2 . bölüm

63 4 31
                                    

Sabah erkenden kalıp okula kardeşlerimi gönderdikten sonra da jia'yı yanımızda bulunan yaşlı teyzeye bıraktım. Okula geçtim. Spor hocasının beni çağırması ile odasında nefesimi aldım.

" Buyrun bay bea."

" Gel yavrum. Direkt konuya giriyorum. Teniste iyisin ve bunda bir başarın var. Bu yüzden okul olarak turnuvalara jimin ile katılmanızı talep ettik ve ikiniz de kabul edildiniz."

Şaşkın bakışlar içerisinde öylece kaldım. Genelde okul olarak turnuvalara falan katılmayan bir okulduk. Ama ders başarısı açısından da çok iyi okulduk.

" Efendim turnuvalar 2 ay sonra değil mi?"

" Evet yavrum. Ama ben size güveniyorum. Yaparsınız."

" Tamam efendim. Teşekkürler."

Sınıfıma geçip dersin başlamasını bekledim. Jimin ile ortak olan dersimiz kore dili ve edebiyatı bir de felsefeydi. Felsefe dersini pek dinlemedik açıkçası. Boş boş hocaya bakar soru sorunca da kafa sallardık. Kolunu omzuma atan jimin felsefe hocasına bakıp kulağıma yaklaştı.

" Çok sıkıcı. Çıkalım bebeğim."

" Hayır olmaz. Yıl sonu sınavlarında ne yapacaksın?"

" Beraber çalışırız."

" Düşük alırsam seni gebertirim ona göre."

" Oley be!"

Sesi fazla çıkmış olacak ki felsefe hocasının bizi fark etmesiyle az evvelden beri konuştuğumuz içi bizi dışarı attı. Bahçeye çıkıp çimenliklerin boş bir yerine oturduk. Başını bacağıma koyup gözlerini kapattı. Saçları ile oynarken gerçekten uyuyuverdi. Okulda tenis sporu sayesinde ufak bir ünü vardı. Dersi boş olan kızlardan bir kaçı karşıya oturmuş dik dik bakıyordu. Umrumda mı asla değil. Benden önce kapsalardı. Parmağımı dudaklarında gezdirip minik dudaklarını aşağıya doğru sarkıttım. Öpmemek için kendimi zor tutuyorum. Orada ne kadar kaldık bilmiyorum ama onu uyandırmam gerekiyordu çünkü dersi vardı.

" Jimin sevgilim. Jimin."

Bir kaç kere adını seslenmem ile gözlerini araladı. Bıkkın bir nefes verip saate baktı.

" Lanet dersler!"

Ağzında gevelediği küçük küfürle dudaklarına hafifçe vurdum. Ayaklanıp yanağımdan öptü.

" Bugünlük derslerim bitti Jimin. Ben gidiyorum evde beni bekleyen 4 tane çocuğum var ve çok açlar."

" Tamam güzelim dikkatli git. Eve vardığında da bana kısa bir mesaj at."

" Cumartesi dersin yoksa bize gel. Kahvaltı yaparız."

" Tamam biraz dersim var ama yetişirim."

" Görüşürüz."

" İyi dersler hayatım."

Eşyalarımı toparlayıp 25 dakikalık süren yolumun ardından eve vardım. Jimin'e kısa mesaj atıp üzerimi değiştirdim. Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Jia teyzenin yanında sıkılmış olacak ki eve gelmişti. Tezgâhın üzerine oturtmasını sağladım.

" Ne yaptınız bugün teyzeyle."

" Bugüm ııı bil tane yemek pişildik. Sonla çoyba yaptık. Onlalı yedik. Mmmhhh tadı çok güceldi."

" Afiyet olsun bebeğim."

" Şen şen ne yaptın?"

" Bende okuldaydım. Jimin'i de çağırdım yarın gelecek."

" Gelçekten mi? "

" Evet sabahtan gelecek."

" Oleyyy oleyyy."

Hemen yemek hazırlıklarına başlayıp kısa sürede jia'nın minik minik yardımlarıyla da bitirdik. Sofrayı hazırlayıp içeride ders çalışan kardeşlerime seslendim.

" Bay Chin- Ho! Bay Dae- ho! Bayan Chung Cha! Hadi sofraya! Yemek hazır. Bırakın şu kitapları! Önce yemek sonra ders."

" Acıktık acıktık gelşenize yemege!"

Ardımdan bağıran jia'nın sesiyle kâhkaha atarak sofraya geldiler. Chin-Ho 'nun eline vurup konuştum.

" Önce eller velet!"

" Nonna lise iki öğrencisiyim velet değilim!"

" Ne kadar büyürsen büyü hâlâ benden küçüksün."

Jia bunun üzerine gülerken aynı zamanda konuşuyordu.

" Küçükşün! Hahaha! Küçük!"

" Eller yıkandığına göre hadi yemek yiyebilirsiniz."

Yemeğimizi yedikten sonra etrafı toparladık. Herkes odasına çekildiği sırada jia yanıma geldi. Yatakta uzandığım için Kollarımın arasına girip beraber uyuduk.

🌹🌹🌹

X Anlatımından.

Kocaman deponun içerisinde yaklaşık 50 kişiydik. Hepimizin de birer takma isimleri vardı. Ele başımız 'Batı Sarayı' içeri geçti. Her zaman ki gibi anlattıklarını anlatıp asıl planı da kısa ve öz şekilde anlattı. Hemen atıldım ve dedim ki;

" Batı sarayı şuan kuzey köyünden haber alamıyoruz. Ne yapacağız?"

" İşte olaylar olduğunda iş sana düşüyor. Başkanın kızı var. Onu kullanacağız."

" Efendim ben ve başkanın kızı... nasıl yapacağım bu işi?"

" Seul kulesi sana yardım eder. Bütün bilgiler onda. Ondan öğrenirsin yapacağın işi."

Biraz daha anlattıktan sonra buradan ayrıldık. Güney Kore Cumhuriyeti bizimle oyun oynamamalıydınız. Sonunuz net bir şekilde bariz. Minik ve iğrenç ülkenize veda edin.

Belki diziyi bulabilen oldu.

~ Yalancı Sevgilim ~ Park Jimin ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin