1-) Şirket

21.5K 426 97
                                    

Önündeki dosyaları düzenlerken bir yandan da gelen telefonları cevaplamaya çalışıyordu. Kulağındaki telefonu kapatıp masaya koyduktan sonra derin bir nefes alıp verdi.  Son günlerde çok çalışıyordu. Betül, onun odasının önünden geçecekken durdu ve kapıyı tıklatıp açık kapıdan içeri doğru eğdi kafasını. 

"Alin, kahve almaya gidiyorum tatlım ister misin?" diye sordu ince sesiyle. Kız çok yoruluyordu. Akay Bey'in asistanı olduğu için hepsinden daha çok işi oluyordu ve bazen günlerce şirketten çıkmadığı oluyordu. Alin derin bir nefes verdi. 

"Çok iyi olur ama zahmet olmasın..." diye mırıldandı. 

"Yok be ne zahmeti. Getiriyorum hemen." dedi ve arkasını dönüp mutfağa doğru ilerledi. Alin hafifçe gülümsedi ve o sırada kapısının önünden geçen kadının ona dönmesiyle dosyalara indirdiği bakışlarını kaldırdı. Gizem hanım, Akay Bey'in sevgilisiydi ve Alin'le iyi anlaşıyor sayılırlardı. Her ne kadar kadın onu sessiz bir tehdit olarak görse de Alin saygıda herhangi bir şekilde kusur etmemeye çok dikkat ediyordu. 

"İyi günler Gizem hanım. Hoş geldiniz." Dedi ve gülümsedi. 

"Ayy hoş bulduk şekerim. Akayım içerde mi?" Diye sordu kolundaki çantayı eline alırken. 

"Evet efendim. Yarım saat sonraki toplantı için hazırlık yapıyor. Geldiğinizi haber vermemi ister misiniz?"

"Yok canım sağol. Ben sürpriz yapacağım." Dedi ve kadınsı, ince bir kahkaha attı. Alin ise hafifçe gülümsemekle yetindi. "Hadi kolay gelsin sana. Merak etme toplantıdan önce bırakırım patronunu." Dedi ve kıkırdayarak odaya doğru gitmeye başladı. Alin telefonu eline aldı ve Akay Bey'in telefonuna bağlandı. Telefon açıldığında Alin kadını kontrol etti ve odaya girmemiş olduğunu gördü. 

"Efendim Gizem Hanım geldi. Haber vermemi istemedi ama sizden habersiz bir şey yapamam. Sizde bilmiyormuş gibi falan yapın." Dedi. 

"Alin, bu huyunu çok seviyorum. Tamam sağol." Dedi ve kapattı. Alin, yıllardır Akay Bey'in asistanlığını yapıyordu ve bu zamana kadar kendini ona yamamaya çalışmamış tek asistan olduğu söyleniyordu. Ondan önce veya onun kısa süre başka bir iş için yurt dışına çıkması sonucu geçici gelen elemanların hepsi Akay Bey'e sulanıyordu. Adam yakışıklı olunca, bunun önünü alamıyorsunuz tabii. 

Alin beyaz tenli, uzun kumral saçlı bir kızdı. Boyu 1,65 ten uzun değildi. Zümrüt yeşili gözleri vardı. Yanaklarında, sadece gerçekten gülümsediğini oluşan iki tane gamzesi vardı ve 23 yaşında, gerçekten çok güzel bir kızdı. Şirkette diğer çalışanların aksine abiye giyip altına otuz santimetre topukluyla gezmektense önemli bir iş olmadığı sürece rahat giyinirdi. 

Tıpkı bugünkü gibi. Ayağında siyah-beyaz Nike Air Jordan ayakkabıları, siyah geniş bir kargo eşofman ve kısa kollu boğazlı beyaz lastikli crop tişört giymişti. Saçlarını da tepede gevşek bir topuz yapmıştı. Acil bir iş olması durumunda odasında minik bir dolabı vardı zaten. Üzerine hızlıca bir elbise giyiyordu. Ve başka hiç bir değişiklik  yapmadan gidiyordu. Her ne kadar sevmese de yapmak zorunda kalıyordu işte. 

Betül gülümseyerek yanına geldiğinde kafasını kollarının arasına gömdüğü için kızı görmedi. Masasının önündeki koltuklardan birine oturup kahve bardağını masaya koyduğunda Alin kafasını kaldırdı. 

"Bugün toplantıya girdikten sonra işlerin yoğunluğu azalacak gibi duruyor. Yeni bir anlaşma olduğu için sözleşmeler, sözleşme şartları falan filan derken çok yoğunduk. Sende rahatlarsın biraz." dedi. 

"Öyle gibi duruyor. Zaten Akay Bey yurt dışına çıkacak yeniden. Londra'daki bayilerin ana binasında malların ulaşımıyla ilgili sorun çıkıyormuş sürekli. Oranın müdürü de pek işine aşık değil malum. Gidiş gelişi kendisi takip edecekmiş."

Daddy's Little Assistant --ARA VERİLMİŞTİR--Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin