he's got so much in his hearth

363 36 21
                                    

O gece Albedo saçlarımla oynamadı ve sabah onu boynundan öperek uyandırmadım. Kendi kahvaltılarımızı kendimiz hazırladık ve o, okula önden arabayla gitti. Bana ise taksi kalmıştı göründüğü üzere.

Kampüsün kafesinde Rosaria ve Venti'yle konuşurken gözlerimi en ücra masada kendi kendine bir şeyler atıştıran Albedo'dan alamadım, bu birkaç laf yememe neden oldu.

"Çocuğu sapık gibi izlemeyi bırak. Ya yemeğini yiyip kaybol ya da git yanına, konuş."

Rosaria bana biraz acımalıydı ha? "Bana kızgın, orada istenmiyorum."

Venti alaycı bir şekilde güldü. "Hahah, ben senin orada hiçbir zaman istendiğini sanmıyorum zaten. Sadece git ve her zaman yaptığını yap, onu yalnızlığıyla bırakma çünkü seni bekleyecektir."

"Belki de öyle yapmalıyımdır." diye mırıldandım, elimdeki çay kaşığıyla oynamayı bırakıp ayağa kalktım ve oturduğu masaya ilerledim. Masasına bir metre kadar uzaktım ki kafasını okuduğu kitaptan kaldırdı ve bana baktı. Bir zamanlar beni farkettiğinde sevincini saklayamayan mavi gözlere baktım, yorgun görünüyorlardı. Canı sıkkınken onu yatmaya zorlamazsam tüm gece resim çizer veya canı çıkana kadar ders çalışırdı. "Onu öyle bırakmamalıydım." diye geçirdim içimden.

Aramızda birkaç saniyelik bir bakışma yaşandı ve ardından kitabını çantasına atıp ayağa kalktı. O kendi bölümüne doğru uzaklaşırken yumruklarımı sıktım, tırnaklarım avuç içlerime batıyordu. "Seni inatçı pislik..."

Derslerim bugün ondan önce bitiyordu, yani arabayı alıp gidebilirdim ama onu daha fazla sinir etmek istemedim. Evet, bu taksiye yüksek bir ücret bayıldığım anlamına geliyor.

Eve girdiğimde buz dolabında gördüğüm birkaç elma bana parlak fikirler veriyordu. Soğuk dahimin hayatta resimden, kimyadan ve kitaplarından sonra en sevdiği şey tatlılardı. Gönlünü almak için elmalı turta yapmak belki biraz çocukçaydı ama yetişkinliğin getirdiği endişelerle ilerlemek bana pek bir şey kazandırmamıştı şu zamana kadar.

Turta bittiğinde dolaba dikkatlice yerleştirdim ve üstüne küçük bir not bıraktım. Masaya oturup onu beklemeye başladığımda saat öğleden sonra beşti. Zaman ilerledi, saat altıyı, yediyi, sekizi ve dokuzu gösterdi. Telefonun ekranında "21:30"u gördüğümde masanın üzerine yayılmış tuhaf bir şekilde başka hiçbir şeyle ilgilenmeden onu bekliyordum. Birkaç dakika sonra ise göz kapaklarım kapandı.

Tekrar açıldıklarında saat gece yarısını geçmişti. Birinin buz dolabını açma sesiyle uyanmıştım. Burada uyuya kaldığıma inanamasam da uykusuz bir gecenin ardından çok absürt görünmüyordu.

Gözlerim yavaşça dolabın önündeki sarışın genç adama kaydı. Uyandığıma dair hiçbir işaret vermeden onun turtayı farkedip hafifçe gülümsemesini, notu gördüğünde ciddileşen yüzünü ve gözlerinin kapanmasını izledim. O kafasını dolaba yaslayıp beklerken sessizce onun arkasına geçtim. Hafifçe eğilip kafamı omzuna koymaya yeltendim ama o nefesimi hisseder hissetmez konuştu.

"Özür dilesem?" dedi, kartın üzerindeki yazıyı tekrar etmişti. Ben iç çekince devam etti. "Affetmezdim."

Umutla konuştum. "Seni sevdiğimi söylesem."

Gülüşünün sesinden bile ne kadar yorgun olduğu anlaşılıyordu. "Buna inanırdım. Aptallığım bu ya, şunu ne zaman söylesen inanacağım."

Hafifçe gülümsedim, saçlarını topuz yaptığından açılmış ensesinde gezdirdim gözlerini. Tişörtünü tek parmağımla biraz aşağı çektim ve dudaklarımı ensesine değdirdim. Küçük bir öpücük bıraktım. "Bu sabahın telafisi."

Biraz daha uzanıp yüzünü izledim. Şaşkın yüzü günlük ifadesine, günlük ifadesi yerini kızarmış bir surata bıraktı. Bu da dün gecenin telafisiydi.

"Yaptığın her şey için bir nedenin var değil mi? Ama söylediğin nedenlerin hangisi bahane mucizevi bir şekilde hiçbir zaman anlaşılmıyor."

Bu da tanrıların bana bahşettiği tek özellikti belki de. İstediğim şeyleri kendime saklamakta başarılıydım. Ama düşündüğümde belki de bu farklı bir lanetti, çünkü ona olan aşkımı fazla uzun zaman kendime saklamışım. Şimdi ise kırılıp dökülen ilişkimizin parçalarını topluyordum.

arkadaşım kitap için "albedo çok 'evlenmeden olmaz' tipinde takılıyor" dedikten sonra kitabı seviyeli ve edebi tutmakla ilgili hevesim biraz yerle bir oldu ama güçlü kalacağım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

arkadaşım kitap için "albedo çok 'evlenmeden olmaz' tipinde takılıyor" dedikten sonra kitabı seviyeli ve edebi tutmakla ilgili hevesim biraz yerle bir oldu ama güçlü kalacağım

art cr : max_eera on twitter

wines after sex | kaebedoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin