDIR. TEŞEKE HADİ İİ OKUMALAR AFİED <3

Çok güzel geçen günün sonunda, Akay ve Alin otele geri dönmüşlerdi. Alin odasına girdiğinde çantasını yerine bırakıp gerindi. Yorulmuştu. Üzerindekileri çıkarıp odanın ışıklarını kıstı ve duşa ilerledi. Camdan dışarıdaki geceyi aydınlatan şehrin ışıklarını izledi bir süre. Derin bir nefes alıp verdi, ve adımlarını yeniden duşa doğru çevirdi. Ilık suyun altına girip gözlerini kapattı. Akay Bey'e elinden geldiğince yardımcı olmak istiyordu, bu onu bir şekilde mutlu ediyordu. 

Kısa süre sonra duştan çıktı. Bornozuna sarıldı ve yatağına ilerledi. Kendini yatağa bıraktı. Günün yorgunluğunu dışarı bırakmak istercesine nefes alıp veriyordu. O sırada kapısı Akay Bey'e ait olan özel melodiyle tıklatıldığında hafif bir gülümseme sardı dudaklarını. Akay nedensizce herhangi bir kapıyı çalarken kendi melodisini kullanırdı. Bu onun hoşuna gidiyordu. Alin aşırı rahat olan yerini feda ederek ayaklandı ve kapıyı açtı. 

"Akay Bey?" dedi başını kapıya yaslayarak. 

"Alin?" dedi Akay. Yüzünde yumuşak bir gülümseme vardı. "Biliyorum, bugün çok yoruldun. Senin için biraz yorucu olacak bunu da biliyorum ama yemeğe mi gitsek diyorum?" Öyle tatlı sormuştu ki Alin hayır derse buna kalbi dayanamayabilirdi. Bu sebeple yalnızca başını salladı. Bazen Akay Bey'e bakarken küçük bir çocuğa bakıyormuş gibi hissediyordu. 

"Olur, giyinip geliyorum o halde." dedi ve hafifçe kıkırdadı. 

"Tamamdır. Odamda bekliyorum." Alin başını salladı ve yavaşça kapıyı kapattı. Üzerine siyah bir eşofman altı ile beyaz bir crop giydi ve siyah bir hırkayı her ihtimale karşı üzerine geçirdi. Ayağına beyaz spor ayakkabılarını geçirip oda kartı ile telefonunu alarak çıktı odadan. Akay Bey'in odasına gidip kapıyı çaldı. Akay kapıyı açtı ve Alin'in yorgun, yine de güzelliğinden hiç bir şey kaybetmemiş yüzünü görünce içi huzurla doldu. O da siyah bir eşofman altı ile beyaz sıfır kollu ince sweat giyip ayağına da beyaz spor ayakkabılarını giymişti. İstemsizce bu kadar uyumlu olmayı nasıl başarıyorlardı cidden büyük bir tartışma konusuydu. Akay kolunu Alin'e uzattı. 

"Bu yemeği bana lütfeder misiniz Alin Hanım?" diye sordu kibar bir tonda. Alin asilce gülümsedi ve Akay'ın koluna kolunu geçirdi. 

"Benim için bir zevk, efendim." dedi. Birbirlerine bakıp güldüler. Ardından otelin restoranına inmek için asansöre bindiler. 

----

Aşağı inip bir masaya oturmuş, yemeklerini de sipariş etmişlerdi. Şu ana kadar işten ve programlarından bahsetmişler, havadan sudan konuşmuşlardı. 

"Alin." dedi Akay önündeki kırmızı şaraptan bir yudum alırken. Alin 'efendim?' anlamında ona çevirdi başını. "Gizem hiç sana ulaşmaya çalıştı mı?" diye sordu. Bunu sorarken yüzü gerilmiş, elindeki bardağı tutuşu sıkılaşmıştı. 

"Evet, bir kaç kere." dedi Alin, ancak sesinde ciddiyet yoktu. Akay Alin'in sakin olduğunu görünce rahatladı. "Ancak pek de önemli bir şey yoktu. Size hayatı dar edeceğini belirten naralar atmadı. Şaşırtıcı bir şekilde sakin ve insaniydi." Akay derin bir nefes verdi. 

"Anladım." dedi, ancak konuyu kendisi açmasına rağmen pek de memnun olmadığı belliydi. Sakince yemeklerine devam ederlerken Akay'ın gözleri, Alin'in şarabından aldığı bir kaç yudumun ardından kıpkırmızı kesilen dudaklarına kaydı. Alin dudaklarını kibarca yaladıktan sonra kısaca ısırıp bırakmış, farkında olmadan Akay'ın ilgisini fazlaca çekmişti. "Alin, en son ne zaman sevgilin oldu?" diye sordu birden bire. Alin hafifçe şaşırmış bakışlarını ona çevirdi. 

"Umm, daha önce hiç?" diye yanıtladı güzel kız. Akay aldığı cevapla o sırada çiğnediği eti boğazına kaçırıp öksürmeye başladı. 

"Ne?" dedi nefesini zar zor düzeltirken. Alin onun öksürdüğünü görür görmez hemen su ve peçete uzatmıştı. Yerine tekrar yerleşirken bir yandan da ona cevap veriyordu. 

"Şey, neden bu kadar şaşırdınız anlamadım ama daha önce hiç olmadı." dedi ve tekrar emeğini yemeye döndü, ancak gözleri Akay Bey'deydi. 

"Senin kadar güzel birinin daha önce hiç sevgilisi olmamasına şaşırdım." diye mırıldandı. Alin kibarca gülümsedi. Bu ani gelen iltifat karşısında ne demesi gerektiğini bilmediği için gülümsemekle yetindi. Yeniden havadan sudan konuşmaya devam ederlerken yemekleri bitti. Odalarına çıkmaya karar verdiler ve ayaklandılar.

Asansöre bindiklerinde ortam garip bir şekilde sessizleşmişti. Bir süre birbirlerine baktılar. Aşağıda içtikleri üç şişe şarap kanlarına nüfuz etmiş, bilinçlerinin az da olsa yerinden kaymasına sebep olmuştu. Akay yavaşça Alin'e doğru eğildi. 

"Yapabilir miyim?" diye sordu kısık bir sesle. Alin başını yukarı doğru kaldırmış Akay'ın gri gözlerine bakıyordu. Hafifçe başını salladığında Akay bir anda Alini asansörün duvarına yapıştırıp boğazını kavradı ve dudaklarını birleştirdi.  Alin bu kadar ani bir hamle beklemese de Akay'ın nasıl biri olduğunu biliyordu. Kendini neyin içine attığını da biliyordu. Bir süre sonra asansörün kapısı açıldığında birbirlerinden ayrıldılar. Asansörden çıkıp odalarına doğru ilerlediler. Akay ağzını açacağı sırada Alin onun sözünü kesti. 

"Efendim, isterseniz devam etmeyelim. Pişman olacaksınız ve ben sizin sekreteriniz olarak aramızdaki bu kadar güzel şekillenmiş ilişkiyi bozmak istemiyorum. Ayrıca her zaman aşk seksi taraftarıyımdır. O yüzden, bu günlük uyuyalım mı?" Akay her seferinde bu kızdan biraz daha ve biraz daha etkileniyordu. Onun haklı olduğunu biliyordu ama kabul etmek istemiyordu. Derin bir nefes alıp verdi. Bitirmek istemediği çok belliydi. "Akay Bey." dedi Alin. Güven veren ses tonu Akay'ın ikna olmasını sağlıyordu,  bu sebeple Akay o an onu susturmak istedi. 

"Pekala." dedi Akay. İstemediği her halinden belliydi. Ancak Alin Akay'ı, Akay'ın kendini tanıdığından çok daha iyi tanıyordu. Alin kendi odasına ilerledi ve tatlı bir şekilde el salladıktan sonra kapısını kapattı. Akay da ofladı ve odasına girdi. Üzerindekileri çıkarıp duşa attı kendini. Önündeki şaha kalkmış elemana bir bakış atıp suyu açtı ve altına girdi. 

Alin odasına girdiğinde üzerini çıkardı ve pijamalarını giyip yatağına girdi. Hoparlörlerden kısık ve yavaş bir şarkı açıp ışıklarını kapattı. Dışarıdan gelen ışıkları izlemeye başladı. Akay Bey'i iyi tanıyordu. O kendi hislerinden veya düşüncelerinden emin olmadan, onunla böyle bir şey yapmazdı. Üstelik kendi düşüncelerini bile bilmezken. İkisinin de kafası karışmıştı. 

Şimdi. Öncelikle selamlar. Biraz hızlı gittiğimizi düşünebilirsiniz, bunun açıklamasını yapmak istedim. Akay ve Gizem arasındaki ilişki fark ettiğiniz üzere para üzerine kuruluydu. Yani Gizem açısından. Akay sevmediği biriyle duygusal bir ilişkiye girecek bi insan değil. Aylar önce hissetmişti Gizem'in onu sevmediğini. Bu sebeple aslında çoktan bitmişti ilişkileri. Yani daha yeni ayrıldın Alin'i niye öpüyosun ulan diye sorarsanız, bu yüzden. Araya zaman atlaması koyacaktım ama istemedim. Bu sebeple bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum. 

Bölümü de bana zorla kendine ithaf ettiren kuzenime ithaf ediyorum

Teşeke <3

Daddy's Little Assistant --ARA VERİLMİŞTİR--Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin