7. Bölüm

44 24 29
                                        

Biz Ekinle ne yapacağımı anlamadık, resmen basıldık. Ama bizim suçumuz, herkesin göreceği bir yerde öpüşürsek olacağı budur. "Şey hocam... Biz özür dileriz. bir daha olmaz" dedi Ekin, ben ise ayaklarıma bakıyorum. Tek kelime edemedim. Gecenin koştura koştura yanıma geldi. "Nehir, telefonun çalıyor ve sen duymuyorsun. Ne yapıyorsun? Yada ne yapıyorsunuz?" dedi. Telefonum odunun üstünde ve ben duymadım. Şaşırdığım nokta, bizim tam öpüştüğümüz an sinyalin çekmesi. Ben hemen telefonumu aldım ve arayan kişi 'Manyağın Teki Beyefendi'. Bu çocuk neden rahat bırakmıyor ya, polise de söyleyemem. Çocuğu bulduktan sonra söylerim polise. Telefona cevap verdim. " Ne var yine" dedim kızgın bir sesle. "Başkasıyla öpüşmen kalbimi incitti açıkçası" nee! Bu nasıl biliyor ya. Olayın garip yanı şu, Ben Ekinden şüpheleniyordum ama Ekin yanımda şuan. Bu kim ya?

" Gerçekten yoruldum, sen kimsin?" dedim, "Beni sen bulacaksın, ve başkasıyla öpüşmen beni üzüyor deniz kızı" bide üzülüyormuş, bana ne oğlum. Ben mi dedim üzül. "Umurum da değilsin, defol git ya." dedim ve çocuğun yüzüne kapattım telefonu. Ben ne günah işledim de başıma bunlar geli... İşlediğim günahları hatırladım ve hak etmişim resmen...

Geceyi çekiştirerek kendi çadırıma götürdüm. Ekin ile biz şimdi neyiz? Bu soruya sonra kafa yorarım. "Gecem, beni bu sapık aradı ve yarın akşam parti varmış. O da partide olacak" dedim, "Parti mi? Çok güzel, acaba güzel geçecek mi" ben ne diyorum, Gece ne diyor. Bu kızın gerçekten beyninde sorun var. Kafasına vurarak "Mal ben partiden bahsetmiyorum, anonim de partide olacak." dedim ve o konunun ne olduğu yeni anladı. "Haa anladım, ne duruyorsun mal gibi, kalk ne giyeceğine kara verelim." dedi, bazen neden bununla arkadaş oldum diye düşünüyorum ve bir sonuca ulaşamıyorum.

O benim bavulumdan bütün kıyafetlerimi çıkardı, tabii o dağıtsın ben toplayayım. " Gece, parti yarın akşam. Ne acelesi var?" dedim "Nehircik, yarının işini yarına bırakma" bu söz böyle değil ki. " Gece o söz öyle değil. 'bugünün işini yarına bırakma' şeklinde olacak. Bunu türkçe hocaları duysa, seni öldürürler." dedim, o beni dinlemiyor, kıyafetlere bakıyor...

" Buldum!" Gece sonunda giyeceğim elbiseye karar verdi. Siyah elbiseyi seçti. ( 3. bölümün sonunda ki elbise) Ayakkabı olarak da siyah topuklu ayakkabı seçti Gece hanım. " Nehirim, saat 11.03, benim Dılşadla buluşacağım. Hadi görüşürüz" yanağıma bir öpücük kondurup çadırdan çıktı. Her yeri dağıttı ve ben toplayacağım. Adalet yine yok.

Bütün kıyafetleri toplamayı bitirdim. Ormana geldiğimden beri kamp alanı dışında hiç dolaşmadım. Biraz dolanmak için kamp alanından çıkıyordum ki biri bana seslendi. "İlk öce hocalardan izin almalısın." dedi, tabii ki sesin sahibi kakaolu kurabiyemdi. Nasıl unuturum ya? Hocaya haber vermezsem beni keserler. "Haa unutmuşum ben, hatırlattığın için teşekkür ederim." Hemen Ekinin yanından ayrılıp, Uğur Hocanın yanına gittim. Biraz ilerde Sevda Hoca ile konuşuyorlardı. Ben bu ikisini birbirlerine çok yakıştırıyorum. Keşke evlenseler. Of bana ne ya, isteyen istediğiyle evlensin. Sanki bana soracaklarmış gibi konuşuyorum. Neyse Uğur hocanın yanına gittim. "Hocam konuşmanızı bölüyorum kusura bakmayın. Ben biraz ormanda dolaşmak istiyorum. İzniniz var mı?" dedim ama minnoş bir suratla. Ben zaten minnoşumda, boş verin. "Gidebilirsin Nehir, ama sadece 1 saatin var. Kendine iyi bak ve başına bir şey gelirse ıslık çal ya da bağır" bende olumlu bir şekilde kafamı salladım. Tam hocanın yanından gidiyordum ki Ekinin sesini duydum. "Hocam be-" sözünü kesen kişi Serkandı. "Hocam ben Nehire eşlik ederim, başına bir gelirse müdahale ederim" Şuan hocalar olmasa Ekin, Serkanı burada öldürüp, ormana mezarını yaptırır.

Ayy ben neler düşünüyorum böyle... "Olur Serkan, sende kendine dikkat et" Ben Ekine bakmadan hemen Serkan ile alandan uzaklaştık. "Hava almak güzel, özellikle sen varken yanımda ayrı bir güzel" dedi mal. Çocuk resmen bana yürüyor, yada ben yürüdüğünü zannediyorum. Ben ise sadece yüzüne gülümsedim. "Sevgilin var mı tavşancık?" sana ne be salak! "Yok da, bunu neden sordun?" hele kafamdaki cevabı ver de, seni nasıl gömüyorum buraya...

"Merak ettim sadece, güzel bir kızsın, sevgilinin olmaması garip. Benimde yok sevgilim biliyor musun?" bide 32 diş sırıtıyor mal "Ben nereden bileyim, bana ne" yüzü düştü en son dediklerimden sonra. Adama böyle yaparız biz aslanım...

Hayattan bahsederken, bir an ne olduğunu anlamadan bir yerin içine düştüm. Kafamı sert bir şekilde bir yere vurdum. Nefes alamıyorum... Çünkü Serkan öküzü üstüme düşmüş. Gözlerimi açtığımda bir çukurun içinde olduğumu fark ettim. "Kalk lan üstümden öküz!" bağırarak onu üstümden çekmeye çalıştım. Sonunda o da kalkmayı akıl etti. Kafam hayla ağrıyor ve başka biri yok muydu da ben bu hayvanla düştüm buraya? "Sanırım çukura düştük" dedi, sanki ben bilmiyorum! " Yok be ne çukuru, burası mars" dedim. "Kimse yok mu!" bağırıyorum ama Serkan bey bağırmıyor. "Lan bağırsana, mal gibi dikilmişsin oraya. Seni buraya gömerim!" dedim ve içim rahatladı. "Yardım mı istiyorsunuz" bu ses anonimin sesi...

BÖLÜM SONU

YAZMAYA ÜŞENİYOM SJSJSJ



GİZLİ AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin