Gözlerimi açtığımda başka bir odadaydım. Yanı başımda jimin vardı. Ayağa kalkmaya çalışırken kalakaldım çünkü ellerim ve ayaklarım bağlıydı. Sert bakışlarla ve öfkeden dolmuş gözlerimle ona baktım.
" Çöz beni! Çöz beni dedim sana jimin!"
" Eun Ra zorluk çıkartma. Çözmeyeceğim. Kimseye zarar gelsin istemiyorsan da sus. Dışarıdakilerle bağlantı kurduk. Birazdan baban şu telefon hattında olacak. Kardeşlerini almak istiyorsan sus ve dediklerimi yap."
" Neden?..... Neden bunu yapıyorsunuz? Bizim suçumuz ne? "
" Neden mi? Dur anlatayım sana bebeğim. Babam... Yıllar önce senin babanın korumasıymış. Baban büyük bir suç işleyip suçu babamın üzerine yıkmış. Babama idam cezası verilmiş. Suçsuz yere. Asıldıktan ve öldükten sonra babamın cesedini Han nehrine atmışlar Eun Ra. Sence de bunu yapmam gerekmiyor mu? Şimdi sevgilim sus ve sevgilin ile geçirdiğin son günlerin tadını çıkar."
" Sen iğrenç birisin. Kuzey Kore'de öyle. Senden nefret ediyorum. Bana o iğrenç ağzından o kelimeleri söyleme. "
Bu sırada çalan telefona gidip açtı ve kulağına dayadı. Bana bakarken karşıda olan babam ile konuşmaya başladı. Jimin seni gerçekten sevdim. Gerçekten. Hâlâ seviyorum ama elimden de bir şey gelmiyor.
" ... Kızını mı? Hiç merak etmeyin saygıdeğer kayınpederim. O çok iyi ama sizi ve kardeşlerini özlüyor ne yapsak ki? Beni dinle adam babama yaptıklarının bedelini ödüyorsun. Babama bir şey yapmadın mı? Tabi tabi gözüm kapalı güveniyorum size. Kanıt getir al kızını."
Telefonu kapatıp ayaklarımı çözdü. Ellerim bağlı şekilde diğerlerinin yanına döndük. Geldiğimizde de koridorlara bomba yerleştirdiklerini fark ettim. Dışarıda en az içerisi kadar bir kaos vardı. Dudaklarımı yalayıp beni bıraktığı yere şimdilik oturdum.
" Sakın bir şeyler çevireyim deme. 00:00' da baban ile kısa bir görüşme yapıp bizi serbest bırakmasını söyleyeceksin. Bu sırada sen de hop annenin yanına."
" Annemi siz öldürdünüz değil mi?"
" Yani biz sayılırız. Annenin piyano öğretmeni min yoongi..."
Herkese birer tabak yemek getiren uzun boylu omuzları geniş adama baktım. Melek görünümlü bir şeytan.
" Al. Zıkkımlan. Sonra da açız diyip durmayın. "
" Nasıl yememi bekliyorsun acaba! "
Ellerimi söküp tabağı önüme atıp bıraktı. Jung hoseok kafasına silah dayalı bir adam ile gelince şaşkınlık içerisinde ona baktım. Babamın koruması kim Namjoon...
Ellerini sıkıca bağlayıp duvara da bağladılar. Yüzüne yediği yumruk ile içerdeki kızlar bağırdılar." Demek içeriye sızmaya çalışırsın ha!"
Onu biraz daha patakladıktan sonra bıraktılar. Pirinç toplarımdan birini alıp yanına yaklaştım. Ona uzattığım pirinci ısıracağı sırada jungkook elimi tuttu.
" Ne yapıyorsun sen?"
" Şey kötü hırpalandı. Eğer ölürse başınıza kalır. Ölmemesi için bunlar."
" İyi acele ol. Tek kelime dahi etmek yok!"
Gözlerimi devirip pirinç topunu bitirmesinde yardımcı oldum. Saçlarını geriye doğru taradım ve gözüne gelmesini engelledim. Ağzı dolu iken sessice mırıldandı.
" Eun Ra baban.... Kuzey Kore'nin ajanı çıktı. Nasıl oldu bilmiyorum ama annenin ve onun babasının ölümünde parmağı var sanırım. Şu an bu meseleyi sadece ben biliyorum. Her şeye hazırlıklı ol. Seni elimden geldiğince koruyacağıma yemin ederim. Hadi şimdi git. Başına bir şey gelmeden önce güzelim."
" Daha kötüsü yok ya. Başka ne gelebilir ki?"
Yerime geçtim ve ellerimi tekrar bağlamamaları için uyuyormuş gibi yaptım. Koyu düşünceleri içerisinde babamdan daha da nefret ettim. Yalancı pezevenk şerefsiz bir babaya sahiptim. Kardeşlerimi nasıl büyüttüğümü ve ne kadar zorlandığımı bir Allah bir de Jimin biliyordu. Seni affetmeyeceğim baba asla!
Finale Son iki bölüm kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ Yalancı Sevgilim ~ Park Jimin ~
FanficPark jimin Sevgilisinin suçu olmamasına rağmen gözünü intikam bürüyen jimin, Eun-Ra 'nın suçsuz olduğunu öğrendiğinde Pişmanlık duyacak mı? Eun-Ra onu sevmeye devam edecek mi? ///// İzlediğim dizi snowdrop' tan esinlenerek yazdığım bir kurgudur. DEV...