Yatağıma uzanmış tavana bakıyor Sherlock'un dediğini düşünüyordum. "Bence bir tatili hak ettin Toriel biz John ile hallederiz." demişti. Ama daha çok "Seni bu davadan alıkoyuyorum ben ve John halledicez bu işe daha fazla bulaşma" der gibiydi.
Sıkıntıdan oflayarak sağa doğru dönüyordum ki yere doğru kapaklandım. "Lanet olsun!!" homurdanarak kalktım. "Pekala bende kendim eğlenirim." dedim bilmiş bir edayla.
Hemen üstümü giyindim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ayakkabılarımıda geçirip dışarı çıktım. Daha çok çıkmaya çalıştım. Kapıyı açmamla Mycroft ile çarpıştık.
"Üzgünüm" dedi Mycroft.
"Önemli değil. Sen ne için gelmiştin?"
"Sherlock'a bakmıştım. Burada mı?"
"Emin ol eğer burda olsaydı onu kendi ellerimle öldürürdüm!" dedim sakin olmaya çalışan ama olmayan sesimle.
"Anlaşılan seni çileden çıkartmış. Aslında bu kadar dayanman bile mucize." dedi bilmişlikle.
Ona göz devirdim ve geçmek için hareketlendim lakin Mycroft önüme geçti.
"Bu güzel hanımefendiyi sakinleştirmek için bir şeyler ısmarlama şansım var mı?" dedi gülümseyerek.
İlk başta hayır dicektim ama sonra bir işim olmadığı ve bir şeyler içmenin iyi geleceğini düşündüm. "Elbette." dedim bende aynı şekilde.
**
Aslında Mycroft ile vakit geçirmek o kadarda kötü değildi hatta eğlenmiştim. Sanıldığı kadar soğuk değil aslında.
Beraber biraz yürümüştük sonrada bir kafeye oturmuştuk. Sohbet etmiştik, bana Sherlock'un küçüklüğü hakkında komik şeyler anlatmıştı. Tabi kendini övmeyi ihmal etmemişti.
Şimdi ise Mycroft hesabı ödemiş ve kafeden çıkmıştık. Eve kadar eşlik etmek için ısrar etmiş bende bir şey diyememiştim.
Hava karmış bir o kadarda soğumuştu ve ben üşümeye başlamıştım. Mycroft bunu fark etmiş olacak ki üstünde ki paltosunu omuzlarıma bırakmıştı. Refleks olarak ona döndüm.
"Üşütmeni istemeyiz değil mi?"dedi.
"Teşekkür ederim." diyip paltoyu tamamen giydim.
Sohbet ederek yolumuza devam ettik.
**
"Merhaba!" diyerek girdim daireye.
"Merhaba Toriel." dedi John.
"Hoşgeldin tatlım."dedi bayan Hudson.
Ben Mycroft'tan aldığım paltoyu çıkarırken Sherlock beni süzüyordu.
"Mycroft'un paltosu değil mi? Niye sende?" dedi hızlıca.
Bunun üzerine John gözlerini pörtletmiş bana bakarken Bayan Hudson kıkırdadı.
"Buna cevap vermicem. Ayrıca bu seni niye ilgilendiyor?" dedim kollarımı göğsümde bağlayarak.
"Eğer cevap vermezsen hepimiz kendi kafamızdakini anlicaz."dedi sorumu es geçerek.
Onları duymamazlıktan gelip odama indim. Paltoyu asıp kendimi yatağa bıraktım.
"Lanet olsun..."
Gözlerimi paltoya diktim. Ne kadar kimseye söyleyemesem ve kendimde kabul etmek istemesem bile Mycroft'a karşı bir şeyler hissediyordum. ______________
Daha çok geçiş bölümü gibi ama tatlı bi bölüm bence.
